18. Bölüm

161 17 13
                                    

Poseidon'un Krallığında

- Bugün ne yaptı?

- İşten gelince babasıyla birlikte yemek yediler ailecek, tanrım. Sonra doğumu başladı leydi Maria'nın. Oğlu oldu.

- Ne koydular adını?

- Morgan Austin BLACK.

Poseidon'un yüzüne manalı bir gülümseme yayıldı. Morgan isminin anlamlarından biri de deniz savaşçısı demekti. Belki de Maria bu anlamını bilmeden oğluna ismini koymuştu. Ama Poseidon Maria'nın kendisini hatırlatan şeyler yapmasını seviyordu. Sürekli gölün çevresinde oturması, çocuklarına denizin özelliklerini anlatması, işi gereği su sporları yaparken suya temas etmesi...

Belki de bilinçli yapmıyordu bunları. Ya da Anna'nın kızı olduğu için suyla olan temasını normal buluyor, üstüne bile düşmüyordu. Maria son zamanlarda gerçekten mutluydu. Tanrılardan, kamptan uzaklaşmak ona iyi gelmişti. Ailesiyle birlikteyken mutlu bir hamilelik dönemi geçirmişti. Elbette öğrendiği gerçekler onu hâlâ zorluyordu.

Poseidon birkaç ay önce Maria'nın ağlayarak göle fırlattığı kolyeyle resmi almıştı. Resimde kendisi vardı. Kolye de onu geçmişin tozlu anılarına götürmüştü. Maria iliklerine kadar nefret ediyordu ondan. Anlamıştı.

- Hâlâ kızım hakkında bilgi mi topluyorsun baba?

- Ona ne kadar bağlı olduğumu biliyorsun Anna.

- Sen kızıma falan bağlı değilsin baba. Sen küçük kızına bağlısın ve kızımda da onu görmeye devam ediyorsun. Kabul et artık Alexa öldü. Maria'nın gözlerinde yaş görmek istemiyorum artık. Bırak artık kızımı, lütfen bırak.

- Doğru ilk zamanlar O'nda Alexa'yı, Esther'i gördüm. Ama zaman geçtikçe ona kendisi olduğu için bağladım. Sevdim. O da olmayan babası yerine koymuştu beni. Baba eksikliğini benimle kapamıştı.

- Ama artık babasına kavuştu sonuçta değil mi? Evlendi, iki evladı oldu. Onu çok seven eşi, çocukları, kardeşleri ve babası var. Hatta eşinin ailesi kızları gibi seviyor kızımı. Hem senin onu Alexa yüzünden sevdiğine inanıyor Maria. Senin sevgine zaten inanmaz. Sırf Alexa ruhunun bir parçası diye sevdiğine inandı bu zamana kadar, haksız da değil. Sana olan sevgisini ise Alexa'ya bağlıyor yine. Kendi benliğiyle seni sevdiğine inanmıyor. Duygularını annemle Alexa'nın etkilediğine inanıyor. Kendi benliğiyle yaptığı tek bir şey var o da senden nefret etmek baba.

- Bana bildiğim şeyleri anlatma Anna. Her şeyin farkındayım. Ondan kopmam gerektiğinin de. Deniyorum zaten. Sadece arada nasıl olduğunu kontrol ettiriyorum çünkü savaşa az kaldı. Sağlıklı olduklarından emin olmam gerek.

Poseidon'un gözlerine yine sis çökmüştü. Kısa bir süre sonra hayatlarındaki tüm düzen değişecekti.

****
Melez Kampı'na

Charles Gabriella'ya karşı kendini savunmaya çalışırken yorgun nefesler alıp veriyordu. Gabriella Ares'in kızıydı ve eğitim verdiği melezlere karşı hiç acıması yoktu. Melezlerin kendini koruması için eğitimde üstlerine epeyce gidiyordu.

- Şimdi burada Maria olacaktı var ya annenden emdiğin sütü burnundan getirecekti.

- Sen de getiriyorsun zaten, Maria'ya gerek yok. Hem onu gözünüzde fazla mı büyütüyorsunuz acaba? Sürekli Maria'yı anıyorsunuz. Sürekli adından bahsettirecek kadar iyi bir melez mi?

- Maria'dan sürekli bahsetmemizin sebebi buraya küçük yaşta gelip gözümüzün önünde büyümesi. Onunla pek çok yaramazlık yaptık. Sürekli ortalığı birbirine kattık. Hatta bir gün tanrılar buraya gelmişti.

Alfa'nın Meleği (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin