"Özür dilerim ama başka çarem yoktu. Ayrıca birazdan bayılacaksın." Ona anlamaz gözlerle baktım."Bayılacak mıyım? Neden?"
"İksirin etkisini çekme diye. Başın çok ağrıyacak, miden bulanacak, bacaklarına ağrı girecek... Ve bunlar gibi birçok şey. Ben insan olacaktım aslında ama... Malesef iksirin içindeki bir malzemeye alerjim var." Bana doğru yaklaştığında iki adım geri gittim.
"Sakın yaklaşma. İstemiyorum seni." Kafasını yana eğdi.
"Ne dedin? Ben öperken bana karşılık veren kişi mi söylüyor bunu." Sinirle derin bir nefes verdim.
"Cadı olduğunu bilseydim yapar mıydım sence? Hayır, yapmazdım." Artık o da sinirle bakıyordu. İlk defa sinirlenmişti bana.
"Ben hâlâ aynı kişiyim Hanji, aynı kişi. İnsan olmamam benim kişiliğimi veya kimliğimi değiştirmez." Olabilir.
"Bana böyle bir şey yapmasaydın ya da bana görünmez bir şekilde dokunmasaydın seni kesinlikle böyle kabul ederdim Minho, inan bana. Ama işler değişti, sen değiştirdin." Bakışlarındaki hafif kızgınlığın nedeni değişmişi. Bu sefer kendisine sinirliydi.
"Her neyse. Sonuçta artık cadısın ve tamamen benimsin." Normalde olduğundan daha fazla sinirlenmiştim. Ne demek benimsin?
"Ben senin hiçbir şeyin değilim, olmayacağım da." Başım dönmeye başlamıştı. "Ne yaptın yine?"
"Ben değil, iksir yaptı. Başın mı dönüyor." Sendeleyerek koltuğa oturdum.
"Evet." Gözlerimi kapatıp arkama yaslanmıştım.
"Olur o, iksir yapar. Gözlerin de kararır. Miden de bulanır. Sihirlerini kontrol edemezsin, hatta yanlışlıkla kendine sihir yapabilirsin. Bacakların tutmaz. Ama sadece ilk 2 hafta." Elimle yüzümü kapattım. Yanıma oturduğunu hissettim.
"Git." Karnıma giren ağrıyla acıyla tıslamıştım.
"Emin misin? Bence acı çekmemen için seni uyutmamı istersin. İlk hafta boyunca uyursun, ikinci hafta sadece sadece sihirlerini kontrol edemezsin. Şimdi bir sihir yap da geçsin deme, içtiğin iksir yüzünden sihir daha kötü yapar. Sadece uyuyabilirsin." Başım çatlayacak derecede ağrıyordu, karnımda ise dayanılmaz bir sancı vardı. Yani evet demeye mecburdum.
"Tamam, olur. Yap hadi şunu." Gülümsediğini hissetmiştim.
"Nasıl istersen bebeğim." Birkaç saniye sonra uyku ağır basmıştı.
◇◇◇
"Günaydın..." Birinin elimi öptüğünu hissettigimde hafif aralık olan gözlerimi tamamen açtım. Elimi öpmüştü. Etrafıma baktığımda çok lüks olmayan ama benimkinden lüks olan bir evle karşılaşmıştım. "Ağrın var mı?" Kafamı iki yana salladım.
"Ne zamandır uyuyorum."
"3 gündür. Çok olmadı, ben daha fazla uyursun sanmıştım."
"Sen uyandırmadın mı?" Elimi hatırlayıp hızla ellerinin arasından çektim.
"Hayır. Kendin uyandın." Şu anki halsizliğimi firsat bilip yorganı kaldırdı ve yanıma uzandı. O tarafa dönük olduğum için burun buruna gelmiştik. Karnimda kelebeklerin uçuşmasıyla gözlerimi sıkıca kapattım. "Ne oldu?" Ellerini belime sardı.
"Sence? Kes şunu hemen." Kıkırdadı.
"Çok özledim. 3 gün sesini duymamak ne kadar zor, biliyor musun sen?" Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Bilmiyorum." Sesim fısıldar gibi çıkmıştı.
"A-ah, etkilendin mi sen benden?" Yutkundum.
"Yoo, nereden çıkarttın? Bırak hadi beni." Beni daha fazla kendine çekti. "Ya uykum var, bırak." Burnunu burnuma sürttü. "Min, bırak." Kokumu içine çekmişti. "Minho!"
"Ne?!" Bağırmasıyla irkilmiştim.
"Ne bağırıyorsun be, öküz!" Göğsüne yumruk attım. Son gücüm de buna gitmişti zaten. "Lee Know, halim yok zaten, bırak lütfen."
"Lee Know mu dedin sen bana?" Tek çözüm yolu olarak başımı göğsüne gömdüm. "Şuna bak şuna. Nasıl da sokuluyor bana yağmurda ıslanmış yavru kedi gibi." Ona daha çok sokuldum. "Öpeyim mi bir kere."
"Hayır."
"Lütfen."
"Hayır dedim."
"Ama lütfen."
"Ya hayır de- MİNHO!" Saçlarımın arasına bir öpücük kondurmuştu. "BIR GIT YA!"
"Seni seviyorum."
"Ama ben sevmiyorum Minho, ben sevmiyorum. Çok iyi biliyorsun bunu." Omuz silkti.
"Umurumda değil. Benim misin? Evet, benimsin. Gerisini umursamıyorum." Göz devirdim.
"Nesin sen? Wattpad mafyaları mı?" Gülümsedi.
"Beni o ucuz şeylere benzetme." Başımı kaldırdım.
"Nefret ediyorum senden." Dudaklarımdan sertçe öptü.
"Seviyorum seni."
"Öpme beni. Ayrıca sevme, istemiyorum."
"Benim yapabileceğim bir şey yok. Dayanamıyorum ve seviyorum." İçimden ona yumruk atmak gelmişti ama gram halim yoktu.
"Sus. Elimi kaldıramıyorum zaten."
"Yapar öyle. Hazır fırsatını bulmuşken tekrar öpsem ki acaba?" Ofladım.
"Sakın. Hem hareket edecek halimin olmaması tamamen senin suçun gerizekalı." Dudaklarını büzdü.
"Ne yapsaydım Hanji'm? Benim papatyaya alerjim var. İksirin içinde de papatyayla ilgili bir şey var. İksiri ben mi içseydim?" Yüzümü buruşturdum.
"İçinde başka ne vardı onun?" Biraz düşündü.
"Başka... Arı balı, peri tozu, manolya yaprağı ve senin adını söylesem de anlayamayacağın birkaç parça şey." Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Anladım... Onu kurabiyeye nasıl kattın?" Omuz silkti.
"O kolay işti. Her şeyi öğreneceksin canım, merak etme. Her şeyi öğreteceğim sana." İç çektim.
"İstediğimi kim söylemiş?" Tek kaşını kaldırdı.
"Düşüncelerini okuyabildiğimi unutmamalısın." Bir şey hatırlamış gibi aniden yataktan çıkmıştı. "Benim bir işim var, gitmeliyim. 30 dakika sonra falan geleceğim canım." Zorla omuz silktim." Fazla zorlama kendini." Göz devirdim.
"Ya tamam, git artık." Gülümseyip bana yaklaştı ve alnımdan öptü. Sonra da parmağını şıklatıp ortadan kayboldu.
______________________________________
Ay fici ne zmn yayinlarim bilmuyorum lgs bittikten sonra da yayinlayabilirim bilmiyorum zamanini ama 8 ay sonra bana giricek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Human To Witch / Minsung
Fanfiction"Git başımdan şeytan." Onun şeytan olduğunu düşünüyordum. "Hayır hayır. Şeytan değil bebeğim, cadı."