Lily'nin gerçeği öğrenmesi üzerine beraber Çapulcular'ın yanına döndüler. Bir sire onlsrla vakit geçirdikten sonra herkes günü bitirmek için bir şeyler ile uğraşmaya başladı. Lily'nin içerisinde tarif edilemez bir mutluluk vardı ve bunu şimdilik saklaması gerekiyordu. Ne var ki bunu pek başarılı yaptığı söylenemezdi. Sürekli gülüyor ve etrafına neşe saçıyordu. Herkes onun bu hâlini fark etmiş bir şekilde merakla ona bakarken bir tek James onun gülüşünde kaybolmuş bir şekilde aşk dolu bakıyordu.
"Neden bu kadar mutlu ve neşeli olduğu hakkında bir fikrin var mı?" diye sordu Sirius, Harry'ye. James'in bakışlarını es geçip Lily'nin şu anki hâlini merak ediyordu. Sonuçta James'in bu bakışları yeni değildi onlar için.
"Hiçbir fikrim yok!" dedi Harry gülümseyerek. Tabii ki annesinin isteğini dikkate alacak ve kimseye konuştuklarından bahsetmeyecekti.
"İyi de ne olduysa siz konuştuktan sonra oldu." dedi Marlene araya girerek. "Sen bilmeyeceksin de kim bilecek? Hem onun zihnine girip ne olduğunu öğrenebilirsin."
"Hayır!" dedi hemen Harry. "Annemin bu kadar mutlu olmasının sebebini ben de merak ediyorum ama bunu yapmam. Söylemek isterse kendi söyler zaten."
Çapulcular ve Marlene Harry'den bir şey çıkmayacağını anlayınca ofladı. James ise hâlâ bakışlarını Lily'den çekmemişti. Lily ise bu bakışları fark etse bile dönüp bakmamıştı. Çünkü eğer bakarsa kitleneceğini biliyordu. Şimdilik hiçbir şeyi belli etmek istemiyordu.
Harry ise babasının artık bakışlarını çekmesi gerektiğini düşündüğü için hemen görüş alanına girip James'in bakışlarının kendisine dönmesine sebebiyet verdi. James bu hareketle kaşlarını çattı.
"Çabuk çık önümden!" dedi sertçe. "Manzaramı kapatıyorsun."
Harry gözlerini devirdi ve başını iki yana salladı. "Sabahtan beri bir saniye ayrımadın gözlerini." dedi. "Artık bakışlarını başka yere çekmenin zamanı geldi. Mesela önünde hiç dokunmadığın kahvaltıya olabilir."
James de gözlerini devirdi ama Harry'nin dediğini yaparak kahvaltısına döndü. Bu arada Lily James'in dediklerini duymuş ve tam anlamıyla pancar gibi kızarmıştı.
Harry bunu fark edince annesinin yanına oturdu ve "Biraz daha kızarırsan babam bütün duygularını fark edecek anneciğim." diye fısıldadı.
Bir tek Lily duymuştu. Harry'ye kaşlarını çatarak sertçe baktı. Harry bu bakıştan hiç etkilenmemişcesine sırıtıyordu. Lily sözünü geçiremeyeceğini anlayınca önüne döndü.
"James'e bir şey söylemedin değil mi?" dedi hâlâ önündeki yemekle ilgilenirken.
"Hayır," dedi Harry. "Sadece ona da değil. Senin bu neşe saçan bol bol gülümseyen hâlini gördüklerinde diğerleri de sordular. Benimle konuştuktan sonra olduğunu anlamışlar ama benim de haberim yok dedim."
"İyi yapmışsın," diyerek onayladı onu Lily. "Sirius'a söylemiş olsaydın şu an James'in de haberi olmuş olurdu."
"Bunu bildiğimden söylemedim zaten," dedi Harry de. "Aralarında asla gizli saklı yok."
Lily tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki yanlarına gelen James ile vazgeçip ona döndü. İkisinin gözleri kesişince James memnun bir şekilde gülümsedi. Lily de ona aynı şekilde karşılık verdi.
James yanlarına vardığında, "Bu gece biraz işimiz var," dedi. "O yüzden yatakhanede yalnız olacaksın Harry."
Harry ilk başta anlamadığından kaşlarını çatarak baktı. Sonrasında ise hangi günde olduklarını hatırlayınca anlayışla başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens 2. Cilt
FanfictionZümrüt Prens kitabımın ikinci cildiyle karşınızdayım. Bu kitap Harry'nin savaştan sonraki hayatını konu alacak. Hatırlarsanız savaşın hemen sonrasında James ve Lily'nin yaşadığını öğrenmişti herkes. Bunun üzerine Harry, Lily ve James gerçekleri bir...