100.Yıl

574 49 14
                                    

"Buyrun Songül Hanım. "
Sadi arabanın kapısını açmış diğer elini de Songül'e uzatmıştı. Songül eldivenli elini Sadi'ye uzatarak arabadan indi. Cumhuriyetin 100.Yılına özel hazırlanan baloya gelmişlerdi. Gecenin anlam ve önemine uygun olarak herkes çok şık ve zarif olmuştu. Songül, siyah balık model elbise tercih etmiş böylece karnında günden güne büyüyen bebeklerininde varlığını herkes bilsin istiyordu. O da bir cumhuriyet çocuğu olacaktı. Adaleti, özgürlüğü sonuna kadar tadacak demokratik bir ortamda yetişmesi için ellerinden geleni yapacaklardı. Songül Sadi'nin koluna girip merdivenlerden ağır ağır çıkarken aksesuar olarak taktığı şapkasını düzeltti.
Sadi en şık takım elbisesini giymiş saçlarını tarayıp geriye doğru atmıştı.
Adımlarını Songül'e göre ayarlarken girişteki görevliye gülümseyip içeri girdiler. İçeri girdiklerinde  Atatürk'ün en sevdiği müziklerden biri çalmaya başladı. İçerisi kırmızı beyaz olarak dizayn edilmiş, baş köşeye Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Bayrağı asılmıştı. 
İsimlerinin olduğu masaya doğru ilerlediklerinde Sadi, Songül’ün sandalyesini çekip oturmasını bekledi. Ardından da kendi sandalyesini çekip oturdu ve masadaki diğer insanlarla merhabalaşıp sohbet etmeye başladılar. Sahneye orkestra geçmiş 100. Yıl Marşı'nı çalmaya başlamışlardı. Masalardan yavaş yavaş marşa eşlik edilmeye başlamış ardından sesler iyice artık tüm salon söylemeye başlamıştı. Atatürk'ün gözleri orkestranın arkasında belirmiş sanki oradaki insanlara bakıyormuş gibi bir hava verilmişti. Büyülenmemek , etkilenmemek elde değildi.Cumhuriyet bir ülkenin sahip olabileceği en değerli şeydi...
.
Aradan biraz zaman geçmiş salonda sessizlik hakim olmuş ve Atatürk'ün sevdiği yemekler servis edilmeye başlamıştı. Songül'ün midesi çok fazla bir şey almadığı için Sadi Songül'ün yiyemediği yemekleri tabağından alıp kendi tabağındakileri Songül'ün tabağına eklemişti.
"Bu ara az yemek yiyorsunuz üzülüyorum. "
"Midem hiçbir sey almıyor ki bunları yiyemem Sadi."
"Valla yiyeceksin güzelim suratın kaşık gibi kaldı. "
"Abartıyorsun biliyorsun değil mi ?"
"Abartmıyorum sizi düşünüyorum sevgilim. "
Sadi eliyle Songül'ün yanağını okşadıktan sonra yemeklerini yemeye başladılar. Biraz sohbet biraz sessizlik içerisinde yemeklerini tamamladıklarında Songül sırf Sadi olsun diye tabağını zar zor da olsa bitirebilmişti.  Çoğu kişi yemeğini bitirdiğinde orkestra da sahnedekini yerini tekrar almış ve dans müziği çalmaya başlamışlardı. Sadi masanın kenarındaki mendil ile ağzının kenarını sildikten sonra kenara koyup ayağa kalktı ve Songül'e elini uzattı.
"Cumhuriyetimizin 100.yıl şerefine benimle dans eder misiniz Songül Payaslı?"
"Tabii ki. " Songül elini Sadi'nin avucunun içine koyduktan sonra artık refleks olarak yaptığı hareketi yaptı ve diğer eliyle de karnını okşayıp sevdi.
Sadi Songül'ün belinden tutmuş, Songül bir elini Sadi'nin omzuna koymuştu.  Ağır ağır danslarını ederlerken Sadi, Songül’ü kendine doğru çekip elini Songül’ün karnına koydu.
"Seninle her bayramı coşkuyla kutlayacağımıza, Atatürk'ü her daim sana anlatacağımıza söz veriyorum bebeğim. " dedikten sonra eğilip Songül'ün karnını öptü...
.
Merhabalar aklıma böyle bir kesit gelince günün anlam ve önemine özel böyle bir kesit yazmak istedim. Umarım severek okumuşsunuzdur. Cumhuriyetimizin 100.Yılı kutlu olsun. 🇹🇷❤️

SadGül | Bir Çevirme MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin