"Luhan, hadi yukarıda yatağında rahat rahat uyu."
dedim ve onu kaldırmaya çalıştım. Zar zor ayağa kalktıktan sonra, onu odasına çıkarttım ve yatağına yatırdım. Titriyordu. Tekrardan ateşi yükselmeye başlamış gibiydi.
"Luhan evde ateş düşürücü ilacın falan var mı?"
"Ban-yo d-dolabında i-laçlarım var."
diye fısıldadı. Hemen banyoya gidip ilaçlarına göz attım. Bir tane ateş düşürücü oradan bana bakıyordu hemen onu alıp tekrardan mutfağa indim ve bir bardak su alıp Luhan'a ilacı içirdim. Ardından ise hemen uykuya dalmıştı. Yatağın boş kısmına geçip oturdum ve terlemiş saçları arasından ateşine baktım. Çok yüksek değildi. Acaba ne olmuştu da bu kadar kötü bir duruma düşmüştü? Saatlerce sokakta oturup öyle boş boş karşıya bakacak kadar ne olmuştu? Belki de sevgilisinden ayrılmıştır. Ya da daha başka bir şeydir. Bunu merak etmemem gerekir.
Birkaç saat sonra tekrardan gözlerini araladı ve direk bana baktı. Çok kısık bir sesle "Susadım." dedi. Hemen kalkıp ona su getirdim. Tekrardan duyulmayacak bir şekilde konuşarak bana teşekkür etti. Ateşini kontrol ettiğimde düşmüştü. Ardından terleyip terlemediğinde baktım ki terlemişti. Tekrardan dolabını açıp ona yeni kıyafetler çıkarttım ve kıyafetlerini değiştirmesine yardım ettim.
"Teşekkür ederim Minseok. Gerçekten çok teşekkür ederim."
Önemli değil diyerek aşağıya yöneldim. Saat çok geç olmuştu ve biraz dinlemem gerekiyordu.
"Minseok nereye?"
"Sadece koltuğunda biraz uzanacağım Luhan. Daha iyisin öyle değil mi?"
"Minseok..."
"Efendim Luhan?"
"Beni burada yalnız bırakmasan olmaz mı?"
O an arkamı dönüp tekrardan nefretimi kusacaktım ki bana olan bakışları ile karşılaştım, birisinin yanında olmasına çok ihtiyacı vardı.
"Pekala, o zaman uzanmam için yere bir yatak yapmam gerekir. Örtülerin falan nerede?"
"Minseok yatağım yeterince büyük, en azından ikimiz için ve çok da rahat merak etme, sana herhangi bir temasta bulunmayacağım."
Kararsız kalmıştım ama nedense kalbimden geçen şeyi yapıp yanına uzanmıştım.
"Benden nefret ettiğini biliyorum Minseok ve üzgünüm, seni zor duruma sokuyorum."
Bir şey demedim. Neden böyle olduğunu sorarsam eğer bana vereceği cevabı duymak isteyip istemediğimden emin değildim.
"Minseok, biliyor musun? Aslında evlatlıkmışım."
dedi bir anda, gözlerim kocaman olmuştu, o ise ağlayacak gibiydi.
"Benden nefret ettiklerini, beni istemediklerini bilsem de bu ihtimal hiç aklıma gelmezdi, ne de olsa benden nefret edeceklerini bile bile neden beni evlat edinsinler değil mi?"
İnanamıyorum o, o yine ağlıyordu. Bir an ona sarılmak istesem de kendimi tutmuştum.
"Ama öyle değilmiş işte, beni sadece para için evlat edinmişler, böylelikle çok sevilen bir çift ve marka olacaklardı, şimdi ise benim tekrardan Çin'e dönmemem için bu evi, yazın kullandığım evi, her şeyi bana bırakıyorlar ve kredi kartıma her ay yüklü miktarda para yatıracaklar. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum Minseok. Onların parasıyla yaşamaya devam etmeli miyim, bilmiyorum."
Gerçekten çok üzgündü, onu daha önce böyle gördüğümü hiç hatırlamıyorum, ya hep gülen ya da hep sinirli olan bakışlarına şahit olmuştum ama aslında onun da kırılabilen minik bir kalbi var... Ona ne demem gerektiğini bilmiyordum, ağlama dersem çok saçma olacaktı. Birden bire ona yaklaştım ve ona sıkıca sarıldım ve o anda ağlaması daha da şiddetlenmeye başlamıştı. Ağlaması dindiğinde ondan biraz uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Love A Try
FanfictionSabahın köründe kalkıp antrenmana gitmekten her zaman hoşlanmışımdır. Yeni bir şehirde, yeni bir mahallede, yeni odamda yine o tatlı alarmın sesiyle uyandım ve hemen evden çıktım. Hava buz gibiydi ve titriyordum, bu yüzden adımlarımı hızlandırıp ant...