8

1.5K 68 55
                                    

Bunun üzerine Haru beni iterek kendinden uzaklaştırmış ve Izana'nın yanına gitmişti. Onlar ardına bile bakmadan ilerlerken öylece bakakalmıştım. Ne söylediysem de Haru umursamamıştı beni.

Haru...

Izana ile olan korkunç karşılaşmam bitmişti sonunda. Tedbirli olmak zorundaydım, ne zaman ne yapacağını bilemezdim. Özellikle de telefon numaramı ve adresimi öğrenmişken.

Güneş doğmuş, kuşlar cıvıldamaya başlamıştı. Otele döner dönmez bavullarımı toplamıştım. Annemin benim için hazırladığı hatıra kutusunu bulana kadar hiçbir şeyim yoktu... Kutuyu açmaya bile cesaret edememiş, yatağın ayaklıklarına sırtımı dayayarak ağlamıştım sadece.

Sonradan telefon edip sesini duymak istemiştim. Yaklaşık dört - beş gündür onun sesini duymuyordum. Telefonuma ulaştığım gibi aramıştım onu. Fakat cevaplayan olmamıştı. Bu bana, hâlâ uyuduklarını düşündürmüştü.

Telefonumu bir kenara bırakırken bavulları toplamaya geri dönmüştüm. Tüm eşyalarımı toparladığımda odada ve odanın en sevdiğim köşesi olan balkonda son zamanlarımı geçirmiştim.

Sanzu'dan gelen onayı bekliyordum, bu süre zarfını da odayla vedalaşarak geçirmiştim.

Uzun bir süre sonra attığı mesajda otelin önünde beklediğinden bahsediyordu. Bavullarımı alarak odadan ayrılmış ve aşağı inmiştim. Anahtarları resepsiyona teslim ederek otelden temelli ayrılmıştım böylece.

Sanzu beni elinde sigarasıyla, gülümseyerek karşılamıştı. Hemen elimdeki bavullara uzanmış ve bir tanesini alarak beni peşinden sürüklemişti.

Tutacağım evin adresine doğru gittiğimizi zannediyordum ki farklı sokaklara girene kadar bunu anlamamıştım.

İlk başta kestirme olabileceğini düşünmüştüm fakat sonra evin arkada kaldığını fark etmiştim.

Dudaklarımı aralayarak atılmıştım. "Yanlış yöne gidiyoruz. Ev arkamızda kaldı!" Arkasına dönerek baygın gözlerle beni süzmüştü. "Sana taşınacağın yerin neresi olduğundan bahsetmedim ki. Güvenen sendin."

Birazcık şaşırmıştım doğrusu. İçimde bu konuyla alakalı iyi hisler de yoktu.

Biraz yürüdükten sonra bir minnacık bir bahçeye sahip villanın önünde durmuş, kapısını açarak içeriye girmemi söylemişti. Bir anlığına onun kendi evi olduğunu düşünmüş olsam da evin boş oluşu bu düşüncemin tam tersini yansıtıyordu.

"Burada kalacaksın." Diyerek bırakmıştı bavulu. "Anlayamadım?" Demiştim, bunun üzerine bir odaya doğru ilerlerken, "Diğer ev satıldı, burada kalacaksın. Her ay kiranı öder, düzgünce yaşarsın." Diyivermişti.

Burası bir villaydı sonuçta, kirasını karşılamam mümkün değildi... "İyi ama benim bütçemi aşar burası."

"Onu dert etme, bu ev biraz sorunludur. Kirayı düşürmek için yeterli bir sebep."

Salona girdiğimizde bir koltuk ve orta sehpa dışında bir şey görememiştim. Evi gezerken konuşmaya da devam ediyorduk.

"Burayı eskiden arkadaşlarım ile partilemek için kullanıyorduk. Artık gerek kalmadı." Bunu söylerken sesi titriyordu, nedenini sormak istesem de ani duygu patlamaları beni korkuttuğu için sesimi çıkarmamıştım.

O salondan çıkarken ben ise salonun ortasında dikilmiş kalmıştım. Kendimi birkaç saniyeliğine anıların içerisinde yaşıyormuş gibi hissetmiştim.

Sanzu'nun adımı seslendiğini duyunca kendime gelerek yanına fırlamıştım. Bana odadaki yatağı gösterirken şeytanice sırıtmıştı. "En çok bu yatakla anımız var." Bunu üzerine sırtına vurmuştum. O kıkırdarken ben de vurmayı keserek ona eşlik etmiştim.

Bir anlığına duraksamış ve bana öylece bakakalmıştı. Bir sorun olduğunu düşünmeme sebep olduğu için gülmeyi bırakmış ve sorgularcasına bakmıştım gözlerine.

"Seni ilk defa gülerken görüyorum." Demişti. Şaşkınlıkla gözlerimi açmış, yalnızca yüzüne bakıyordum. "Gerçekten mi?"

'Evet' anlamında başını aşağı yukarı sallamış ve daha sonrasında çenemi tutmuştu. Bu esnada göz temasını bir an bile kesmiyordu. "Gül." Diye komut vererek bana bakmaya devam etmişti.

Dudaklarım benden bağımsız hareket ederek iki yana kıvrılmıştı. Verdiği emirden dolayı mı gülümsemiştim yoksa aptal hormonlar yüzünden miydi bilinmez ama resmen bana ihanet ediyorlardı!

"Aferin." Diye ekleyip çenemi bıraktığında elindeki kontratı uzatarak imzalamamı söylemişti. Maddeleri okuduktan sonra imzalayarak kalemi ona vermiştim.

Cebinden çıkardığı anahtarı bana fırlatırken kapıya doğru yönelmişti. Arkasından bakakalmıştım, anahtarı yakalarken.

"Ah- Sanzu!" Diye seslenerek durdurdum onu. Bana döndüğünde yüzüne şöyle bir kez daha bakmış ve "Görüşürüz!" demiştim. O da normal olarak bana karşılık vermiş ardından da kapıdan ardına bile bakmadan çıkıp gitmişti.

Ev ile başbaşa kaldığımda düşünecek çok fazla zamana sahip olsam da halletmem gereken işler vardı. Mutfak alışverişinin dışında bir de birkaç eşya alınması gerekiyordu. Her şeyin listesini yapmıştım. Elimdeki parayı ihtiyaçlara göre ayırmıştım.

Bir işe girmem gerektiğini de böylece fark etmiştim.

Listeyi incelerken telefonumun çalmasıyla olduğum yerde irkilmiştim. Hemen sehpanın üzerindeki telefonu alarak kimin aradığına bakmıştım. Arayan annemdi. Heyecanla telefonu açmış ve konuşmaya başlamıştım.

"Anne!"

"Kızım... Seni ne kadar özledik anlatamam!"

"Ben de sizi en az beni özlediğiniz kadar özledim. Nasılsınız?"

"İyiyiz! Ya sen? Ev tuttun mu?"

"Ben de iyi sayılırım... Ve evet daha bu sabah tuttum."

"İyi sayılırım derken?"

"Ya- sizi özlüyorum işte. Bir sorunum yok. Tokyo'daki insanların hepsi iyi kişiler..."

"Bak sana demiştim özlersin diye. Neyse Tokyo güzel ise sıkıntı yoktur."

Söylediği şeye kıkırdamıştım.

"Şimdi gidiyorum, baban bekliyor. Seni sevdiğimi söylüyor!!"

"Ben de onu seviyorum. Hoşçakalın."

"Hoşçakal."

Telefonu kapatarak sehpaya geri koyarken oturduğum koltukta arkama yaslanmış ve iç geçirmiştim.

Ailemi gerçekten özlüyordum ve geri dönemezdim. İyi olduğum konusunda yalan söylemiştim. Tokyo'ya geldiğimden beri iyi hissetmiyordum aslında. Ait olduğum yer burası değildi. Kesinlikle değildi!

Yarın yapacağım alışveriş için listeyi katlayıp bir kenara koyarken ayağa kalkıp odaya yönelmiştim. Saat biraz geç olmuştu. Kendimi yatağa bıraktığımda Sanzu'nun söyledikleri aklıma gelmiş ve gülümsemiştim.

...

Gecenin bir yarısı uyanmama sebebiyet veren yüksek bir gürültü duymuştum. Hemen yatağımdan fırlarken hırsız olma ihtimaline karşı, kendimi savunmak amaçlı yatağın baş ucunda duran sopayı kapmış ve odadan sessiz adımlarla, yavaş yavaş çıkmıştım.

Sesler mutfaktan geliyordu. O yöne doğru emin adımlarla ilerlerken çekmecelerin ve dolapların kurcalandığını net bir şekilde duyabiliyordum.

Mutfağın kapısına geldiğimde tamamem açık kapının pervazından kafamı yavaşça uzatarak bu kişinin kim olduğuna bakmaya çalışmıştım.

Görebildiğim tek şey pembe saçlardı...

...

 Artist  ||Sanzu X Fem Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin