1. BÖLÜM

10.9K 553 198
                                    

Okumaya başladığınız tarih?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Okumaya başladığınız tarih?

MÜHÜR √

Elinde tuttuğu kitabı okurken oturduğu pencerenin pervazından sağ ayağını yere doğru sarkıttı.

Okuduğu her satırda kaşları olabilirmiş gibi daha da çatılırken sol elinin baş parmağını dudakları arasına alarak tırnağını dişleri arasına aldı.

Bir an sonra ise "Ne saçmasın sen?" cümlesi döküldü ortaya.

"Mühürsüz kurt adam mı olurmuş?"

Evde yalnız olduğunu bildiğinden son derece rahattı.

Haftalar önce arkadaşının hediye ettiği kitabı okumaya çalışıyordu sabahtan beri.

Kitap okumayı çok sevdiğinden arkadaşları her doğum gününde ona kitap hediye ederdi.

Bu kitabı da yirminci yaş gününde üniversite arkadaşı Eric vermişti.

Kurt adamlı ve vampirli kitapları severdi ama bu kitapta bir şeyler eksikti sanki. Bu da onun okuma isteğini köreltiyordu.

Kitaba göre Alfa kurt adam olan Liam'ın mühürlüsü yoktu. Ve mühürlenmese de çok sevdiği Evelyn ile olan aşkını anlatıyordu.

Son derece basit ve sıradandı yani. Ofladı. Gidip bir şeyler atıştırsa iyi olurdu. Küçük, bir artı bir dairesindeki salona birleşik olan mutfağına doğru adımlayarak dolaptan gevrek ve süt çıkardı.

Günün her saati gevrek yiyebilirdi. Ki üniversiteyi kazanıp New York'a yerleştiğinden beri neredeyse her gün gevrekle geçiştiriyordu öğünlerini.

Bu halini annesi görse sıkı bir azar işiteceğinden emindi.

Yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken annesini aramayı aklına bir yerlere not etti.

Bir haftadır hiç konuşmamışlardı ve onu özlemişti. Zaten bir tek annesi vardı.  Babasını hiç tanımamıştı Aiden.

Annesinin anlattığına göre o daha çok küçükken trafik kazasında ölmüştü babası. Annesi onu tek başına büyütmüş, her konuda destek olmuştu. Yönelimi hariç.

Annesine eşcinsel olduğunu anlattığında kadının tepkisi sert olmasa da nasıl hayal kırıklığına uğradığını hatırlıyordu.

Eh, torun hayalleriyle yaşayan zavallı annesine ağır bir darbeydi bu!

Lisede fark ettiği yönelimiyle birkaç başarısız flörtten sonra pes etmişti gerçi.

Ona uyan, hayallerini süsleyen birini bulamamıştı. Yıllar geçtikçe ona iyi gelebilecek birini aramayı bırakmıştı.
Nasıl olsa elbet onu bulurdu değil mi?

Hazırladığı gevrekle birlikte salonunda duran açık yeşil tonlarındaki kanepeye adımladığında televizyonu açarak boş boş dolanmıştı kanallar arasında.

Gözleri arada bir pencerenin pervazına bıraktığı kitaba kayıyor olsa da yarım bıraktığı kitaba ilişmiyor, kanallar arasında gezmeye devam ediyordu.

Bir kaşık daha gevrek alarak ağzına tıktı. Kahverengi saçları alnına doğru dağılarak inmiş, mavi gözleri kanal değiştirirken hızlı hızlı kırpışıyordu.

Ortalama bir boya ve kiloya sahipti Aiden. Ne çok kaslı ne de çok cılız sayılan fiziği yerindeydi. Beyaz teninden her ne kadar nefret etse de bu onu daha dikkat çekici kıldığından şikayet etmiyordu.

Tek şikayet ettiği kısım sol tarafında, omzuyla boynunun birleştiği yerdeki büyük, kahverengi doğum lekesiydi.

Boğazlı haricinde ne giyerse giysin beyaz teninde hemen belli oluyor bu da bazen garip bakışların altında kalmasına neden oluyordu.

Sevmiyordu o lekeyi. Ne kadar çözüm bulmak için doktora gitmek istemiş olsa da annesi buna şiddetle karşı çıkmıştı.

Elleri, tuhaf bir hisle kaşınmaya başlayan doğum lekesine gitti. Orayı usulca kaşırken televizyonda gösterime giren belgesele odaklandı.

Hava kararıp oturduğu koltuğa uzandığında aklında dolaşan son düşünceler yarım bıraktığı kitap olurken usulca kapandı gözleri.

Tek hatırlayabildiği ise doğum lekesinin tekrar tuhaf bir hisle hafifçe kaşınmaya başlamasıydı.

•°•°°•°••

Ay ışığı uzun ve sık ağaçlar arasından sızarak karanlık ormanı biraz olsun aydınlatırken etrafı kolaçan eden güvenlikten sorumlu olan tim hareketliydi.

Alfaları olan Liam ülke dışına çıktığı için daha tedbirli olmaları gerekiyordu.

Ne de olsa yaşam alanlarını tehdit eden dış çevrede tehlike oldukça büyüktü.

"Kuzey sınırı ne alemde?" diye sordu Diego, yanında onunla birlikte yürüyen Alan'a.

"Kontrol edildi temiz."

"Alfa Liam'dan haber var mı peki, ne zaman dönüyor?"

"O konuda bir haber verilmedi."

Kısaca başını salladı adam. Yirmilerinin ortasında gözüküyor olsa da oldukça bilgiliydi.

Ne de olsa kurtlar oldukça uzun yaşayabiliyordu.

Issız ormanda sadece ayakları altında ezilen kurumuş dalların çıtırtısı ve cırcır böceklerinin sesi duyulurken bir anda kulaklarına dolan büyük bir çığlık sesiyle hepsi irkildi.

Ormanı neredeyse inleten bu çığlık sesiyle hepsi harekete geçerken, sesin kaynağına ulaşmaları sadece birkaç dakikalarını almıştı.

Ormanın sığ tarafında kalan toprak alana geldiklerinde iki büklüm olmuş bir erkek bedeniyle karşılaştılar.

Hepsinden ayrı ayrı yayılan sesler uğultuya neden olurken Diego öne çıkarak yerde uzanan bedene yaklaştı.

Kıpırtısız bir şekilde bükülmüş bedenin baş ucuna geldiğinde oldukça genç bir çocuk gördü.

O güçlü çığlıktan sonra bilincini kaybetmiş olmalıydıki gözleri kapalıydı.

"Bugün ormana giren kimse olmadı ki bu çocuk nereden çıktı?"

"Evet akşama kadar ormandaydım böyle bir kokuyu hiç almadım."

"Bu kim olabilir?"

Arkasında yükselen seslere aldırış etmeden çocuğa doğru çömeldi.

Birkaç kez dürtüklemiş olsa da hiçbirine sonuç alamadı. Derin bir nefes alarak arkasındaki kurtlara döndü Diego.

"Çocuğu güvenli bir yere götürelim bayılmış olmalı, şifacının yanına götürsek iyi olur. Uyandığında ne olup bittiğini öğreniriz."

İki kişi başını sallayarak yerde yatan genç çocuğu kaldırdığında şifacının yanına gitmek üzere yola koyulmuşlardı.

Hepsinin akıllarındaki tek soru ise bu çocuğun birden bire ormanın ıssız yerine nasıl gelmiş olduğuydu...

Bxb kitap kalmayınca kendim yazayım dedim. Okunur mu okunmaz mı bilemem ama bir süre sadece benim okuyacağım kesin djjdjsjjsjd

Bakalım neler olacak?

MÜHÜR (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin