Gevher Nesibe Sultan, halk arasında "ince hastalık" diye bilinen veremden öldüğünde Selçuklu Sultanı'nın kız kardeşiydi. Henüz 39 yaşında gözlerini yuman Nesibe Sultan'la ilgili iki farklı yaşam öyküsü anlatılır. Bu öykülerden birisinde doğuştan zayıf bünyeli ve hastalıklı bir kız olan Nesibe, Selçuklu Saray'ının gözbebeği olmasına, ülkenin en büyük hekimleri tarafından tedavi edilmeye çalışılmasına rağmen bir türlü iyileşemez ve sonunda veremden ölür..
Gönüllerin Sultanı Özellikle halk arasında yaygın olan ikinci öykü ise daha acıklıdır. Bu öyküye göre, Nesibe Sultanı veremden ölüme iten şey sevdadır. İnce hastalık vücuduna yayılmadan önce de zayıf mı zayıf, üflesen yıkılacak gibi bir kızdır Nesibe Sultan ama, teninin sağlıklı beyazından yaşam fışkırmaktadır. Tüm sultanlar gibi neşe içinde geçen çocukluğunun ardından ilk gençliğe adım attığında tanır "gerçek sultanlığı". Bu, gönüllerin sultanı olmak, gönülde bir sultan yaşatmaktır.
Saraydaki sipahi komutanlarından birisine kaymıştır gönlü. Sipahi komutanı ile kavuşmalarına tek bir engel vardır, töreler... Töreler saraydaki kızların evlenecekleri erkekleri Sultanın seçmesini gerektirmektedir.
Bu nedenle kız kardeşinin seçimine karşı çıkar Gıyasettin Keyhüsrev. Sipahi komutanının biraz da bu nedenle yollar sefere, kız kardeşinin onu, onun da kız kardeşini unutması için... Komutan için bu gidişin dönüşü yoktur oysa. Savaşta ölen sipahinin haberi ile Nesibe Sultan'ın da dünyası kararmıştır.
Üzüntüden içine kapanan, gün, güneş yüzü görmeyi unutan, boğazından lokma geçmeyen Nesibe Sultan, en sonunda bu yüzden ince hastalığa yakalanır. Ülkenin en meşhur doktorları çare bulamazlar derdine. Yaşama arzusu giden birisini yaşatmaya çalışmanın yararsız olduğunu söylerler Gıyasettin Keyhüsrev'e. Gevher Nesibe Sultan çoktan, sipahinin öldüğünü duyduğu gün yaşamla bağını koparmıştır....
"Ölüm de güzeli severe benzer" Birbirinden farklı olan her iki öykünün de sonunda da Nesibe Sultan'ın ölmeden önce söyledikleri aynıdır. Hastalığının çaresinin olmadığını bilen Nesibe Sultan, abisinden son bir dilekte bulunur. Der ki; "Benim derdimin çaresi yok ama, çaresi bulunan nice dertlerden ölüp gidenler var. Bir şifahane yapılsın. Derdinin çaresi olanlara şifa dağıtılsın, tüm dertlere çare aransın. Tüm bunlar içinde kimseden bir karşılık istenmesin" İşte Anadolu'nun ilk tıp merkezine adını veren, kimine göre kavuşamadığı sevgilinin acısı yüzünden, kimine göre ise doğuştan bünyesi zayıf ve hastalıklı olduğu için ince hastalığa yakalanıp ölen Gevher Nesibe Sultanın öyküsü böyle. Halkın söylencesinde sevdadan ölen ne ilk kişiydi Nesibe Sultan, ne de sonuncusu oldu. Anadolu'da yaşayan halkların tarihi böylesi büyük sevdaların öyküleriyle bezenmiştir bin yıllar boyunca. Nesibe Sultanın gömütü, adına yapılan medresede bulunan küçük bir mescidin alt katında. Karanlık, ama geniş mezar odasının tam ortasında yer alan ince, küçük sanduka, halkın deyimi ve öykülemesiyle "murat alamadığı" için genç yaşta sevdadan ölen, güzeller güzeli bir Selçuklu Sultanı'nın buruk öyküsünü de barındırır yüz yıllardır...
Kadına övgünün anıtı Nesibe Sultanın vasiyeti üzerine ağabeyi Gıyasettin Keyhüsrev tarafından 1206 yılında yapılan tıp fakültesi, araştırmalar göre 1890 yılına kadar şifa dağıtmaya devam etti.Kayseri'de bulunan medrese Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.1206'da açılan şifahiye kısmına, Nesibe Sultan'ın diğer erkek kardeşi Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus tarafından yaptırılan ve inşası 1213'de tamamlanan Tıp Medresesi eklenmiştir. Gevher Nesibe Külliyesi yan yana üstü açık avlulu, dörder eyvanlı iki medrese ve Gevher Nesibe Sultan'a ait bir Türbeden oluşmaktadır. Türbe, tıp medresesi diye adlandırılan Gıyasiye kısmının içinde yer almaktadır. Külliye tıp medresesi ve hastane kısmından oluşan iki farklı bölüm nedeniyle "çifteler" diye de anılmaktadır.
Yapı, ardındaki hazin öyküyü vurgularcasına her taşında kadına olan övgüyü çağrıştırır
***
Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/166434/gevher-nesibe-nin-oykusu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TROUVAİLLE
Kısa Hikaye🌸 Selamlar! Buraya hoşuma giden hikâyeleri kaynağıyla beraber koyuyorum. Bunu bir nevi bilgi kitapçığı gibi düşünebilirsiniz. Keyifli okumalar... ❤️ Fransızca'da yer alan "Trouvaille" kelimesi "Şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek"...