GİRİŞ

285 23 41
                                    


Yazmaya B.T: 05.10.2022
Yayınlamaya B.T: 31.01.2023

Başlama tarihinizi buraya bırakın olur muu?🧚🏻‍♀️

Merhaba! Onlar için düzgün ve yeni bir başlangıç yapmaya karar verdim. Umarım bu sefer Neşter hak ettiği değeri alır.❤️‍🩹 Bunu ne kadar istediğimi bilemezsiniz.

Onların hikayesi sert esen soğuk rüzgârlı ve yağmur yağan bir kış gecesinde başladı, tıpkı sizinle başlayan yolumuz gibi.

Buram buram hissedeceğiniz bir kış kitabı ile yeniden başlamaya var mısınız?

Yolunuz yoluma denk.🪄🫶🏻

*
*
"Bir kış gecesi başladı masal.
Rüzgâr, kimseye belli etmeden gelecek fırtınaların habercisi oldu."
*
*

Keyifli Okumalar!
🕯

Canım yanıyordu daha önce hiç yanmadığı kadar. Fiziksel olarak kanayan bir yaram yoktu fakat ruhumda açılan yaralar hiçbir zaman kabuk bağlamamıştı. Her gün biraz daha canımı yakıyorlardı.

İçimden söküp atamadığım, tıpkı yarım kalan bir yapbozun kaybolan parçasına ihtiyacı olduğu gibi benim de onlara ihtiyacım vardı.

'Canını yakan şeylere neden ihtiyacın var?' Diye sorsanız size verecek tek bir cevabım bile yok. Yaralarım, acılarım, gözyaşlarım ve kırgınlıklarım; gülmek, eğlenmek ve mutlu olmak kadar beni ben yapan şeylerdi.

Şimdi söylesenize onları içimden söküp atınca benden geriye ne kalacak?

Mutlu, her daim gülümseyen, sevip sevilen birisi değil mi? İyi de hayat bu değil ki. Sadece iyi duygulardan ibaret olamayız.

Yaralarımız asla güçsüz olduğumuzu ve bize acıyacakları anlamına gelmiyor aksine değişip, geliştiğimizin en önemlisi büyüdüğümüzün göstergesidir. Büyüyen biri güçsüz ve aciz olamaz. O yüzden korkmayın. Üzüleceksiniz, kırdığınız kadar kırılacaksınız, canınız haddinden fazla yanacak ama kendinize her daim güçlü olduğunuzu bunun da üstesinden geleceğinizi hatırlatın. Çünkü sonunda büyümüş bambaşka biri olacaksınız.

Ben Veda Koçovalı. Annemin benden soğuk bir gece vakti vazgeçişinden bu yana büyümüştüm. İstemediğim kadar...

Zaman bu konuda acımasız davranmıştı. Hâlâ ilk günkü gibi o geceyi hatırlarken zaman üstüme devrilmeye devam etse bile anılar zihnimdeki tazeliğini koruyordu. Toparlanma düşüncesi korkunç ve imkansız görünüyordu. Çünkü herhangi bir insandan aldığın darbeye benzemezdi, annenin senden vazgeçişi.

Ama pes etmedim, etmiyorum, etmeyeceğim.

Eğer ben Veda'ysam canımı yakanlardan tek tek intikam almadan bu dünyadan gitmeyeceğim. Normalde olsa kendime asla yakıştıramayacağım bir karaktere dönüşmüştüm ama bunun hiçbir önemi yoktu.

Şimdi herkes Koçovalı'nın alacağı intikam gününü bekleyerek başlarını yastığa koyabilir. Çünkü bir daha rahatça uyuyamayacaklardı. Beni uykusuz bıraktıkları gecelerin sayısı kadar izin vermeyecektim.

Yıllar önce içimdeki çocuk Veda öldüğünde hikâyesi son bulmuştu. Yetişkin Veda'nın hikâyesi ise yeni başlıyordu.

Bu sefer son bulmayarak, sonsuza kadar.

...

