Üstümdeki kabanı çıkarıp ne hazırlayabileceğimi düşünmeye başladım. O yukarı çıkmadan mutfağın yerini sormuştum ama kendimin bulabileceğimi söylemişti.
"Tabii bulurum canım ilk kez gelmiyorum ya"diye söylenirken
"Bulursun canım bulursun." demesiyle hem adama canım dediğimi farketmiş hem de aşırı utanmıştım.Mutfağı bulunca 2 omlet hazırlayıp tabaklara koydum ona kahve, kendime de meyve suyu sıktım.
Domates, peynir, zeytin derken sofrayı kurmuştum ayrıca çay da demlemiştim belki kahve değil çay içiyordur.YAZAR
Mutfakta kahvaltı hazırlayan Dila'yı izlemeye dalmış olan Azat Ares'in havlamasıyla odağını ona çevirdi. Yemeğini vermeden önce biraz oynadılar. Nasıl ki Azat Dila'yı izlediyse Dila da aynı şekilde onu izliyordu. Hayvanları bu kadar seven biri kim bilir beni nasıl sever? diye düşünmeden edemedi. Salona hazırlanan kahvaltıya Azat'ı çağıracaktı Dila ama biraz utandı nasıl seslenecekti?
Kendini toparlayıp "Azat! Kahvaltı hazır hadi soğumadan gel" dedi.
Dışardan bakıldığında gerçekten karı kocaya benziyorlardı bu gerçekten güzeldi. Azatın gelmesiyle yemek yemeye başladılar. Azat sessizliği bozarak dün düşündüğü planı devreye sokmaya karar verdi.
"Dila bunu sana sormam ne kadar doğru bilmiyorum sonuçta kısa bir süredir tanışıyoruz."
"Tabi sorabilirsin seni dinliyorum." dedi Dila.
"Benim bir davete katılmam gerekli fakat yanimda da birinin olması gerekiyor eğer deden de onaylarsa sen bana katılabilir misin" diye sordu.Dila Azatın ne yapmaya çalıştığını anlayamadı.
"Yani aslında bunu dedemden ziyade ben onaylayamam hem Esranın ailesinin haberi olursa düşünceleri bana karşı değişebilir. Buraları en iyi sen bilirsin."Azatın yüzünde ufak bir gülümseme oluştu Dila gamzelerine dalmışken Azat baska bir soru sordu.
"Nasılmış buralar?"
"Yani ben küçükken ailem burada yaşıyordu ve haliyle bende burda epey zaman geçirdim. Burda bir erkek ve kadını yanyan gören herkes dedikoduya başlıyorlar. Hele ki senin gibi tanınmış bir ağaysa dedikodu eksik olmayacaktır." diye yanıt verdi."Burda yapamaz mısın peki sen yani İstanbulu bırakıp yaşayamaz mısın?"
"Yaşarım ama beni buraya bir şeyin bağlaması gerekir evet İstanbulda çok rahatım ve oraya beni bağlayan dedem var. Fakat burada henüz kimsem yok."
"Peki ya sen İstanbulda yaşayabilir misin?"
"Ben iş için gidiyorum İstanbula alışığım yani ama burda bir görevim var, koskoca ağayım ben bu kadar insanı bırakamam"
Dila bir kere daha olamayacaklarını anlamıştı ve anlamsız bir acı hissetti kalbinde. Bitmiş olan kahvaltısıyla ayaklandı.
"Benim birkaç işim vardı unutmuşum, çıkmam gerek... Şey teşekkür ederim her şey için."
"Keşke biraz daha kalsaydın." diye mırıldandı Azat, Dila'nın duyduğundan habersiz.
Dila ertesi gün
-Alo! Esra acil yanıma gelmen lazım.
-Dila iyi misin noldu? Telaşlandırma beni.
-İyiyim merak etme öyle bir şey değil, konum atıyorum acil gel.
Dila Esra'yı tüm bu olanları anlatmak üzere çağırmıştı en yakın arkadaşından gizleyemezdi.
Dila nihayet Azat ağadan hoşlandığını kabul etmişti ve bunu arkadaşıyla paylaşmalıydı.
Dila
Odamın kapısının çalmasıyla kapıyı açtım Esra'yı beklerken karşımda Azat'ı görmeyi beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞANIN KADINI
Teen Fiction'AĞANIN KADINI' isimli tek kitaptır. Telif hakkı sudecorns hesabına aittir. -Keşke dedim o an keşke benim gibi İstanbullu olsaydı belki o da beni isterdi. Korkuyorum, ben ki bütün Mardinin derdine çare bulan Azat Haktanoğlu bir kıza tekrar aşık ol...