15-Soğuk

929 102 16
                                    


Uyandığımda havanın daha aydınlanmadığını görmüştüm. Ayağa kalkıp Minho'nun nasıl olduğunu görmek için aşağı indim. Koltuğa bir bebek gibi kıvrılmış, uyuyordu.

Gülümseyip koltuğun önüne geçtim ve yere oturup başımı koltuktaki eline yaslayıp onu izlemeye başladım.

Ellerimi uzatıp saçlarını okşamaya başlamıştım. Çok derin bir uykudaydı, kıyamet kopsa uyanmaz gibi duruyordu. Ah, çok sevimli görünüyordu şerefsiz.

Güneş doğana kadar onu izlemiştim. Güneş doğduğunda da kalkıp kahvaltı hazırlamak istemiştim ve yapmıştım da. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra tekrar koltuğun önüne oturmuştum. Uyanana kadar onu izlemek istiyordum.

"Jisung..." Gözleri kapalı uykulu bir şekilde konuştuğunda gülümsemiştim.

"Hmm." Sesim sanki bir bebekle konuşuyormuşum gibi çıkıyordu.

"Soğuk..."

"Isıtmamı ister misin?"

"Hm hm." Ayağa kalktım.

"Bekle." Üst kattan battaniye alıp aşağı indim ve üstüne örttüm. "Şimdi daha iyi mi?"

"Hm hm. Ama ben böyle ısıtmanı istememiştim."

"Nası ısıtmamı istemiştin?" Hâlâ sesim bir bebekle konuşur gibiydi.

"Bilmem. Ama bana yakın olmanı istiyordum." Gülümsemem büyümüştü.

"Sen önce kalk, duş al, yemek ye, sonra bakarız temas işine." Başını tutarak doğrulmuştu. Uyku sersemiyken çok tatlı duruyordu.

"Ah, başım çatlıyor..." Uzanıp alnından öpmüştüm. Şaşkınca elini başından çekti ve bana baktı.

"Geçti mi?"

"Sen öpersin de geçmez mi be Jisung'um."

"Geçer mi?"

"Geçmez mi?"

"Bilmem."

"Geçer bebeğim, geçer." Ayağa kalkıp merdivenlere yönelmişti. "Sen istersen yemeğini ye, ben sonra kendim yerim."

"Beraber yiyelim."

Merdivenlerden çıkarken bana bakıp konuşmuştu. "Nasıl istersen hayatım."

"Hm hm."

◇◇◇

Duştan çıkmıştı. Birlikte kahvaltı yapıyorduk ama hâlâ neden o kadar içtiğini düşünüyordum. Ne gerek vardı ki?

"Minho."

"Efendim."

"Neden o kadar içtin?" Cevap vermeyip yemeğini yemeye devam ettiğinde çatalı masaya bıraktım. "Benden gizlediğin bir şey mi var?" Yine cevap vermemişti. Sinirlenmeye başlamıştım. "Lee Know, tartışmak istemiyorum. Ne olduğunu söyleyecek misin?" Sadece iç çekmekle yetinmişti. Gerçekten sinirlenmeye başlıyordum. "Min-"

"Yeter." Sanki sinirli olması gereken oymuş gibi bana baktı. "Bak, başım çok ağrıyor. Şimdi susalım, sonra konuşalım."

"Hayır. Şimdi de konuşalım, sonra da konuşalım." Çatalını sertçe masaya bıraktı. Ov, galiba onu sinirlendirdim.

"Jisung, yeter dedim. Daha fazla sabrımı sınama."

"Endişeleniyorum Minho. Senin için endişeleniyorum." Elini tutmuştum.

"Endişelenecek bir şey yok. Merak etme." Alnımdan öpüp yemeğine geri dönmüştü.

"Ama daha sonra söyleyeceksin?"

"Hm hm. Daha sonra söyleyeceğim."

____________________________________

Böyle bi zamanda neşeli ve uzun bi bölüm paylaşmak istemedim


Human To Witch / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin