17-Çilek

924 97 23
                                    


Sabah belime dolanmış bir çift kolla uyandığımda sırıtmıştım. Gözlerimi açıp yanımda uzanıp sırıtan yüze baktım.

"Nasıldı dün gece?" Başımın altındaki yastığı alıp yüzüne geçirdiğimde kahkaha atmıştı.

"Kes sesini!" Yastığı geri başımın altına koyup başımı yastığa koydum.

"İsim düşündün mü?" Anlamaz gözlerle ona baktım.

"Ne isimi? Ne düşünmesi?" Aptallığıma gülümsedi.

"Hani çocuğumuz olacak ya. İsim düşündün mü ona?"

"Ha, anladım... Yok, henüz değil. Hem daha hamile bile kalmadım Minho. İsim düşünmek için erken." Çapkın çapkın sırıttı.

"Gece öyle bir geceydi ki, bugün yürüyemezsen normal karşılarım. Yani hamile kalmaman imkansız gibi geliyor." Utançla başımı göğsüne gömdüm. "Utandın mı?"

"Hm hm. Sus da biraz sarılalım." Bana sarıldığında gülümsediğini hissetmiştim.

"Seni seviyorum."

"Biliyorum."

"Ya sen?" Biraz susmuştum.

"Seviyorum."

"Ne kadar?" Şu soruyu neden sorarsınız ki?

"Seviyorum işte. O kadar. Yer, gök kadar, evren kadar. Ya seviyorum, ne kadar olduğunun ne önemi var ki?"

"Yok. Önemi yok. Sadece sordum. Her neyse, gereksiz bir soruydu. Uyuyalım." Beni daha sıkı sardı ve kafama çenesini yaslayıp kokumu derince soludu.

◇◇◇

Dudaklarımda bir baskıyla uyandım demeyi çok isterdim. Ama it herifciğim beni dürterek uyandırmıştı. Doğrulup ona baktım.

"Günaydın."

"Ya 21. yüzyıldayız, dürterek uyandırmak mı kaldı arkadaş!" Kendi kendime söylendiğimde tek kaşını havaya kaldırıp ayak ucuma oturmuştu.

"Nasıl uyanmak isterdin? Öperek uyandır diyorsan onu yapmaya çalıştım. Öyle yapınca uyanmıyorsun, sadece sırıtıp tekrar uyuyorsun."

"Olabilir. Yine de hiç yakıştıramadım it herifciğim."

"İt hefifciğim mi? O ne ya?" Omuz silktim.

"İnsan sevgilisini öperek, koklayarak uyandırır. Bizimki dürtüyor. Bana da anca bu gelir zaten, cadım bile vizyonsuz."

"Yakında kocan olacağım ama." Omuz silktim.

"Yine de cadım değil misin?"

"Öyleyim. Yani değilim. Yok, öyleyim. Ben neyim?" Gülümsemiştim.

"Sen bileceksin, ben değil."

"Ben de bilmiyorum, zaten sorun orada ya. Neyse, sen duşunu al. Birlikte alalım demek isterdim ama ben çoktaaan aldım."

"Sırf şu inadım yüzünden seninle hiçbir zaman duş almayacağım. Sen almasan da beraber almayacaktık o yüzden." Taklidimi yaptığında arkamdaki yastığı ona fırlattım. Dolabın arkasına saklanmıştı. "Seni öldüreceğim!"

Başını dolabın arkasından dışarı uzatıp konuştu. "Çocuğumuzun babasız kalmasını istemezsin."

"Ben varım ya, ona yeterim. Sana gerek yok." Gülmeye başladığında onun yastığını da ona doğru fırlattım. Yüzüne geldiğinde gülmesi durmuştu.

"Bana bak çocuk. Seni çok pis öperim, iki gün kendine gelemezsin." Ona dil çıkartmıştım.

"Yapmadığın şey mi? İlk öptüğünde de iki gün kendine gelememiştim, alışığım yani." Bana yaklaştığında yorganı başıma çekmiştim.

"E neden kaçtın?"

"Kaçmadım." Kıkırdamıştı.

"Emin misin güzelim?"

"Hm hm." Yorganı kafamdan çektim. "Ya sen gidip kahvaltı hazırlasana. Ne dikiliyorsun başımda."

"Kahvaltı zaten hazır." Tek kaşımı havaya kaldırdığımda o da aynısını yaptı.

"Yumurta da yap, canım çekti."

"Sofrada var."

"Çilek!" Birden bağırmıştım. "Canım çilek de çekti."

"Sabah sabah mı?" Kafamı olumlu anlamda sallamıştım.

"Evet." Parmağını şıklatıp elinde beliren çilek dolu kaseyi bana gösterdi.

"Artık çileğimiz de var." Sinirle ona bakmıştım. "Ne ya?"

"Beni sinir ediyorsun."

"Yine ne yaptım?"

"Bir şey yapmadın Minho, bir şey yapmadın. Sen aşağı git, ben duş alıp geleceğim. Tamam?" Kafasını olumlu anlamda sallayıp odadan çıkmıştı.

____________________________________

1 haftada yazmisim masallah







Human To Witch / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin