Multimedyada Berk var. KEYİFLİ OKUMALAR!
Dün geceden beri Erenay'ın özür mesajıma cevap yazmasını bekliyorum. Hayır yanlış anlamayın benim belli başlı takıntılarım var. Bunlardan biri; eğer birine mesaj attıysam bana en geç 2 saat içinde cevap vermesi gerekir yoksa bende onun beni beklettiği kadar bekletirim. Bunun nedeni merak ciddi anlamda meraklıyım ve o kişinin ne düşündüğünü erken öğrenmek isterim.
Aşağıya inip kahvaltı masasına oturdum. Kahvaltıda omlet vardı. En sevdiğim eğer ömrüm boyunca kahvaltıda tek şey yeme fırsatım olsaydı "omlet" derdim. Annemle babama baktım. Birbirlerine gülümsüyorlardı. Acaba hangisi lafa başlayacak derken annem "Kızım bil bakalım biz ne yaptık?"diye sordu "Sordum varsayalım." "Seni okulun yakınındaki büfede çalıştırma kararı aldık. Böylece hem kendi harçlığını çıkarırsın hem de iş hayatını öğrenirsin. Biliyorum okuduğun bölümle alakası yok ama dediğim gibi sende birşeyler öğrenirsin." dedi babam "Baba nasıl olacak peki bu? Ben matematik-fen okuyorum,derslerim ağır ;sınavlara etkisi olursa ben karışmam." dedim oda "Merak etme büfeyi çalıştıran benim bir arkadaşım ayrıca öyle bütün gün değil okul çıkışlarında ama bu çıkışlara pazartesi günü hariç eğer beğenmezsen çıkarsın işten ama denemeni istiyorum." dedi. Aslında iyi fikir olabilirdi. Hem küçüklükten beri babamın mesleğini isterdim-eğer bu devlet lisesini kazanmasaydım, ticaret lisesine giderdim-,yazları gene bizim restorantta çalışıyordum ama orası dediğim gibi bizimdi,nazım geçerdi. Bu böyle olmayacaktı. Onun için "Tamam ama dediğin gibi deneyeceğim olmazsa uygun bir dille arkadaşına dersin ben ayrılma konuşması yapmak istemiyorum." "Tamam kızım anlaştık o zaman. " "Anlaştık baba." diye gülümsedim.
Kahvaltıyı bitirince annem hastaneye babam ise restoranta gitti. Kaldık mı Selin Hanım ile baş başa? İlk önce birbirimize baktık sonra ben konuşmaya başladım "Masayı sen topluyorsun,ben bulaşıkları yıkıyorum." "Kabul edildi." dedi " Sonra bilgisayar benim kumanda senin." "Buda kabul edildi." "Odalarımızı topluyoruz,makinaya çamaşır atmak benden, asmak senden?" "Hmm... Odaları toplamak tamam da çamaşır asmak... Yani ne bileyim..." "Karşılığında 5TL veririm?" "Kesinlikle KABUL EDİLDİ. " " O zaman hadi başlıyalım. Haa bu arada iyi günündesin. Kesin sende bir haller var bunu da akşam konuşuruz." kafasını sallamakla yetindi.
Bir buçuk saatin sonunda ben PC ile Selin ise TV ile uğraşıyordu. Çamaşırlar çıkmamıştı. Ve benim canım sıkılmıştı. Evde ne yapayım derken gözüme kurumuş bulaşıklar takıldı. Onların orda olmalarını sevmezdim. Açtım bir Bruno Mars-Uptown funk başladım hem dans etmeye hem de bulaşıkları yerleştirmeye... Şarkıyı başa sarıp sarıp saçma dans hareketleri ile dans ediyordum. Kapı çaldı ve Selin "Kapıya ben bakarım." dedi bende nasılsa o bakıyor diye dansıma devam ettim... Arkadan bir ses duyuldu bir alkış sesi geniş bir avuçlu bir ele sahipti. Allah'ım ne olur Selim veya Erenay olmasın. Berk olabilir o alışkın ama beni yeni tanıyan birinin beni böyle görmesi kötü bir durum... Olduğum yerde kaldım ve alkışın geldiği yöne doğru başımı çevirdim. Yüzümde garip bir ifade olduğuna emindim. Kafamı yavaşça kaldırdım ve karşımda Selim vardı. Gözlerimi büyüterek bir ona bir de Selin'e baktım. Sonra kendime çeki düzen verip öksürdüm -maalesef benim öyle utandığımda falan kızarma gibi bir durumum yok ama belli başlı yerlerde isterdim böyle yanaklarımın al al olmasını- "Selincim neden bana biri gelmeden önce haber vermiyorsun?" "Hayır sorun değil. Seni böyle görmek güzeldi." dudaklarımı içe büzdüm "Hıı ne demezsin...Eee Selim seni buraya getiren şey ne? " "Bende onu diyecektim. Vaktin varsa ki var dışarıda konuşabilirmiyiz?" "Tamam,olur. " Selim önden ben arkadan giderken o görmeden Selin'e kaş göz hareketi yaptım.
Kapının önüne geldiğimizde ise "Erenay'ın eli kötü durumda ve ailesine gidemiyor. Benimde birkaç ailevi sorunum var,olmasa Erenay'ı benim evde tutardım..." kaşlarımı kaldırarak "Yanii?" "Yanisi şu Erenay sizde birkaç gün kalabilir mi? Merak etme güvenilir biridir. Garantisini veririm."dedi. Hayır hayır onu istemiyordum ama kendimi buna zorunlu hissediyordum gözlerimi üzüntüyle kırpıştırarak "Yani ben Erenay'a mı bakıcağım. İstemiyorum ona bakmak falan..."dedim buna karşılık "Hadi ama Ada çocuğun elini sıkıştırıyorsun özürünü dile getirerek değil bir mesajla veriyorsun. Bence bu durum iyi birşey yani özür dilemek amacıyla... Hem dediğim gibi benim imkanım olsa bende kalırdı." offf "O zaman gitsin bir otelde kalsın zengin züppe." "Ada bak dediğin yanlış, diyelim ki otele gitti. Kim bakacak bu çocuğa? Başka seçenekte var mesela... Ailesinin elini görmesi gibi ama unutma suç duyurusunda bulunabilirler hakları var. Tabi genede senin seçimin, senin tercihin..." " Tobo gonodo sonon soçomon, sonon torcohin... Başka bir şans bırakmıyorsunki insana?" "Cevap 'Evet kalsın.' mı yoksa 'Hayır. Benim karakollara karşı zaafım var.' mı? " "Birincisi karakollara zaafım yok ikincisi tamam kalsın. " üzgündüm,yüzüm yerleri süpürüyordu yani o kadar diyeyim...
"O zaman akşam Erenay'ı bırakmaya gelirim. Görüşürüz." "Tamam. Haberleşiriz. Bay bay..." deyip Selim'in belli bir mesafe uzaklaşmasını bekledim. Tam kapıda içeriye giriyordum ki Selim bağırdı "Erenay sana mesaj atacaktı ama eli dediğim gibi çok kötüydü." ee arasaydı o zaman diye içimden geçirdim. "Son olarak arayamadı çünkü üşendi." dedi. Kafamı sağa ve sola sallıyarak içeri girdim. Madem öyle geldiğinde görüşürüz beyefendi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asıl Kız ve Asıl Oğlan
Teen FictionBirbiriyle birçok kez karşılaşmış ama farkında olmayan iki kişi... Kader onları birleştirmeye çalıştıkça birbirlerinden kaçar oldular. Biri aşka inanmayan,sevgiyi en yoğun hislerle hissetmeyi isteyen,güzel, okulun popüler,iyi kalpli kızı Ada... D...