Başucumdaki telefonun kaçıncı kez çalmasıyla arayanın açana kadar durmayacağını anladım ve uzanıp telefonu aldım.
"Kimsen umarım söyleyeceklerin önemlidir."
"Şey uyandırdım mı?"
Senar'ın sesini duymamla şaşkınlıkla yattığım yerden doğruldum. Sabah sabah Senar'ın aramasını beklemiyordum. Ve birbirimizde numaralarımız da yoktu. Gecikmeden cevapladım.
"Biraz öyle oldu. Bir şey mi oldu?"
"Şey Can abi aramamı istedi de. O arasa açmazmışsın."
"Doğru demiş. Sabah sabah beni rüyasında mı görmüş arıyor?"
"Kahvaltıya çağırıyor seni."
Esniyerek "Bu saatte mi?" Dedim.
"Saat 11."
Şaşırarak "Ben daha 9 sanıyordum." Dememle güldü.
"Gelirken bir şey alıyım mı?"
Arkadan hışırtı geliyordu. Büyük ihtimalle Can konuşuyordu.
"Can abi simit falan alsın diyor."
"O Can abin var ya, neyse geliyorum."
"Tamam, görüşürüz o halde."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp Senar'ın numarasını kaydettim ve oturduğum yerden kalktım.
İlk önce banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Banyoda işim bitince odama geçip üzerime mavi tişört geçirip siyah pantolon giyindim.
Pencereden dışarı baktığım zaman hava açıktı. Tam yürüyüş havasıydı ama fazla geç kalmıştım. Arabayla gitsem daha iyi olucaktı.
Komodinin üzerindeki cüzdanımı ve araba anahtarını alıp tam odadan çıkacakken gözüm aynaya takıldı. Ellerim istemsizce saçlarıma gitti. Düzeltip, masanın üzerindeki parfümü alıp sıktım. Nedensizce iyi görünmek istiyordum bugün.
Kapının önüne geldikten sonra ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Binanın önündeki arabama binip en yakın fırına doğru sürmeye başladım.
Nedensizce Senar'ı düşünüyordum. Benden utanması, benimle konuşurken ben hariç her yere bakması hoşuma gidiyordu. Can ilk kez bir işe yaramıştı. Senar beni aramıştı ve numarası ben de artık vardı.
Fırının önüne geldiğim zaman arabayı uygun yere park edip indim. Ve fırına girdim.
"Hoş geldiniz ne alırsınız?" diyen kasanın önünde duran kızı cevapladım.
"3 tane sütlü simit ve 5 tane boyoz."
Kız istediklerimi poşetlerken ben de cüzdanımdan 50 lira çıkardım.
"Başka bir isteğiniz var mı?" Deyip poşeti uzattı.
"Yok sağ olun."
"36 lira."
Parayı uzattım. "Kolay gelsin."
"Sağ olun." dedikten sonra para üstünü uzattı.
Fırından çıkıp tekrar arabama bindim. Aldıklarımı yan koltuğa koyup arabayı çalıştırdım ve Can'ın evine doğru sürmeye başladım.
Yaklaşık bi 10 dakika sonra varmıştım. Arabayı part ettikten sonra poşeti alıp arabadan indim ve kilitledim. Daha sonra binanın önüne gelip zile bastım.
Kapı açıldıktan sonra içeri girdim ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Can'ın oturduğu kata geldiğimde zaten kapı açıktı. Senar kapıda bekliyordu.
Kapının önüne ilerlediğim zaman Senar'ın sesini duydum. "Hoş geldin."
"Hoşbuldum." Deyip ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdim. O da kapıyı kapatıp mutfağa doğru ilerledi. Ben de arkasından.
"Ooo beyefendi teşrif etmiş." Gözlerimi devirdim. Can hemen elimdeki poşeti alıp ne aldığıma baktı.
"Aha boyoz almış. Aşkım ya." Deyip boynuma atladı. Senar bize gülerken ben Can'a değişik değişik bakıyordum.
"Çekil lan boynumdan." Deyip ittirdim. Trip atar gibi ilerlemeye başladı.
Senar "Artık sofraya otursak mı?" Deyip bize baktı.
"Bu soruyu bekliyordum." Dedim.
"E hadi geçin lan o zaman ben bunları tabağa koyucağım. Kız zilli çayları doldursana."
"Sen niye doldurmuyorsun göt kız misafir." Dedim. Daha sonra ne dediğimi fark edip Senar'a döndüm.
"Kusura bakma bu böyle salak olunca arada ağızdan kaçıyor." Senar gülümsedi.
"Önemli değil doldururum ve misafir sayılmam artık. Can abi sağ olsun tüm evi beraber temizledik."
Bardak çıkarıp çayları doldurmaya başladı.
"İt herif" diye mırıldandım.
"Ben burdayım yalnız." Diye konuşan Can'la "Sağ ol hiç bilmiyorduk." Dedim.
Senar çayları doldurduktan sonra masaya koydu. Can da aldıklarımı tabağa koyup getirdi. Çayımdan bir yudum alıp bölünmüş bir parça simit alıp yemeye başladım.
"Bu boyoz kadar güzel bir şey var mı sanmam." Diye konuşan Can'a baktım. Boyoza gözleriyle kalp gönderiyordu. Senar ise ona gülüyordu.
"Var bence." diye mırıldanıp Senar'a baktım. Ona baktığımın farkında değildi. Simitine çikolata sürüyordu.
Ben de daha fazla bakmayarak kahvaltı yapmaya devam ettim. Ona baktığımın fark etmesini istemiyordum.
Kahvaltıyı sohbet ederek bitirdiğimizde Can koşarak banyoya girdi. Ben ile Senar kalmıştık. Yani kahvaltı toplamadan kaçmıştı.
"Bize kitledi burayı." Deyip masayı gösterdim.
"Galiba öyle oldu. Toplayalım bari." Deyip masayı toplamaya başladı. Ve aynı zamanda ben de yardım ediyordum.
"Güzel yemek yapar mısın?" Dediğimde masayı silerken bana döndü.
"Yemek yapmakla pek aram yok ama güzel tatlı yaparım."
"O zaman bana bir tatlı borcun olsun."
"Gülümseyerek "Olsun." Dedi.
Biz konuşarak mutfağı toplamıştık. Aslında sadece masayı toplayıp bırakıcaktık ama Senar ile konuşmak hoşuma gitmişti. O yüzden mutfağı da toplamıştık. Bu durum Can'a da yaramıştı.
Banyo kapısına vuracakken kafasını kapının arasına uzatan Can'ı görmem bir oldu.
"Mal mısın olum sen? Kafanı niye uzatıyorsun?"
"Mutfağı topladınız mı diye bakıyordum."
"Topladık geri zekalı." Dememle banyodan çıkması bir oldu. Ve mutfağa doğru ilerledi.
O ilerlerken arkasından bakıyordum. Bu çocuk harbi değişikti.
Kapının çalmasıyla "Ben bakarım." Deyip kapıya ilerledim. Kapıyı açtığım zaman asla tahmin etmediğim birisiyle karşı karşıyaydım.
"Ebru?"
🕸️
Bölüm nasıldı?
Biraz gecikti bölüm, sınav haftasındaydım. :')
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüşservi /Texting
Teen Fictionvedalarkalicidir: Durmuş bütün saatler bizim için sevgilim vedalarkalicidir: Uzaklarda kaldı mutluluk bize ruhdakibosluk: Yillar sonra bir an gelirsem aklına, ruhdakibosluk: Bir tebessüm gönder rüzgarla bana. vedalarkalicidir: Eğer bir gün seni görü...