Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim.
Şaşkınlıkla araladığı gözleriyle bana bakan adama sakin bakışlarımla baktım. İnanmak istercesine gözlerime baktı saniyelerce, gözlerimde gördüğü her ne ise yavaşça yutkunarak kuruyan dudaklarını konuşmak için bir kaç kere aralasada dudaklarının arasından kelimeler dökülmemişti.
Ciğerlerine doldurudğu titrek nefesle güçlikle dudaklarını aralayarak sesinin kulaklarıma dolmasına izin verdi.
“Ne.?” Diye sordu üzerinden hala atamadığı şaşkınlığı yuva yaptığı sesiyle. Bakışlarımı ondan ayırıp gecenin karanlığına çevirdim. İçimde esen fırtınalar beni acımasızca savuruyordu, kalbim acıyla kıvranırken bu acıyı sadece onun dindireceğini biliyordum içten içe. Onun bana bakarken parlayan gözleri, bana olan sevgisi yaralarımı sarıyordu.
“Yavuz Selim.. benim yarınlarım belli değil. Ben nefes alacağım her saniyeyi seninle geçirmek istiyorum artık.” Bakışlarımı yavaşça ona çevirip dudaklarıma kondurduğum tebessümle ona baktım. “Tabi sende istersen.”
Dudaklarının üzerine yerleşen gülüş her geçen saniye artarken ellerini uzatıp yüzümü avuçlarının arasına aldı.
“Sen.. sen ne dediğinin farkında mısın? Kalbim senin için böyle delicesine atarken… senle evlenecek olmak, bu… bu kalbimin hastalıklı bir şekilde hızlı atmasına sebep olacak, her an duracakmış gibi hissetmemi sağlıyor.” Gözleri sevgiyle parlarken heyecandan titreyen sesi bana olan sevgisini gösteriyordu. Ellerini aceleye yüzümden çekip oturduğu yerden kalktı. Ellerini başının iki yanına koyup balonda volta atmaya başladı. Daldığı derin düşünceden sıyrılıp gözlerindeki parıltıyla bana baktı.
“Ben yarın gidip nikah tarihi alayım mı.? Evet evet alayım.” Bana sorduğu soruyu benim cevap vermeme izin vermeden yine kendisi çevaplamasıyla şaşkın gözlerle ona baktım. Sanki biraz fazla telaş yapmıştı.
Elimi uzatıp elini tutup onu kendime doğru çekerek yanıma oturmasına sebep oldum.
“Biraz sakin olur musun.?”
“Olamam sakin olamam. Ben günlerdir, aylardır sana bu soruyu sormak için bekliyorum.. ama sen bana sordun.” Kısa biran yaşadığı aydınlanma ile çattığı kaşlarıyla bana baktı, tek kaşını sorgularcasına havaya kaldırdığında sorgulayan gözlerle ona baktım.
“Bir dakika bu soruyu benim sana sormam gerekmez miydi güzeller güzelim.?” Dudaklarımın arasından dökülen kıkırtılara engel olamazken o bana çatık kaşlarıyla bakıyordu.
“Yavuz Selim çok tatlısın.” Az önce ağlayan ben değilmişim gibi şimdi gülüyordum, onun yanında bir kez daha acılarımı unuttuğumu anlamıştım. Elimi uzatıp yanağını sıktığımda Yavuz Selim bana çattığı kaşlarıyla bakıyordu, elim tutup yanağından ayırıp avucumun içine bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ ÇİÇEĞİ
General FictionSessizliğin içinde yankılanan ağlayış sesleri benim ağıtımdı, gözümden düşen her damla yaş ona olan sevgimin buruk bir göstergesiydi. Kalbimin en derininde hissettiğim bu acı onun benden gidişinin en ağır darbesiydi. Ben Yavuz Selim Atalar Bugün b...