6.Bölüm'den Kesit

2K 73 40
                                    

Herkese merhaba keyifler nasıl? Son bölümde ufak bir spoiler vardı. Bulanlar oldu başka noktalara değinenler de oldu. Fark etmeyenler varsa son bölüme tekrar bir göz atsın derim. ❤ Bugün 5bin kişilik bir aile olduk. Hikayenin okunma oranı yüksek olması beni çok mutlu ediyor ama beğenme oranın buna göre daha düşük olması da beni bir tık üzüyor. Bölüm sonunda ❤ bırakmayı unutmayın olur mu? Hem yorumlarınız hem o kalp çok kıymetli benim için. Keyifli okumalar.

Tw hesabım: SentinusSu

Hikayenin Tw Hesabı: sadgulhikaye

.

"Hazır mısın?"

"Hazırım."

"Gölün kenarında gözüken kulübenin oraya kadar."

"Anlaştık."

"1...2...3...Başla"

Sadi önde Songül'de hemen arkasında bisiklet sürüyordu. 30 yaşına gelmiş iki insan değil de 15 yaşında ki çocuklar gibiydiler. Songül bilerek kendini çok yormuyordu. Sadi kendini yorsun yavaşlasın diye bekliyordu. Küçükken abisine uyguladığı taktiği şimdi Sadi'ye uygulayacaktı. Sadi'nin gücü bittiği an kendi öne geçecekti.

"Hız sınırını burada da mı aşmıyorsun komiserim?" Sadi kafasını hafif yana çevirmiş hemen peşinden gelen Songül'e laf atmıştı. Songül'ü kışkırtmaktan büyük bir keyif alıyordu. Hemen gaza geliyor ve kendisi ile inatlaşmaya başlıyordu.

"Sen mutlu ol diye şimdilik yavaş sürüyorum canım. Birazdan üzüleceksin çünkü." Songül Sadi'ye göz kırpıp yanına gelmişti.

"Bu hallerine daha önce bittiğimi söylemiş miydim?" Sadi Songül ile arasındaki mesafeyi kapatmış Songül'ün dibine girmişti. Songül bu ani yakınlaşmayla bir iki sendelese de kendini hemen toparlamıştı.

"Hangi hallerime bitiyormuşsun?" Songül Sadi'nin ne demek istediğini çok iyi anlasa da onun ağzından duymak istiyordu.

"Cüretkâr oluşuna, kafanın dikine gidişine bitiyorum."

"İzle ve gör o zaman canım. Nasıl cüretkâr olduğumu." Songül Sadi'ye öpücük atıp önündeki insanların yanından hızla geçti. Eymir'de değil de mahallede abisiyle yarışan küçük Songül olmuştu. Arkasına dönüp baktığında Sadi'nin ayakta bisiklet sürerek kendisine yetişmeye çalıştığını görünce kahkahayı bastı ve Sadi'ye seslendi.

"Şovcu seni!"

Bu sefer de Sadi kahkahayı basmıştı. Evet şovcuydu. Songül'e şov yapmayı, onu etkilemeyi seviyordu. O da biliyordu Songül Sadi'nin bu şovcu hallerini seviyordu. Sadi Songül'e yetişmek için iyice hızlandı. Önündeki insanlara bisikletin kornasını çalıp yol istedi. Girdikleri iddiayı hatırladıkça pedalları daha hızlı çeviriyordu. Koyu bir Beşiktaşlı olarak üzerine Galatasaray forması giyip sosyal medyada paylaşmak gibi hiç mi hiç niyeti yoktu. Yarışı kendisi kazanacak ve Songül Beşiktaş formasını giyecekti.

Songül'ün dediği gibi olmuş, Sadi bacaklarının kuvveti azalmaya başladığı için yavaş çevirmeye başlamıştı. Songül'de tam tersi son sürat varış noktasına doğru sürüyordu. Sadi'nin gelmediğini görünce biraz yavaşladı bacaklarını dinlendirdi. Beşiktaş formasını giymemek için tüm gücünü kullanmaya hazırdı. Mevzu derin konu hassastı. Aşk hayatı bir yana Galatasaray bir yanaydı. Arkasına dönüp baktığında Sadi'nin yaklaştığını görünce hızlandı.

"Pes etmek istersen bırakabiliriz. Kimseye söylemem bak. Rengin falan attı sanki." Songül kendisine doğru yaklaşan Sadi ile alay ediyordu.

"Asla! Beşiktaş formasını bizzat ben giydireceğim eminim sana çok yakışacak."

"Bende senin bu kendinden emin oluşun hallerine bayılıyorum Sadi Payaslı ama her zaman bu kadar emin olmamak gerek."

Kulübeye 100 metre kalmışken Songül hızını iyice arttırmış ve Sadi'yi arkasında bırakmıştı. Arkadan Sadi'nin ona seslendiğini duyuyordu ama az sonra kendisiyle ilgilenecekti.

Songül varış noktasına geldiğinde Sadi'ye dönüp laf atacakken Sadi'nin yol kenarında bileğini tutarak oturduğunu gördü. Telaşlı bir şekilde bisikletle geldiği yolu geri dönüp Sadi'nin olduğu yöne doğru sürdü.

"Sadi! Sadi iyi misin?" Songül bisikleti kenara bırakmış koşarak Sadi'nin yanına gelmişti. Sadi inliyor bir yandan da bileğini tutuyordu.

"Bileğim... bileğimi burktum galiba. Ah!" Sadi Songül'ün yanında küçük bir çocuk gibi sızlanıyordu. Songül dizlerinin üstüne eğilmiş Sadi'nin bileğini incelerken Sadi'nin sesi kesilmişti. Kadrajında şuan Songül vardı. Burnu küçücük, kirpikleri upuzundu. Dudakları öpülesiydi. Songül Sadi'nin bileğine dokunuyor ağrısının nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu ama Sadi'den hiç ses çıkmıyordu. Sadi'nin yüzüne baktığında kendisine melül melül baktığını gördü. Şimdi anlamıştı neden sesinin çıkmadığını. Sadi ona numara yapıyordu. Sırf yenilmemek için kendini yere atmıştı. Madem kendisi oyun oynuyordu ona o da Sadi'ye oynayacaktı. Songül Sadi'nin yanından kalkmadan başını tuttu.

"Sadi, iyi değilim ben. Başım. Başım dönüyor."

Sadi, daha demin bileğini burkan kendisi değilmiş gibi hızlıca ayağa kalkıp Songül'ün tepesine dikildi. Songül'ün etrafında dört dönüyordu.

"İyi misin? Su alayım mı sana? Hastaneye gidelim hemen."

"Ah başım!"

Sadi ne yapacağını bilmez bir halde eğilip Songül'ü kucağına alacakken Songül ayağa kalkıp Sadi'nin karnına bir tane vurmuştu.

"Hani bileğin acıyordu senin?" Songül iki elini de beline koymuş Sadi'ye hesap soruyordu.

"Acıyor! Acıyor olmaz mı? Bak yürüyemiyorum işte." Sadi topallıyormuş gibi yapıp Songül'ü inandırmaya çalışıyordu.

"Yarın senin için özel olarak gidip Galatasaray'ın mağazasında Sadi Payaslı yazılı forma alacağım. Şimdiden kendini hazırla hayatım maça az kaldı. Birlikte formalarımızı giyer izleriz." Songül parmak ucunda yükselip Sadi'nin yanağından öptü.

SadGül | Bir Çevirme MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin