Hazel'in en büyük hayali gerçek bir ajan olmaktır. Babasının düşmanları tarafından takip edilince, ailesi tarafından yurtdışına gönderilir. Ama meraklı ajanımız bu işin peşini bırakmayacaktır.
Ortağı Alexa ile girdiği görevler dışında hayatında pek...
Herkese merhaba, çok heyecanlı olduğum için yeni bölümü hemen yazmak istedim. Bu kadar beğenileceğini hiç düşünmemiştim. İlginiz için çok teşekkür ederim. Oylamayı ve fikirlerinizi yazmayı unutmayın. Sizin fikirleriniz benim için çok önemli.Bu kısa hatırlatmadan sonra Hadi Başlayalım... 😘📑
4. Bölüm ⭐Eski Bir Travma⭐
(1 Ocak 2013) Lise Yılları
"Alexa! Çabuk ol baloya geç kalacağız." Kıkırdayarak yüzüme baktı.
"Hazel bu ne, yüzüne ne yaptın sen!?"
" Biraz allık ve ruj sürdüm, biraz kalem çektim, birazcık da fondöten sürdüm. Aaa yoksa rimeli mi unuttum. Tüh ya hiç kalmamış." Eline bir makyaj temizleme bezi aldı ve yüzümü silmeye başladı.
"Sen her halinle güzelsin canım arkadaşım. Niye yüzüne bu işkenceyi çektirdin bakayım. " Alexa doğallıktan yanaydı, her insanın doğuştan güzel ve yakışıklı olduğuna inanırdı.
"Öyle mi diyorsun, hmm yoksa birileri beni değil de seni beğensin diye mi?" Kıkırdayarak onu gıdıklamaya başladım. Eline geçirdiği bir yastığı aldı ve bana vurmaya başladı. İşte savaş başlamıştı.
"Yastık Savaşııııı!" diye bağırdık hep bir ağızdan. Sesimizin gürültüsü annem ve babamın odasına ulaşmış olacak ki annem bir anda kapıyı açtı.
"Kızlar, durun durun. Şu hale bak her yer tüy olmuş. Neyse sonra hallederiz. Hadi hazırlanın çabuk baloya geç kalacaksınız!" Etrafa, bir de üstümüze baktık. Annem haklıydı, hemen üstümüzü değiştirip balo elbiselerimizi giydik. Yüzüme bu sefer hafif bir makyaj yaptım. Ve Alexa'yla beraber odadan çıktık. Aşağıda bizi bekleyen şoför kapılarımızı bizim için açtı ve balonun gerçekleşeceği spor salonumuza doğru yola koyulduk.
Bu balonun benim için ayrı bir yeri vardı. Çünkü Jack'a hislerimi açacaktım. Biliyordum, o benim bir başkasında bulamayacağım kadar güzel ve naif bir kalbe sahipti. Ayrıca basketbol takımımızın kaptanıydı.
Alexa ve benim kalbimiz heyecandan çok hızlı atıyordu. El ele tutuşup okula doğru kendinden emin görünmeye çalışan adımlarla yürüdük. İçeri girdiğimizde tam bir şenlik havası vardı. Dışarıda yağan kar sanki bana bugün senin günün diyordu. Beyazı seviyordum,bende bıraktığı huzur oldukça tatmin ediciydi. Hevesle etrafa baktım her yer şimdiden bembeyaz kristallerle dolmuştu.
"Ben bir bizimkileri bulayım. Seninle birazdan buluşuruz güzellik," dedim ve Alexa'nın yanından ayrıldım. İkramlık kanepelerden bir tane alıp ağzıma attım. Tam arkamı döndüğümde bana bakan bir çift mavi göz beni çok heyecanlandırmıştı. Tam o anda yükselen müzik sesiyle, kendimi bir prensle dans etmeye hazırlanıyor gibi hissettim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dudaklarının arasından dökülen kelimelerle ellerimi ellerinde buldum." Dans edelim mi?" Ne kadar güzeldi bu iki kelime. Her masalın başlangıcı ve her dansın başlangıcıydı. El ele tutuşarak dans pistine kadar geldik. Sonra vals 'e başladık. Gözleri gözlerimde, eli belimdeydi. Bende iki elimi omzuna koydum kafamı göğsüne yasladım.
