XXII

93 19 4
                                    

Yeni doldurduğum kahveyi alıp odama geçtim ve yatağıma oturup penceremi açtım. Pencere direkt yatağımın hizasındaydı. Ve şansıma manzaram güzeldi. Kahveden bir yudum alıp masama koydum. Çekmeceden ara sıra içtiğim bir sigara alıp yaktım. Ve telefonumdan şarkı açıp dışarı bakmaya başladım.

Birden aklıma annemle uzun zamandır konuşmadığımı fark ettim. Konuştuğumuz sayılı zamanlar da ise 1 dakikayı geçmiyordu. Onlar Ankara'daydı. Ailemle aramın pek iyi olduğu söylenemezdi.

Annem ve babam mantık evliliği yapmışlar. Birbirlerini severek evlenmemişler. Hatta evlenecekleri zamana kadar başkaları ile sevgililermiş. Evlendikten sonra ayrıldıklarını söylüyorlar ama pek inanmıyorum.

İkisi de ailelerinin baskısı yüzünden evlenmişti. Zaman zaman onlara da hak veriyorum. Sevmedikleri kişi ile evliler ama bu bana hiç sevgi vermemelerine engel değildi.

Küçükken annem ve babamın neden diğer arkadaşlarımın aileleri gibi olmadığımızı düşünürdüm. Onlara layık görmüyordum kendimi. Onların gözüne girebilmek için her şeyi yapardım. Tek istediğim biraz sevgiydi. Her çocuk gibi.

Hafta sonlarında hep beraber bir şeyler yapmak isterdim ama beni hep ertelerlerdi. Her zaman benden önemli işleri olurdu.

Bazen bu yaptığım şeyler şımarıklık, saygısızlık, salaklık olurdu. Hiçbir zaman iyi bir şey yaptığım söylemezdi onların gözünde.

Biraz daha büyüdüğüm zaman anladım hiçbir zaman aile olamayacağımızı. Her zaman aramız da kopukluk olucaktı. İşte o zamandan başladım asosyal olmaya. Daha çok içime kapandım. Her şey telefonum olmuştu.

Daha sonra da çok telefon oynuyorum, onlarla hiç konuşmuyorum diye azar yemiştim.

Biz akşam yemeklerini bile beraber yemeyen bir aileydik. Konuşmamak gayet doğaldı.

14, 15 yaşımdayken tek başıma bir kafeye gitmiştim. İçeri girdikten sonra gördüğüm manzaradan sonra başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Zaten tahmin ediyordum ama görünce insan bir tuhaf oluyordu.

Babam başka bir kadınla beraber sarılarak konuşuyordu. Onları öyle gördükten sonra hemen çıkmıştım kafeden en yakın banka gidip oturmuştum. Gördüğüm şeyler bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. Annemle en kadar anlaşamasakta babamın ona yaptığı ihaneti görmek beni çok kötü hissettirmişti.

O an kalbime bir ağrı saplanmıştı. Nefes alamadığımı farketmiştim. Sanki her nefes aldığım zaman bıçaklanıyormuşum gibi bir histi. Yaklaşık orada bir 10 dakika oturduktan sonra kalkıp eve gitmiştim.

Kapıyı çaldığım da annemi görmemle kalbime daha çok yük bindi. Kendimi ona ihanet etmiş gibi hissettim. Çünkü görmüştüm ama anlatamıyordum.

Zaman geçtikçe bu kalp ağrılarım artmıştı. Bu ağırlığı o ihaneti anneme anlatmadığım için olduğunu düşünüp hep erteliyordum. Ama bir gün o kadar şiddetli bir ağrı olmuştu ki beni apar topar hastaneye götürmüşlerdi.

Daha sonra yapılan testlerden sonra kalp hastası olduğunu öğrendim. Böyle bir şeyi beklemiyordum. Annem ve babam da öğrendiği zaman üzülmüştü ya da numara mı yapıyorlardı. Bilmiyorum.

Genetik bir hastalıkmış. Ailemdem olan kişilerden bana kadar gelmiş.
O zamandan beri ilaç kullanıyorum. Doğru ilik bulunana kadar kullanmak zorundaydım. Bir etkisi olduğunu düşünmüyorum, öylesine içiyorum.

Bu sefer de ailem üzerime düşmüştü. Ve ben bunlara alışık olmadığım ve artık sevgilerini istemediğim için beni sıkmıştı. Tek kurtuluşum üniversitenin farklı bir şehirde okumaktı. Onun için çok çalışıyordum.

Ve amacıma ulaşmıştım. İzmir'i tutturmuştum. Onlardan ayrılıyordum ve bu üzüldüğüm bir şey değildi. Bunu onlara söylediğim zaman bana maddi destekte yardım ediceklerini söylemişlerdi. Keşke manevi olarakta yanımda olsalardı.

Sigara dumanını üfledikten sonra bitmiş olan sigarayı pencereden atıp yeni bir sigara yaktım.

Şu an ki yaşadığım ev, arabayı onlar almıştı. Ne kadar istemiyorum dediysem dinlememişlerdi. Beni hep hastalığımdan vurmuşlardı.

"Sen hastasın nasıl gidiceksin okula? Yürümezsin!"

"Hadi diyelim kiracı oldun, ev sahibi birden seni çıkardığın da ne yapıcaksın? Hastasın."

"Neden Antalya yazdın? Çok uzak bazen hasta olduğunu unutuyorsun?"

Arada bir konuşurduk annemle nasıl olduğumuzu sorar, biraz sessizce bekleyip daha sonra vedalaşarak telefonu kapatırdık. Bizim iletişimimiz bu kadardı.

Bir an gözlerimin dolmasıyla yaşların akmasına izin vermeden sildim. Bu zamana kadar akmamıştı artık akmasına izin vermiyecektim. Kimse için önemli değildi gözyaşlarım.

Keşke dedim, Keşke şu an kalbim sökülse de gitsem buradan.

Bu gece o bir paket sigarayı sadece çocukluğuma içtim.

🕸️

Bölüm nasıldı?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.^^

Gümüşservi /Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin