Odada bir saat oyalandıp aşağı indik. Önde Emre arkada Selin ve ben annemin yanına geçtik. Annem Emre'yi babamın yanına postaladı. Selin ile ben de masayı kurmaya başladık. Bir süre sonra kapı çaldı annem ile babam misafirleri karşılamaya geçti. Biz de mutfaktan son şeyleri taşıyıp salona geçtik. Salona geçtiğimde orta yaşlarda genç ve yaşına göre güzel bir kadın gülümseyerek bize baktı. Arkasındaki kişide bir dakka ya
"Aa Mustafa hocam sizin ne işiniz var. Yani pardon hoş geldiniz şaşırdım " diyip saçma salak bir şekilde konuştuğumu fark edip sustum.
Babam gülerek Mustafa hocaya baktı " demek bizim kız senin öğrencin. Ee fiziği nasıl Mustafa "
Mustafa hocada aynı sekilde gülerek elini babamın omuzuna atıp konuştu " inan Rüzgar Ada nasıl senin kızın şuan şaşırdım doğrusu. Senin fiziğin benden daha iyiydi lisede. Ama Ada fizik dersini bence sevmiyor."
" O kadar belli oluyor mu ya ?" Diye boş bulunup soru sordum
Emre ile Mustafa hoca aynı anda konuştu
"E yani "
" Hemde nasıl "
Kısa bir sessizlik sonrası herkes benim halime gülmeye başladı ben de ayaklarıma bakmaya başladım. Sonra az önceki fizikçinin eşi konuştu.
"Merhaba tatlım sen onlara bakma. Ay Ada kız bu aynı sen baksana şuna ne güzel olmuş küçükken daha farklıydı sanki " diyip beni kendine çekip sarıldı. Sonra annemle sarıldılar.
Herkes salonda yerlerini aldığında biz de Mustafa hocaların getirdiklerini Mutfağa götürdük. Ayy keşke soğuk baklava da olsaydı. Diyerek Selin'i dürttüm. Selin hala Mustafa hoca şokundaydı
"Ya ben eve mi gitsem kanka. Şimdi bu bizi sözlü falan yapmasın " diyerek bize tedirgince bakmaya başladı
Emre gülerek Selin'e sarıldı " sevgilim ne alaka burda niye adam sözlü yapsın saçmalama "
"Yaa beni Mustafa hoca ve ailesi ile tek bırakamazsınız. Kimse bir yere gitmiyor." Demem ile kapı çaldı ve kapıyı açmaya gittim. Üzerimde salaş abimin switi ve altına ise siyah kot pantolon giymiştim. Saçlarım ise salaş ev topuzuydu. Mustafa hocanın geleceğini bilseydim hiç okul formamı çıkarmazdım ha gülerek kapıyı açtım.
Ve karşımda gördüğüm kişi ile öylece kaldım. Bu çocuk geçen lunaparkta benimle dönme dolaba binen çocuktu
"Selam. Annemler gelecekti de geldiler mi acaba ? "
" Fizikçi. Ay pardon yani Mustafa hoca mı? "
Çocuk gülerek başı ile onayladı. Hemen kenara çekildim o da yanımdan içeriye doğru adımladı. Elinde tuttuğu poşeti de bana uzattı.
"Umarım seviyorsunuzdur kendi zevkime göre aldım. "
Elime tutuşturduğu poşete baktım. Ay soğuk baklava değil mi o
"Bayılırım. Yani şey evet teşekkürler gerek yoktu aslında. " Diyip tebessüm ettim o da buna karşılık genişçe gülümsedi. Yanaklarında kocaman gamzeler oluştu.
Önden ilerledim o da arkamdan geldi salona girdiğimizde Mustafa hoca babamlar ile konuşuyordu. Arkamdaki çocuğu görünce konuşmaya devam etti
" Bu da oğlum Kağan. Aslında gelmeyecekti işinin olduğunu söylemişti ama sonra birden fikrini değiştirdi. "
Babam gülümseyip konuştu " Mustafa senin gençliğine benziyor. Otursana delikanlı " diyip koltuğu gösterdi babam
Şöyle baktığımda bugün baya şıktı. Siyah gömlek ve siyah kot pantolon giymişti.
Hızla mutfağa Selinlerin yanına geçtim
" Kim gelmiş kanka "
" Mustafa hocanın oğlu"
"Oha dönmüş o zaman gerçekten temelli"
"Niye nerdeymiş ki?" Diye merakla sordum
" Aslında yurt dışında okumuş ilk yıl üniversiteyi ama sanırım bu yıl burada İstanbul'a geçiş yapmış. Kendine ev tutup"
"Güzelim sorması ayıp bundan sana ne "
" Emrecim şimdi şöyle kızlar konuşuyordu duydum aklımda kalmış " diyip Emre'nin yanağından öptü.
" Neyse hadi salona geçelim " dedi Emre ve hep birlikte salona geçtik.
Salona geçtiğimizde bizmkiler de yemek masasına geçmek için ayaklandı. Herkes oturduğunda. Masada köyü bir sohbet dönmeye başladı
Emre ile Kağan da arkadaş çıktı. Daha doğrusu arkadaşlarımış. Sanırım en çok buna şaşırdım.
Bende arada masada dönen sohbeti dinledim. Mustafa hoca ve Banu abla babamın liseden arkadaşıymış. En son ben doğduğumda bir araya gelmişler. Sonra ise Mustafa hocanın tahini çıkmış Banu abla da coğrafya öğretmeni olduğu için ikisinin de sürekli tahinleri çıkıyormuş. En son bu sene tayinleri geri İstanbul'a çıkmış.
Kağan da yurt dışında okuyormuş. Benden iki yaş büyükmüş Bu sene İstanbul'a gelmiş daha doğrusu geçen haftalarda gelmiş. Bu arada masada karşımda Selin yanımda Kağan onun karşısında Emre. Annem diğer yanımda yanında Banu abla Mustafa hoca ve babam da annemlerin karşısında oturuyordu
Masanın altından telefonuma mesaj gelmiş mi diye bakmaya çalıştım
Oğuz'dan iki mesaj
Oğuz : düşünsene size geliyoruz. Aile yemeği yeniyor yemekten sonra da
Oğuz sen bana tuzlu kahve yapıyorsun. Var bir hayalimiz ağa bee :))
Okuduklarım ile öksürmeye başladım. Bana uzatılan suyu alıp içtim. Kim uzattı bakmadım bile. Suyu içtikten sonra uzatan kişiye bakmak için kafamı kaldırdım ve kaldırmam ile kulağımın dibinde konuşma oldu
"İyi misin ? En son lunaparkta mesajlaşırken böyle heyecanlıydın"
Medyadaki filmi izleyen ben :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gamzeli Bey
Teen Fiction0543*** ama gülmeyi bilmezdim şimdiki kadar 0543*** dünyanın en güzel kızı 0543*** hem kalpsiz 0543*** hem kalp hırsızı 0543*** kalbimi neden bir yıl önce çalıp yerine koymadın be güzelim 0543*** ben de senin kalbini çalsam ödeşir miyiz? &&& As...