TÜM KALBİMLE

932 135 11
                                    

Güneş ışıkları, gözlerime resmen savaş açmış gibi hissediyordum. Gözlerim, her ne kadar açılmamak için savaş verse bile bu savaşı kazanabileceğimi sanmıyordum. Bedenim çoktan uyanmış ve yataktan kalkmak istiyordu fakat, hissettiğim şey ile neredeyse kıpırdayamıyordum. Çünkü Bora Yılmaz, kocaman devasa büyüklükteki yatağında gecenin bir saatinde ona tüm benliğimi, bedenimi sunmama rağmen bunu kabul etmemiş benimle sabaha kadar sarılarak uyumayı teklif etmişti. Bu hayatımda yaşadığım en şaşırtıcı olaydı. Bedenimi ele geçirmek için girdiği iddia sabahını hatırladığımda bu haklı bir şaşırmaydı. Yatağa girdiğimizde kollarını bedenime sarmış ve benden tüm yaşattıkları için özür dilemişti. Bu özür yıllar önce yaşadığım acıları geçirmemişti. Geçirebileceğini, unutabileceğimi, görmezden gelebileceğimi falanda sanmıyordum. Fakat yine de benimle uyuma isteğini kabul etmiş, onunla aynı yatağa girmiş, sabaha kadar güçlü kollarının bedenime sarılmasına izin vermiştim. Tamam bu konuda aklım beni fena pataklayacaktı farkındayım fakat içimde hissettiğim duygu, endişe veya korkudan çok huzur gibiydi. Sanki bedenimin, ruhumun ve tüm hislerimin buna ihtiyacı varmış gibiydi. Her alışverişinde nefesi, ensemin tüm bedenimi ateşe verecek kısmına değiyordu. Bedenimde hissettiğim bu his sayesinde gözlerimi açmakta daha fazla zorlanıyordum.

Devasa yatağın içinde üzerimizde bir pike ile yatıyorduk ve benim üstümde şu anda neredeyse bedenimin sadece üst kısmını örten ve popomda dahil olmak üzere bel altı olan tüm kısımlarımın açıkta kaldığı bir tişört ile uyuyordum. Şu anda kendimi resmen çıplak gibi hissediyordum ve bu durumda tek başıma olmadığımı fark etmiştim. Bora'nın üstünde sadece eşofman altı olduğunu ve tüm kaslarının çıplak bir şekilde bana sarılı olması işleri hiç kolay kılmıyordu. Yeni çıkmaya başlayan sakallının değdiği her yer karıncalanıyordu. Hissettiklerimin her birinden kurtulmak adına derin bir nefes aldım. Şu anda gerçekten sevgili olmayı, ona güvenmeyi, sadece onun olmayı gerçekten öyle çok istediğim fark ettim. Bunca yaşanan, o kadar acı nasıl oluyordu da içimde olan bu aptalca sevgiyi söküp atmıyordu. Bu konuda bir fikrim yoktu. Bora, hemen arkamda derin bir nefes verirken beni kedine daha çok çeki ve genzinden çıkan derin bir sesle,

"Bana küçükte olsa bir şans ver Azra" dedi ve saçlarımın üzerinde bıraktığı öpüşün ardından çenesini saçlarımın üzerine yerleştirerek,

"Her güne bu şekilde başlamak, yaptığım ne varsa silmek, açtığım her yarayı sarmak için bana küçükte olsa bir şans ver. Tam 5 yıldır seninle bu şekilde uyuyabilmenin hayali ile yaşadım ve bu mükemmelliği kaybetmek istemiyorum" dediğinde içimde bir şeylerin neredeyse nefes almamı engellediğini fark ettim. Hala uyuyor olup olmadığımı anlamak için kendimi çimdikledim ve canımın yandığını fark ettiğimde yutkundum. Bora, eğlenceli bir sesle

"Onu bende yaptım ve rüyada olmadığımı fark ettim" dediğinde Gülümsedim. Fakat gülümsemek istemiyordum. Bir hayal kırıklığına daha gücüm yoktu. Yaşadıklarım bana yetmişti ve Bora'nın kollarında dönüp onunla göz göze geldim. Öyle yakındı ki neredeyse dudaklarımı konuşunca birleşecek mesafedeydi. Tamam kabul ediyorum yanlış bir hamleydi fakat çoktan iş işten geçmişti. Bakışlarımı belki de daha önce görmediğim gri bir tona büründüğü bakışların sabitledim. Boğazım düğüm düğümdü ve henüz ne söyleyebileceğimi bilmiyordum. Ona inanmıyordum. İçimde bildiği tek şey ona inanmayışımdı. Fakat devasa bir yatağın içinde bu kadar mükemmel bir yakışıklılıkta beni kolları ile sarmış ve nefesini yüzüme yayacak kadar yakınımda olan bir adama diyebileceklerim sıralı değildi. Lanet olsun sabahın bu saatinde bile bu kadar yakışıklı olabilmeyi nasıl başarabiliyordu. Dün akşam içimde biriken öfkenin şu anda nereye kaybolduğunu merak ediyordum. Kısık çıkan sesimle

"Sana inanmıyorum" dedim. Bu söylediğim tüm benliğimin haykırarak bağırdığı bir gerçekti. Bir an bakışlarında beliren acı ile yutkundu ve saniyelerce bana baktı. Avucunu yüzüme yerleştirdi ve alnını alnıma koyarak gözlerini kapadı. Bedeni yarım bir şekilde üzerime gelmişti ve kalbim içimde neredeyse nal takmış gibi atmaya başlamıştı. Saniyeler içinde tüm nefesimi kesecek bir öpücük ile dudaklarını, dudaklarıma kapattı. Bir an bedenime yayılan ateşin etkisinde kaldım ve Bora, öpüşünü daha derine çekti. Öyle ki beni de peşinden sürükledi. O kadar sıcak, o kadar yavaş ve bir o kadar baş döndürücüydü. Şu anda neredeyse yatakta olduğuma şükredecektim çünkü eğer ayakta olsaydım kesinlikle dengemi kaybedebilirdim. Artık nefes alma ihtiyacı duyduğumuzda dudaklarını çekti ve içi alev gibi yanan gri bakışlarını gözlerime odakladı. Tek kelime edemiyordum ve sadece ona bakıyordum. Bora ise sanki yaptığına devam etmek istercesine tüm yüzümü taradı ve alt dudağını ısırarak,

GENÇ PATRON AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin