Uyandığımda kuru tahta kokusu almak dışında hiçbir şey göremiyor ve hissedemiyordum. Kımıldamamla ellerimin bağlı olduğunu anladım.
Önümden bağlıydı. Gözlerimdeki tül gibi olan parçayı çıkardıktan sonra etrafa bakındım.
Eski bir dağ evindeydim dışardan sesler geliyordu.Beni kim kaçırmıştı?
Deniz böyle bir şeye kalkışır mıydı?
İyi ama zaten onunla buluşacaktım o olamazdı. Başka biri yapmıştı, kim?Kimseyle husumetim yoktu ki benim. Sesimi toparladıktan sonra seslendim.
"Kimse yok mu?"
Merdiven çıkma sesi geldiğinde beklemeye başladım. Kısa sürenin ardından içeri tanıdık yüz girdi.
Kerim...
Sırf onunla arama mesafe koymak istediğim için beni kaçırmış olamazdı. Bu ne saçmalık.
"S-Sen mi beni kaçırdın?" dediğimde şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışıyordum.
"Başka çarem yoktu Dila benden gidecektin"
"Ben hiçbir zaman senin olmadım, olmayacağım. Bu saçmalığa hemen son ver. Deniz seni eline geçirdiği an öldürür. " dememle gözlerinden alevler çıkması bir oldu.
Yanıma gelip saçlarımı yana attı ve boğazımı açık bıraktı. Kulağıma eğildi.
"O Haktanoğlu seni asla bulamayacak onun adını o güzel ağzına almayacaksın!" dedi.
Çok sinirlendiğini anlasam da geri adım atmadım.
"Ne bu sinir yoksa gerçekler canını mı acıttı?" dememle gülümseyip boynumu öpmesiyle istemeden gözümden yaş aktı.
"Gerçekler ne biliyor musun, Azat denen herifin seni aldatması ama senin hala daha onunla görüşecek olman."
"Sen benim Azatla buluşacağımı nerden biliyorsun?"
Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu.
Asu haber uçuruyordu hatta dün bana gelmesi de çıkarları içindi.Nasıl böyle bir şeye kanardım aklım almıyordu. Deniz uyarmıştı ama onu dinlememiştim. Sonuç buydu işte.
"Sen zeki bir kadınsın Dila anlamaya başlamışsındır. Seninle bundan sonra çok eğleneceğiz. Her şeyinle bana ait olacaksın."
"Kerim bak sakın böyle bir şey yapma hem Deniz sana neler yapar, beni bırakırsan söylemem ona bunu, gerçekten söylemem"
"Dila boşuna dil döküyorsun."
Odadan çıktıktan sonra gözyaşlarım sessiz sessiz akmaya başladı. Bana yapabileceklerinin farkındaydım keşke Denizi dinlemiş olsaydım.
1 saat ya da daha fazla süre sonunda odaya tekrar girdi. Elindeki tepside yemek vardı.
"Aç değilim, yemeyeceğim." dedim.
"Sözümü dinlemediğin zamanlarda neler olacak bilmek ister misin?" diyip psikopatca gülümseyerek yanıma geldi.
Giydiğim gömleğin düğmelerini bir hışımla ayırdıktan sonra göğsümün taşan kısmına parmağının tersiyle dokunmaya başladı. Gözlerimi kapatıp yalvarmaya başladığımda durmadı.
"Tamam yiyeceğim nolur yapma Kerim nolur." dememle duraksadı.
Dudağımın kenarına öpücük bırakarak kaldırdı.
"Her şeyin beni kendimden geçiriyor görüyorsun değil mi Dila?" dediğinde neyi kastettiğini anlamıştım fakat tepki vermedim.
Bu kadar adi biri olduğunu bilmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞANIN KADINI
Teen Fiction'AĞANIN KADINI' isimli tek kitaptır. Telif hakkı sudecorns hesabına aittir. -Keşke dedim o an keşke benim gibi İstanbullu olsaydı belki o da beni isterdi. Korkuyorum, ben ki bütün Mardinin derdine çare bulan Azat Haktanoğlu bir kıza tekrar aşık ol...