keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın.Kalbim bozulmuş bir saat gibi çalışıyordu. Bazen çok hızlı, bazen de bozulmuş bir saat gibi aynı yerde duruyordu. Gözkapaklarımı ağır ağır kapatıp açarak ona baktım, şuan kalbim çok hızlı atıyor, heyecanla göğüs kafesimi döverek beni soluksuz bırakıyordu.
Söylediği kelimelerin anlamını bilmesem de kalbim sanki söylediği şeyin anlamını biliyormuş gibi hızlı hızlı atıyordu.
Başını çevirip bana baktığında gözlerimi kaçırmadan ona baktım. Kahverengi gözleri bana bakarken bir ay gibi parlıyordu.
"Anlamadım." Diye konuştum tek kaşımı kaldırarak. Daha öncede yabancı bir dilde bir şeyler söylemişti bana sorduğumda ise geçiştirmişti beni. "Ne demek istedin?"
Sağlam omuzunu usulca kaldırıp indirdi. Bakışlarını cama çevirip yağan yağmura çevirdi.
"Hiç öylesine bir şey söyledim işte." Diye konuştu durgun sesiyle. Kaşlarımı çatarak ona baktım, başımda hissettiğim keskin ağrı yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.
"Söylediğin şeyin anlamı ne.?" Oturduğu yerde dikleşip bakışlarını önüne çevirdi. "madem anlamını söylemeyecektin niye söylemiyorsun.?" Diye konuştum sert sesimle. Yavuz Selim yerden bakışlarını hızla bana çevirip çattığı kaşlarıyla bana baktı.
"Ben söylediğim şeyin arkasındayım."
"Öyleyse Türkçesini söyle ki seni anlayayım." Yüzüme düşen saçı geriye doğru atarak öylece ona baktım. Dudaklarının üzerine kondurduğu cansız gülüşle başını olumsuz anlamda salladı.
"Dedim ki..." Dudaklarını aralayıp konuşurken, başımın arkasında ki ağrıya midemin bulantısı da eşlik etmeye başlamıştı. Onu çift görüyordum, gözlerimi sıkıca açıp kapatarak bu durumun son bulmasını istedim. Yavuz Selim bendeki değişikliği fark etmesiyle susup panik dolu gözlerle bana baktı.
"Ezka." diye fısıldadı sesine yuva yapmış korkuyla. Sertçe yutkunup midemin bulantısını bastırmak istedim ama olmadı, elimi ağzıma kapatıp gelen öğürme isteğini bastırmaya çalıştım.
"Ezka." Elini çekingen bir tavırla bana uzatıp usulca yüzüme düşen saçlarımı geriye doğru attı. "İyi misin, ne oldu birden.?" Başımla yavaş yavaş onu onayladım.
Titreyen bacaklarımı zorlayarak oturduğum yerden kalktım. Banyoya gitmem gerekiyordu yoksa buraya kusacakmışım gibi hissediyordum. Yavuz Selim hızla oturduğu yerden kalkıp sendeleyen bedenimi tuttu.
"M...midem bulanıyor, sanırım kusacağım." Diye konuştum zar zor. Yavuz Selim biranda beni kucağına almasıyla şaşkınlıkla gözlerimi açsam da hala onu çift görüyordum. Onun omuzu yaralıydı ama o bunu umursamadan beni kucağına alıp hızlı hızlı merdivenleri çıkmaya başlamıştı, merdivenleri hızlı çıkması midemi daha çok bulandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ ÇİÇEĞİ
General FictionSessizliğin içinde yankılanan ağlayış sesleri benim ağıtımdı, gözümden düşen her damla yaş ona olan sevgimin buruk bir göstergesiydi. Kalbimin en derininde hissettiğim bu acı onun benden gidişinin en ağır darbesiydi. Ben Yavuz Selim Atalar Bugün b...