Sabahın köründe kalkıp antrenmana gitmekten her zaman hoşlanmışımdır. Yeni bir şehirde, yeni bir mahallede, yeni odamda yine o tatlı alarmın sesiyle uyandım ve hemen evden çıktım. Hava buz gibiydi ve titriyordum, bu yüzden adımlarımı hızlandırıp antrenman yapacağım sahaya geldim. Hemen üzerimi değiştirip antrenmana başlamak istiyordum ki sahaya geri geldiğimde onunla karşılaştım. Adım gibi emindim bu Luhan'dı. Onun o küçük suratını nerede görsem tanırdım, en son iki yıl önce görüşmüş olsak bile onu hatırlıyordum ama onunla karşılaşmak istediğim pek söylenemezdi. Onu görmezden gelip ısınmaya başlamak için sahaya doğru ilerledim fakat o beni fark etmişti.
"Oooo bay ezik, sizi daha önce hiç buralarda görmemiştim!"
diye sahanın öbür ucundan bağırıyordu. Bana bağırıp bağırmadığından emin olmak için etrafıma bakındım ki benden başka kimse yoktu.
"Ne etrafına bakınıyorsun, burada senden başka ezik mi var?!"
diyerek bana doğru yaklaştı. Hala onu umursamıyordum.
"Etrafı falan toparlayacaksın herhalde, seni engellemem öyle değil mi? Bir köşede antrenman yapacağım sadece."
O anda gerçekten sinirlerime hakim olamamıştım. Sert bakışlarımı ona doğrultup gözlerinin içine baktım, yine de sakince ona cevap verdim.
"Buraya antrenman yapamaya geldim."
Birden bire kahkahalar atmaya başlamıştı.
"S-sen... Sen mi? Hahaha güldürme beni... Adın neydi bu arada senin?"
Ne yani, adımı bile unutmuş muydu?! İki sene önce adımı unutacağını hiç sanmazdım. Onunla birlikte olmak (sevgili olmak anlamında değil kk) kesinlikle bir hataydı.
"Adımı unuttuğuna göre tekrardan öğrenmene gerek yok."
diye karşılık verdim ona, ardından da topumu alıp çalışmaya başladım. Onun da aynı benim gibi yapıp antrenmanına devam etmesini bekliyordum ama topunu eline almış beni izliyordu, ve gözlerini popomda hissedebiliyordum. Birden bire "Minseok!" diye bağırdığında ise yere kapaklanmıştım. Ne yani ancak popoma bakınca mı adımı hatırlayabiliyorsun!
"Ne var?!"
"Hiç sadece adını doğru hatırlayıp hatırlamadığımı kontrol ettim."
Gerçekten de popoma bakarak adımı hatırlamıştı! Onu umursamayarak ayağa kalkmaya çalıştım ama öyle bir düşmüştüm ki bileğim burkulmuştu ve ayağa kalkarken tekrardan yere düşmeme neden olmuştu. O ise bu halime kahkahalar atarak bana yaklaştı.
"Yardım ister misin?"
Bana hala gülerken onun yardımını nasıl kabul edebilirdim?
"Hayır!"
"Peki o zaman ezik surat."
diyerek arkasını döndü ben ise tekrardan yerden kalkmaya çalıştım ama hayır, bu ayağın üstüne basmam imkansızdı. Birden bire arkasını dönüp bana doğru geldi. Arkama geçip beni ayağa kaldırdı. Elleri hala üzerimdeyken bedenini bana yaslamıştı, o küçük şeyini popomda hissedebiliyordum. Kulağıma yaklaşarak fısıldadı.
"Adını gerçekten popona bakarak hatırladığımı düşünmüyorsun değil mi baozi?"
Baozi mi? Bu baozi de nereden çıkmıştı şimdi? Ayrıca bunu düşündüğümü nereden biliyordu? Zihnimi falan mı okuyordu?!
Ardından benden bir adım geri çekilerek beni bıraktı. Burkulmuş bileğimle hızlıca oradan çıktım. Sabahım ne kadar da güzel geçiyordu böyle! Üstümü değiştirmeden hemen eve yöneldim. Eve geldiğimde annem de uyanmıştı. Bileğimi burktuğumu anlamasın diye hemen odama girdim ve üniformamı giyindim. Bileğimi de sardıktan sonra artık okul için hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Love A Try
FanfictionSabahın köründe kalkıp antrenmana gitmekten her zaman hoşlanmışımdır. Yeni bir şehirde, yeni bir mahallede, yeni odamda yine o tatlı alarmın sesiyle uyandım ve hemen evden çıktım. Hava buz gibiydi ve titriyordum, bu yüzden adımlarımı hızlandırıp ant...