Evin içi olabildiğince karanlıktı. Boydan boya cam olan, bütün şehir ayaklarımın altındaymış gibi hissettiren manzaraya karşı sert kahvemi yudumluyordum.  Saat gece yarısını biraz geçmişti. Uyku bir türlü uğramazken ben de ona hiç yardımcı olmayıp kahve içiyordum. Keşke kahvesizliğe dayanabilseydim de bir damla uyku uyuyabilseydim. Kabuslar aklıma gelince bu 'keşke' nin mantıksız olduğunu anladım. Bir zamanlar sevdiğim uykuya şimdi hasrettim.

Gerçi şimdi sevip sevmediğimden bile emin değilim ya, orası da ayrı konuydu.

Bardağı tekrar dudaklarıma götüreceğim sırada telefonum çaldı. Bu saatte kim arıyordu? Bardağımı sehpaya bırakıp hırkamı düzelttim. Telefona baktığımda bilmediğim bir numara ile göz göze geldim. İlk önce açmamayı düşünsem de daha sonra önemli bir şey olabileceğini düşünüp açtım.

"Efendim," dedim stabil sesimle.

"Veda Hanım," diyen sesinden orta yaşlarda adam olduğunu tahmin ettiğim biri konuştu.

"Evet?"

"Rahatsız ediyorum kusura bakmayın," dedi. "Ben cezaevi müdürü Oktay Şen."

"Sizi dinliyorum."

"Bir mahkûm özellikle sizinle görüşmek istediğini söyledi," dedi. "Katiyen olmayacağını dile getirdim ama içeride olay çıkartmaktan geri durmayacak gibi gözüküyor."

Kaşlarımı çattığımda kalbim sıkıştı. Camlar kapalı olmasına rağmen dışarıda sert esen rüzgârı hissedercesine bütün bedenimden bir titreme geçti. Mazi çoktan canımı yakmaya başlamıştı. Ama bu sefer galip gelen taraf ben olmalıydım.

"Kim?" Dışarı karşı takındığım sert tavrımı sesime yansıtmayı ihmal etmedim.

"Duman." Müdürün ağzından çıkan tek kelime ve karşı tarafın suratına kapattığım telefonla ayakta kalakaldım.

Bildiğim soruyu sormuş ve yine bildiğim bir cevabı almak neden beni böyle etkilemişti? Bu değildim, olmamalıydım. Olduğum konuma gelmek için çok şey feda etmiştim şimdi tek kelime ile yıkılmasına göz yumamazdım.

Ruhumun kapılarını seneler önce kilitleyip anahtarını kaybettiğim, olmaktan ölesiye korktuğum, yerdeydim. Yıllar bazı korkularımı tamamen yok etse de bazılarını sadece törpülemişti. Kafamdaki her şey saatler önce aldığım telefonla felç geçirmiş, düşünmemi engelliyordu. Karşımdaki binaya, bulunduğum sokağa, arkamda bıraktığım son model arabama ve içindeki can dostuma bomboş gözlerle bakıyordum. Sıfır duygu kırıntısı.

Ciğerlerime çektiğim nefes dakikalardır nefessiz kalmışım gibi hayata tutunmamı sağladı. Dondurucu havada verdiğim nefes buhar olup süzüldü. Bir nevi sigara içerken içime çektiğim dumanı dışarı üflüyormuşum gibi. Duman... Her şey bu kadar geçmişi hatırlatmamalıydı ve ben o yıkılacağını hissettiğim gökdelenin altında kalamazdım.

Karşımdaki binaya ürkekçe attığım adımları arkamdaki arabama doğru daha güçlü attım. Ve Cezaevi'ni ardımda bıraktım.

Bugün kaçmayı seçmiştim. Peki ya sonra? Geçmişin peşini bırakmamak gibi pis bir huyu vardı. Tek duam bu huyun beni pas geçmesiydi.

❤️‍🩹🩹

...

Giriş bölümünü inşallah sevmişsinizdir. Bu hikâye beni çok heyecanlandırıyor. Umarım kafamdaki her şeyi size güzelce aktarabilirim.

Hepinizi kocaaamaaan öptüm💙

🪄
INSTAGRAM: ycebusra
🪄

Duyurular ve yeni bölüm alıntıları için beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayıın💙

B.

RUHA VURULAN NEŞTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin