Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın.
Kalbim korkuyla çarparken kulaklarımı tırmalayan bağırış sesleri bedenimin korkuyla titremesine sebep oluyordu.
Beni arkasında saklayan beden, beni korumak için önüme bir kalkan gibi yerleşmişti adeta. Seri adımlarla ilerleyip bir arabanın arkasına saklamadığımızda Yavuz Selim belindeki silahı çıkartıp silah sesi gelen yere doğru ateş etmeye başladı.
Korkuyla ağzımdan kaçan çığlığa mani olamazken başıma saplanan keskin ağrı ve midemin bulantısı beni çıkmaza sürüklüyordu.
"Poyraz ekibe haber ver." Yavuz Selim gür sesiyle bağırıp, keskin gözleriyle karşısındaki adamlara bakıyordu. Bakışlarım yan tarafımızdaki arabanın arkasına sakanmış Poyraz ve Nur'a kaydı. Poyraz kulağına yasladığına telefonla öfkeyle konuşurken bir yandan da sağ eliyle tuttuğu silaha ateş ediyordu, Nur korkuyla onun yanına sinmiş dururken o Nur'un başını göğsüne saklayıp onu korumaya çalışıyordu.
Elimi tutan eli farkında olmadan sıktım, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Sertçe yutkunup başımı Yavuz Selim'in koluna yasadım. Titreyen dizlerimin üzerine oturup gözlerimi sıkıca yumdum.
"Ezka, iyi misin.?" Gözlerimi açıp bana telaşla bakan Yavuz Selime baktım. Büyük elleriyle yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Ezka."
"İyiyim, korkma." Sertçe yutkunup korkunun yerleştiği gözlerini yüzümde gezdirdi. Etrafa yayılan siren sesiyle bakışlarını benden ayırıp gelen polis arabaların çevirdi.
"Sen burada bekle beni sakın bir yere ayrılma, geleceğim yanına." İtiraz etmeme izin vermeden başıyla Poyraza işaret vermesiyle Poyraz Nur'a bir şeyler söyleyip ondan ayrılıp arabaların arasından saklanarak ilerlemeye başladı. Yavuz Selim ellerini yüzümden ayırdığında sertçe yutkundum, gitmesini istemeyen bir tarafım vardı.
Siren sesine karışan silah sesleri ve onları takip eden korku dolu bağırış sesleri kulaklarımı tırmalarken başımdaki ağrı gittikçe artıyordu sanki. Gözlerimi kapatıp başımı arkamdaki arabaya yasadım. Başımdaki bu ağrının dinmesini istiyordum ama olmuyordu.
Yanımda hissettiğim hareketlikle başımı oraya çevirdiğimde gördüğüm yabancı simayla kaşlarımı çattım. Elindeki silahı bana doğrultmuş gözlerindeki soğuk bakışlarla bana bakıyordu, usulca yutkundum bulanan midemi bastırmak istercesine.
Bir mızrak gibi olan parmakları kolumu kavradığında kaşlarımı çatarak kolumu ondan kurtarmaya çalıştım.
"Benimle geliyorsunuz küçük hanım." Kolumu tutan elinin üzerine tırnaklarımı bastırıp onu itmeye çalışsam da gücü beni eziyordu adeta.
"Sende kimsin? bırak beni." Kolumu sıkıca kavradığı parmakları canımı yakıyordu. Bakışlarım Nur'a kaydı usulca, Yavuz Selim ve Poyraz'ın gittiği yöne bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ ÇİÇEĞİ
General FictionSessizliğin içinde yankılanan ağlayış sesleri benim ağıtımdı, gözümden düşen her damla yaş ona olan sevgimin buruk bir göstergesiydi. Kalbimin en derininde hissettiğim bu acı onun benden gidişinin en ağır darbesiydi. Ben Yavuz Selim Atalar Bugün b...