3-Oha Taş

1.6K 188 163
                                    


İstemeye istemeye oradan ayrılmıştım. O da biz gidene kadar beni izleyip durmuştu, açıkcası hoşuma gitmedi değildi. Hatta o gülüşüme gülümsüyor diye durduk yere gülüp arkadaşlarımın 'mal mısın kardeş' adlı bakışlarına mağrus kalmış olabilirim...

Şu an onun bana verdiği yıkadığım ve ütülediğim t-shirtü düzgünce katlamaya çalışıyorum. Bu katlama işini hiç beceremezdim, sürekli yamuk yumuk olurdu.

"Hadi ama... Ya sen de biraz yardım etsene, tüm yükü bana yıkma." T-shirtle konuşmayı bırakıp katlama çalışmalarıma devam etmiştim. Sonunda başardığımda gözlerim sevinç ve gururla parıldıyordu. "Sonunda!" Yavaşça verdiği karton poşte koydum ve rahat bir nefes verdim. "Kendi kendime konuşmayı acilen bırakmalıyım." Evin içinden bir kıkırdama sesi gelmişti, ben merak edip etrafıma bakarken telefonun çalmaya başlamıştı. "Efendim Lix-"

"Oğlum, adamın sana bakışlarını gördün mü?" Gördüm gördüm de lafımı bölmeseydin keşke.

"Görmeseydim öyle kahkaha atar mıydım, salak?" Telefonda bir süre sessizlik olmuştu.

"Ha sen o yüzden mi öyle güldün yani?" İç çektim.

"Evet. Benim gülüşüme sırıtıyordu, gülümsemesi de çok güzeldi. Ben de gülümsemesini sağladım işte. Ne var?" Evin içinden tekrar bir kıkırdama sesi gelmişti. "E yeter, kimsin sen be?!" Telefonda ses kesilmişti. "Lix?" Tekrar ses gelmeyince telefonu kulağımdan indirip ekrana baktım. Şarjı bitmiş galiba.

Omuz silkip telefonu şarja taktım ve mutfağa ilerledim. Karnım çok aç! Dolapta ne var diye baktığımda dolabın bomboş olduğunu görmüştüm. Gözüme bir yumurta ilişince gülümsedim.

"Aha!" Yumurtayı elime aldım ve ocağın başına geçtim. "Acilen alışverişe çıkmalıyım ya." Yumurtayı pişirip bir tabağa koydum ve masaya oturup yumurtayı soymaya başladım. Her şeyde beceriksiz olduğum gibi bu konuda da beceriksizdim, asla düzgün soyamazdım. "Hay ben bu beceriksizliğimin ta içine..." Yumurtanın kabuğunun kolayca bir çırpıda çıkmasıyla şaşkınca bir yumurtaya bir de kabuğa baktım. "Allah Allah." Kafamı iki yana sallayıp yumurtayı yemeye başladım.

◇◇◇

Yumurtayı yedikten sonra alışverişe çıkmıştım. Market arabasının tamamı dolmuş bir şekilde markette pirinç arıyordum.

"Nerede şu pirinç ya? Yarım saattir arıyorum." Bir rafta pirinç gördüğümde hızla oraya gittim ve 2 paket alıp market arabasına attım. "2 tane yeter mi acaba?"

"Yeter yeter." Bir ses duyduğumda etrafima bakmıştım. Bir şey göremeyince omuz silktim. Ay iç sesimdir.

Kasaya ilerleyip cüzdanımı cebimden çıkarttım. Şu an çalışmıyordum ama şirket yöneticisi tanıdık olduğu için hâlâ para alıyordum. Diğerlerini haksızlık gibi oluyordu, ben para vermesini istemiyordum ama gönderiyordu.

Kasada ödemeyi yapıp içi dop dolu olan poşetleri elime alıp dışarıdaki arabama doğru ilerlemeye başladım. Poşetleri bagaja koyup şoför koltuğuna oturdum ve arabayı çalıştırdım.

"Alışverişi ayda bir değil de 2 haftada bir yapsam iyi olacak." Kendi kendime konuştuğumda iç çekme sesi duymuştum ve yanağımda nefes gibi bir sıcaklık hissetmiştim. "Ay, ne oluyor be?" Uykusuzluktan olduğuna kendimi inandırıp arabayı kullanmaya devam etmiştim.

◇◇◇

Eşyaları dolaba dizme işini bitirdiğimde yorgunda derin bir nefes verdim ve arkamdaki sandalyeye oturdum.

"Şu alışveriş işini gerçekten 2 haftada bir yapmalıyım, yoksa her seferinde gerçekten canım çıkacak." Şarjdaki telefonu elime aldım ve tekrar Felix'i aradım.

Human To Witch / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin