16 | Yolunu Bulamayan Bezelyeler - Part 2

200 14 0
                                    

atmadan önce otuzuncu kez kontrol edildi yorum bekleniyor***

medya : atamadığım regulus black fotisi.
çok hoş değil mi ya?!

iyi okumalarrr. aşağıya da okuyun he.

||| belirtilen yer Belle'nin ağzındandır.


|||

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|||

Elimde poşetlerim yoluma devam ederken biri beni takip ediyor hissine kapıldım. Arkamı dönmedim ki zaten 'pişt' diye bir ses geldi, benim duyabileceğim bir tonda. Siyah geniş kapüşonu yüzünden yüzü gözükmeyen uzun bir çocuktu.

"Sende kimsin?" okuldan olduğu belliydi ama, yani öyle hissediyordum. Ne diye seslendiğini merak etmiştim.

"Asıl sen kimsin aptal böcek?" beklemediğim bir karşılıktı. Belli etmedim. Ama lafına çok sinirlenmiştim. Bana aptal böcek demişti. Yakasına yapışmam için tek sebep ellerimde poşet olmasıydı. Öfkemi yatıştırmayın denedim.

Hepsi beni aynı gün bulur zaten.

"Bak bak," dedim yüzünü seçmeye çalışırken, kendi duyabileceğim bir ses ile konuştum. "Aslında," diye mırıldandım sonra. "Eğer senin dediğine karşı çıkarsam bunu kabul etmiş olurum. Kim olduğun da belli değil, git denginde birini bul kanıbozuk." çekip gidecekken tekrar sesini duymam ile döndüm.

"Kulağımı si-" deyip boğazını temizledi. "Kanıbozuk, bunu diyen sen misin? Kendini ne gibi bir sıfatta görüyorsun bak çok merak ettim." görmese bile sırıtıyordu sanki. Elini yavaşça siyah kapüşonuna uzattı. Şapkayı indirirken kızıl-sarı saçları açığa çıktı.

Asamı sallayacaksam bile yapamadım.

Beynim buna yenik düştü, göz bebeğime yansıyan şeyin bir göz yaşı olarak inmemesi için kendimi tuttum. Karşımdaki çocuğa bakarken benim yüzümde bir şey yoktu ama o oldukça sinirli gözüküyordu.

Gözlerinden nefreti açıkça okuyabildiğimde gözlerime şimşekler çaktı.

Bir ürperti geçti içimden.

Sinirlerime sinir yükleniyordu ve hazır patlayacak bir bomba gibiydim.

Karşımdaki çocuksa öylece durmuştu. yüzünden, gözlerinden, bakışından yayılan nefreti hissettim. O his beni boğdu sanki. Bakışlarından kendimi sevilmeye değmeyecek biri olduğum bile inandırabilirdim.

Ellerimi montumun cebine soktum. Aynısını iki saniye geçtikten sonra o da yaptı.

Hep böyleydi. Yüzümü buruşturacaktım neredeyse ve o da bunu anlamış gibi sırıttı.

Gözlerimi ne ben ayırdım ne o.

En sonunda Hogwarts'a giden patikaya bir göz attım. Ve tekrar yabancıya bakmadan hızlı adımlarla ilerledim. Tekrar bakarsam, bilmiyorum her şeyi yapabilirdim o an. Her şeyi. Tekrar bana seslenmedi ama belki izliyordur diye daha da hızlandım. Uçarak yürüyordum adeta. Patikayı hızlı hızlı aştığımda gözlerimin dolduğunu farkettim. Durmadan üflüyordum sinirden.

Çapulcular Zamanından |Stella Belle Anderson | Sirius Black|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin