Harry, James'in gelmesiyle mektubu cebine koyup onu takip etti. İkisi de hastane kanadına doğru gidiyorlardı ama Harry'nin aklı hâlâ mektuptaydı. Yine de şu an bunu düşünmesinin doğru olmadığına karar vererek bir süreliğine zihnini Remus'a yönlendirdi. Şu an ona yardım etmesi gerekiyordu.
Hastane Kanadı'nın kapısını açıp içeri girdiklerinde Peter ve Sirius, yatakların birinde yatan Remus'un iki yanında oturuyorlardı. Remus da uyumamıştı daha ama üstü başı yara bere içindeydi. Acı çektiği de belliydi
"Poppy daha gelmedi." dedi Sirius. "Birazdan burada olur."
"O gelmeden şu yaraları iyileştireyim ben," dedi Harry ve Remus'un ysnına doğru ilerledi. Tek yaptığı elini yeni açılmış yaraların üzerinden geçirmekti ama yaralar birer birer kapanıyorlardı.
"Daha ne kadar şaşırtabilirsin bizi acaba?" dedi Peter. Harry ona gülümseyip Remus'a döndü ve "Canın hâlâ acıyor mu?" diye sordu.
"Hayır!" dedi Remus hemen. "Teşekkür ederim."
Harry gülümsedi ve "Yabancıya teşekkür edilir." dedi. O sırada içeriye Madam Pomfrey girdi. Önce Çapulcular'a sonra da Harry'ye baktı. Sonra da omuz silkip Remus'a doğru ilerledi.
"Artık sizi çıkarmak için uğraşmayacağım bile." dedi. "Nasıl olsa bir şekilde geri gireceksiniz."
Bunları dedikten sonra Remus'u doğrulttu ve elindeki iksiri içirdi. Remus hemen yüzünü buruştursa da tamamını içti.
"Yaran yok bu sefer," dedi Madam Pomfrey. "Bu ilk sanırım."
Remus tam ağzını açacaktı ki Harry'nin başını iki yana salladığını gördü. Ne demek istediğini anlayıp "Evet," dedi, "bu sefer yara almadım garip bir şekilde."
"İyi bakalım," dedi Madam Pomfrey. "O zaman sadece uyusan bir sıkıntın kalmaz. Sonra da çıkabilirsin. Siz de gidebilirsiniz."
Bu sefer Çapulcular'ın hiçbiri itiraz etmedi. Remus'un iyi olduğunu bildiklerinden içleri rahattı. İçtiği ilacın üzerine mayıştı ve gözlerini kapattı. Çapulcular ve Harry de onu orada bırakıp Ortak Salon'a doğru ilerlediler.
"Ne zamandan beri şifa büyülerini bu kadar iyi yapıyorsun?" diye sordu Sirius.
Harry güldü ve "Gelişimin üzerinden 1 ay geçti ama hâlâ bir şeylere şaşırıyorsunuz." diyerek dalga geçti.
Sirius bunun üzerine gözlerini devirerek "Bırak dalgayı da soruya cevap ver!" dedi.
"3. sınıfta şifa büyülerine çalışmaya başladım." diye açıklamaya başladı Harry. "Her türlü lanetin, yaranın şifasını yapabilirim. Sırf bu sebepten Karanlık Sanatlar'ı da öğrendim."
"Sırf bu yüzden mi?" diyerek inanmadığını belirtircesine baktı James. Harry sadece güldü ve Ortak Salon'a girer girmez Çapulcular ile beraber kaldığı odaya yöneldi. Biraz uyumak istiyordu. Onlar gittiğinden beri uyumamıştı ve şu an gerçekten fazlasıyla uykusu vardı. Zaten yattıktan kısa bir süre sonra da uyku bütün bedenini ele geçirdi.
Harry, sabah kalktığında Çapulcular'ı yataklarında bulamayınca şaşırdı. Normalde hepsinden erken kalkar ve onları uyandırırdı. O yüzden hemen kalkıp duşa girdi. Çıktıktan sonra saçlarını hemen büyü ile kurulayıp kıyafetlerini giydi, sonra da Çapulcular'ı bulmak için Ortak Salon'dan çıktı.
Onları kahvaltıda göremeyince ilk işi Hastane Kanadı'na bakmak oldu. Remus'un yanındalar mı diye düşünmüştü. Hastane Kanadı'na vardığında kimse yoktu, hemen yolunu tekrar Büyük Salon'a çevirdi. İçeri girdiği anda kızıl saçlar dikkatini çekti. Hemen annesinin yanına doğru ilerledi. Yanında Marlene vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Prens 2. Cilt
FanfictionZümrüt Prens kitabımın ikinci cildiyle karşınızdayım. Bu kitap Harry'nin savaştan sonraki hayatını konu alacak. Hatırlarsanız savaşın hemen sonrasında James ve Lily'nin yaşadığını öğrenmişti herkes. Bunun üzerine Harry, Lily ve James gerçekleri bir...