Eve girer girmez babam annemle uzun bir süre sarıldı, birbirlerini gerçekten özlemiş olmaları gerek. Yarım saat sonra da oturup yemeğimizi yedik. Luhan'nın evde yalnız başına yemeğini yiyor olması ise moralimi bozmuştu, tekrardan aklımdan çıkmamaya başlamıştı, ama bu seferki neden nefretim değildi.
"Baba bu seyahat işi ne zaman bitecek?"
diye sordum babama.
"Bilmem ki Minseok, hem bak seyahat etmem iyi olmuyor mu? Yoksa durmadan şehir ya da ülke değiştirmemiz gerekirdi."
"Zaten değiştirmiyor muyuz?"
"Burada uzun bir süre kalacağız."
"Gerçekten mi?"
"Evet. Burayı sevmiş gibisin."
"Burada iyi arkadaşlar edindim ve istediği kadar futbol oynayabiliyorum, ayrıca okul bizi yurtdışına götürecek."
"Öyle mi?"
"Tabii siz de izin verirseniz ama futbol takımında olan hereksin gitmesi zorunlu ve ben de takımın kaptanıyım yani gidiyorum öyle değil mi?"
"Tabii, tabii gidebilirsin."
diyerek karşılık verdi babam bir an izin vermeyecek sanmıştım.
"Peki ya, şu karşı komşumuz, o gelecek mi?"
"Muhtemelen, onun okulu da bizimle gelecek."
"Aynı okulda değil misiniz?"
diye sordu annem.
"Hayır, o bizim düşman okulumuzda..."
"Öyle mi? O halde bu arkadaşlığınızdan, arkadaşlarınız pek hoşlanmayacak gibi."
"Oraları pek düşünmesek de olur."
Sonuçta Luhan'la arkadaş olduğumuz pek söylenemezdi...
**
Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtım, arayan Sehun'du.
"Hyung, öğlen oldu hala uyuyor mutun? Lunaparka gideceğiz unuttun mu? Burada çığlıklarını merakla bekleyenler var!"
Bu çocuk gerçekten fazlasıyla heyecanlıydı. Ona hemen hazırlanıp onlara katılacağımı söyledim ve telefonu kapattım hemen hazırlanıp evden çıktım ve onlara katıldım. Lunapark gerçekten dop doluydu ve hepimizin denemek istediği en az bir alet vardı, özellikle de Sehun'nun. İçeriye girip biraz dolandıktan sonra ilk olarak neye binmemiz gerektiğini tartışmaya başladık. Bunu tartıştığımız sırada ise Yixing ellerini havaya kaldırıp iki yana açtı ve yanlışlıkla birisine çarptı. Kime çarptığına baktığımızda ise bu düşman okulmuzdaki en uzun boylu çocuktu. Suratını tutarken Yixing'e sinirle bakıyordu ve aniden bağırmaya başladı.
"Nerede olduğunuzun farkında değil misiniz siz?! Davranışların ne kadar da çocukça! Kaç yaşındasın beş falan mı?! Yoksa hepsi komple bir salak oluşundan kaynaklı mı?!"
"Ben de tam senden özür dilemek üzereydim, hala buna değmeyeceğinizi anlayamamışım. Ayrıca toplum içerisinde bağırmaman gerektiğini sana ben mi öğreteceğim?"
"Hem suçlu hem güçlü! Bana bak..."
Onlar kavga ettikleri sürede etrafta Luhan'nın olup olmadığını kontrol ettim ki o da gelmişti... Onu gördüğümde hemen Yixing'in koluna girdim ve olayı abarttıklarını söyleyip oradan uzaklaşmaya başladım geriye kalanlarda bizi takip ediyordu.
"Burada olduklarına inanamıyorum!"
diye söylenmeye başladı Yixing. Aslında ben de beklemiyordum, en azından Luhan gelmez sanıyordum. Sonuçta o burada eğlenmez, eğlenemez ayrıca hasta değil miydi o? Salak çocuk... Hem zaten ben niye onun için endişeleniyorum ki? Kendi başının çaresine bakabilir... Düşüncelerimden sıyrılıp bizimkilere baktım, Sehun hariç hepsi somurtuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Love A Try
FanfictionSabahın köründe kalkıp antrenmana gitmekten her zaman hoşlanmışımdır. Yeni bir şehirde, yeni bir mahallede, yeni odamda yine o tatlı alarmın sesiyle uyandım ve hemen evden çıktım. Hava buz gibiydi ve titriyordum, bu yüzden adımlarımı hızlandırıp ant...