10-Duş

1.2K 135 16
                                    


Hâlâ çok seviyordum onu. Ve bu çok canımı yakıyordu. Beni öpsün istiyordum, ama yapmamalıydı. Bana sarılsın istiyordum, yapmamalıydı. Kokusunu içime çekmek istiyordum, yapmamalıydım. Onu istiyordum, ama istememeliydim.

Tekrar insan olmak istiyordum, cadı değil. Cadı olmanı avantajları var, evet, fakat istemiyordum.

Minho aniden kapıda belirip kapıyı tıklatmıştı. "İçeri girebilir miyim canım?" Göz devirdim.

"Gel." Gülümsemesini büyütüp yanıma geldi ve yatağın yanına eğildi.

"Ben duşa gireceğim."

"Ee, yani? Ne olmuş?" Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Sen de gelsene." Gözlerimi büyütüp ona baktım.

"Efendim?" Kıkıkdadı.

"Beraber girelim."

"Ayağa kalkacak halim mi var sence Minho." Kaşlarını kaldırıp başını hafifçe yana eğdi.

"Ha yani halin olsa geleceksin? Tamam, haftaya beraber giriyoruz o zaman." Hızla doğruldum. Bunu nasıl yaptığıma ben de şaşırdım. Güya halim yoktu.

"Ne dedin sen?!" Kıkırdadı ve doğrulup bir elini belime, diğer elini de bacaklarımın altından geçirip beni kucağına aldı. "Hey!" Omzuna yumruk attım.

"Ah, canımı yaktın." Beni yatak odasından çıkarıp başka bir odaya götürdü. Salon olduğuna sevinerek rahat bir nefes verdim. Bana şaşkınca baktı. "Gerçekten seni istemediğin bir şeye zorlayacağımı falan mı sandın?" Omuz silktim.

"Bence senden her şey beklenir Lee Knowcuk." Burnuna fiske vurmamala göz devirdi. "Göz devirme bana." Yanağımın üstündeki benin tam üstünden öptü.

"Lee Knowcuk? Bunu sevdim." Beni kucağından indirmeden bir koltuğa oturdu.

"Beni rahat bırak ve hemen gidip duşuna gir." Omuz silkti.

"Bir kere öpersen gideceğim." Ben de omuz silktim.

"İstersen yıllarca duş alma, yine de seni öpmem." Dudaklarını büzdü.

"Öpmeyecek misin şimdi." Kafamı iki yana salladım. "Jisung, ben çirkin miyim?" Şaşkınca ona baktım.

"Ne dedin sen?"

"Ben çirkin miyim?"

"Hayır, değilsin. Gayet de yakışıklısın sen. Hatta gördüğüm en yakışıklı insansın."

"Cadıyım."

"Her neyse işte, ondan." Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Peki, o zaman neden öpmüyorsun beni?" Gözlerimi kaçırdım.

"Bunun yakışıklılıkla bir alakası yok ki..." Elini çeneme koyup ona bakmamı sağladı.

"Neyle alakası var peki?"

"Sevgiyle var, aşkla var." Beni daha çok kendine çekti. Kasıkları kasıklarıma değiyordu.

"Hissediyor musun?"

"Neyi?" Çapkın çapkın gülümseyince aklıma gelen şeyle yutkundum. "Düşündüğüm şey mi?" Gözlerini kaçırdı.

"Bilemem."

"Nasıl bilemezsin?"

"Bilemem işte." Ellerini üstümden çekmeye çalışmıştım ama işe yaramamıştı.

"Çekilir misin?" Kafasını yana eğdi.

"Sence?" Göz devirdim ve onu itmeye çalıştım.

"Çekilsene ya!" Bana tutkuyla bakıyordu. Yutkunmuştum. "Bırak. Uykum var, uyumak istiyorum. Karnım da aç."

"O zaman ilk seni doyuralım, sonra da uyutalım." Beni koltuğa uzandırıp parmağını şıklattı. Sehpanın üstünde bir kase yemek belirince kaseyi eline aldı ve yemekten bir kaşık uzattı. Gerçekten çok aç olduğum için ağzımı açıp bana yedirmesine izin verdim. "Güzel mi bari?" Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Hm hm."

"İyi o zaman." Ağzıma bir kaşık daha verdi. "İstediğin kadar yiyebilirsin."

Kasedeki yemek bittiğinde tekrar doldurmak için bir hamle yaptı ama onu durdurdum.

"Başka istemiyorum, doydum." Kafasını olumlu anlamda salladı.

"Tamam. Şimdi seni uyutayım, ben de duşa gireyim." Kafamı olumlu anlamda salladığımda  bana yaklaştı ve beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp kafamı boynuna göndüğümde kokusu ciğerlerime dolmuştu. Ah, bu koku...

Beni yatağa uzandırdı. Yanıma yatacağı sırada onu durdurdum.

"Sen git duşa gir. Ben tek uyurum."

"Peki, öyle olsun." Tuvalete doğru ilerlediğinde rahat bir nefes verip yatağa daha çok yerleştim.

◇◇◇

Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzarayla yutkundum. Gözlerimi açınca altında sadece havluyla duran bir Minho görmeyi beklemiyordum. Şaşkınca ona bakıyordum. Sırılsıklamdı. Islak... Beni gördüğünde gülümsedi.

"Ne o, hoşuna mı gitti?" Gözlerimi kaçırdım.

"Hayır..." Yutkunup tekrar yatağa girdim ve gözlerimi kapattım.

"Geleyim mi yanına?" Omuz silktim.

"Sen ilk önce git de üstünü giy, saçını kurut falan. Sonra bana sararsın." İç çektiğinde dolap kapısının sesini duymuşum. Ne zamandır aklımda olan soruyu sordum. "Üstümdekiler senin mi, başka mı?" Gülümsediğini hissetmiştim.

"Benim." Birkaç dakika sonra yanıma bir beden uzanmıştı. Belimde hissettiğim ellerle irkilmiştim. "Yapma, git." Ellerini karnımda birleştirdi. "Minho, yapma. Git."

"Ama sana yakın olmak hoşuma gidiyor." Göz devirdim.

"Umurumda değil. Sadece uyumak istiyorum." Beni bir hamlede kendine çevirdi. Uzun uzun bana bakıp uzandığı yerden doğruldu. "Nereye?"

"Git dedin, gidiyorum işte." Kolunu tutup onu yatağa geri çektim.

"Gel buraya." Gelmedi, sadece bana baktı. "Gel dedim sana." Yüzündeki sırıtmayı saklamaya çalışarak yanıma uzandı ve bana sarıldı.

"Bu fic daha kaç bölüm uzar acaba?"

"En fazla 15 bölüm. Bilmiyorum yazara sormak lazım."

Yazar=Valla bilmiyorum. Gidişata göre yazacam işte. Ya siz karışmasanıza benim işime. Gıcık oldum bitiriyom bölümü.

__________________________________________

Yeter be aaa 2 gunde 1 bolum yazmisim yeter








Human To Witch / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin