1.BÖLÜM

4.4K 104 93
                                    

BÖLÜM 1

Mayıs /2022

"Günaaaaaaaaydınnnnnn. Songül haydi kalk güzelim, uyan artık. Bugün hava çok güzel dışarı çıkıp gezelim biraz."

Serhat bir yandan konuşurken bir yandan da perdeleri sonuna kadar açıyordu. Uykusunu almıştı, keyfi yerindeydi. Arkasını dönüp yatakta uyuyan Songül'e baktığında onu yine takmadığını fark etti. Songül ne kadar uykuya düşkünse kendisi de uykuyu bir o kadar sevmiyordu. Güne erken başlamayı, müzik dinleyip spor yapmayı seviyordu. Serhat'a Songül'ün evi huzurlu geliyordu o yüzden burada kaldığı zaman yaşamdan ayrı bir keyif alıyordu. Balkonu çok güzeldi caddeye bakıyordu, bahçedeki ağaçlar evin balkonuna kadar uzanıyordu. Kışın özellikle o ağaçların karla kaplanmış görüntüsü muazzamdı. İstanbul'daki hayatından sonra burası onun için bir cennetti. Perdeleri sonuna kadar açtıktan sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırlığına geçti.

Perdelerin açılmasıyla içeri giren ışıktan rahatsız olan Songül, hiçbir şey olmamış gibi göz bandını iyice indirdi battaniyesini kafasına doğru çekip uyumaya devam etti. Bu her zaman uyguladığı ilk taktikti, tepki vermeyip ölü taklidi yaparsa Serhat onu rahat bırakır ve tatlı uykusuna devam ederdi ama eğer cevap verip onun tuzağına düşerse güzel uykusundan mahrum kalacaktı bu düşünceyle Songül yastığına iyice sarıldı ve uyumaya devam etti.

5 dakika geçmeden yatağın sol tarafında bir sarsıntı oldu.

"Bak hala uyuyorsun yavrum. Sen zaten güzelsin bu kadar uyumana ne gerek var. Bir de şu gözlüğünü lütfen çıkar. Bana bakıyorlarmış gibi hissediyorum." Songül göz bandı koleksiyonu vardı ve bu sefer zombi gözlerin olduğu bandını takmıştı. Serhat tiksinerek göz bandına bakarken bir yandan da parmağıyla dürterek Songül'ü uyandırmaya çalışıyordu. Songül tepesinde konuşan adamın daha fazla çenesine dayanamadı önce göz bandını çıkardı, sonra üstünden battaniyesini attı ve taarruza geçti.

"Bak Serhatcım. Canım. Canımın içi. Biriciğim. Güzel insan. Sen benden ne istiyorsun ha? Gece çakalların şerefsizlerin peşinden koşmuşum sabaha karşı eve gelmişim şurada sessiz sakin uyuyorum. Neden uykumu bölüyorsun benim biricik kardeşim? Sen sabahın altısında kalkıp güneşi selamlıyor olabilirsin ama benim güneşim belki hiç doğmuyor nerden biliyorsun? Deyip abisinin koluna bir tane vurdu. Songül'ün eli ağırdı hem polis akademisinde aldığı eğitimlerle hem de küçüklüğünde Serhat'ın ona öğrettiği hareketlerle gücünü kullanmayı biliyordu bazen de dozunu kaçırabiliyordu...

"Yavaş kızım yavaş! Annem sana zamanında ne yedirip içirdiyse maşallah yaramış yani. Bana yedirmemiş sana yedirmiş resmen!" Songül abisinin dediklerinin üzerine kahkahayı bastı ve bluzunu sıyırıp abisine kaslarını gösterip kaşlarını yukarı indirip kaldırdı.

"Kıskanma ne olur çalış senin de olur abiciğim." Deyip abisini öpüp yataktan kalktı.

"Ben mutfağa geçiyorum. Sende fazla oyalanmadan gel sofraya güzelim."

"Tamam tamam geleceğim bir üstümü başımı değiştireyim geliyorum."

Abisi odadan çıktıktan sonra ince bir sweat ile tayt geçirdi üzerine sonra banyoya geçti aynanın önündeki abisinin eşyalarının olmadığını görünce bir hüzün kapladı. Yalnızlığı seviyordu ama abisi onun en yakın arkadaşıydı, evin içinde onun olduğunu bilmek Songül'ü mutlu ediyordu. Abisi İstanbul'dan iş teklifi alınca oraya taşınmıştı. Serhat işlerin yoğun olmadığı zamanlarda ya Ankara'ya geliyor ya da Ayvalık'a annesinin babasının yanına gidiyordu. Songül'de fırsat bulursa abisine eşlik edip sürpriz yapıyorlardı. Annesi emekli sınıf öğretmeniydi babası da organizeden emekli bir polisti. Belli bir yaşa kadar çalıştıktan sonra hayatın tadını çıkarıp huzurlu bir yaşam sürmek adına Ayvalık'a taşınmışlardı. Babası çalışırken stresli bir yaşamları vardı, saatleri belirsizdi, her telefon çalışı annesi için bir endişe kaynağıydı annesi sürekli diken üstündeydi. Eşi için hep endişeleniyordu hatta kızının da polis olmasını hiç istemiyordu ama Songül ailesini ikna edip polis olmuştu...

SadGül | Bir Çevirme MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin