Yoonmin'in muhteşem ötesi dans videosunun verdiği gazla bölümü bir oturuşta yazdığım için ve tamamen sabırsız bir insan olduğumdan hemen sizinle de paylaşmak istedim <3
Karşılığında da +130 oy ve bol bol yorum isterim diğer bölüme kadar.
Bu bölümü de yazdığım ilk kitap olan lde'nin henüz çok az okuyucusu varken hesabında paylaşıp bir kitle kazanmama destek olan ve sonrasında oxytocin için de çokça çabalayan yoonminsshii 'ye adıyorum🌸
Dediğim gibi güzel mesajlarıyla, yorumlarıyla, kitabım okunsun diye gösterdikleri çabayla desteğini esirgemeyen herkes aklımda. Sırayla hepinize bir bölüm adamış olacağım💛
Yazdığınız her şeyi büyük bir heyecan ve keyifle okuyorum emin olun. Sizinle etkileşim halinde olmak çok güzel.
Umarım çokça keyif alırsınız. İyi okumalar.***
12. Bölüm: Düşlerinde ben mi vardım?
Yoongi, Jimin'in ihtiyaç dolu, parlak kahverengi gözlerine bakarken bir an için duyduğu şeyin gerçekliğini sorgulamış, çok kısa bir an sonra da omeganın isteğini ikiletmemek adına ona doğru yaklaşarak hafifçe çenesine dokunmuştu. Alev alev yanan gözleri, parlak kırmızı yanakları ve davetkar bir tavırla aralanan iri, ıslak dudaklarıyla Jimin, Yoongi'nin hayır diyemeyeceği bir soru sormuştu ona.
Acaba, beni öper misin?
Yanlış anlaşılmayacağını bilse kocaman bir kahkaha bile atardı. Öpmek bir yana, yiyip bitirmek istiyordu onu. Tatmaya dudaklarından başlamak ise büyük bir ödül olurdu Yoongi için. Çenesini hafif hafif okşayarak başını usulca havaya kaldırdı ve güzelliğini izlerken daha önce hiç kimseyi bu şekilde arzulamadığını fark etti.
Aynı şey Jimin içinde geçerliydi. Hayatına giren ya da girmeye çalışan hiçbir alfayı bu şekilde arzulamamıştı. Kısa bir nişanlılık döneminden geçtiği senatörden bile bu tarz bir isteği olmamıştı Jimin'in. Tek yaptığı katıldıkları davetlerde koluna girerek iyi ve örnek çift imajına katkıda bulunmaktı ama aralarında asla tutuşmaya hazır bir kıvılcım ve karşı konulmaz bir çekim yoktu. Onları bir araya getiren şey ise yalnızca görev bilinciydi. Gelecek vadeden başarılı siyasetçi ile şehrin en genç en güzel omegası ister istemez eşleşmiş, toplumun takdir edeceği, özeneceği ve parmakla göstereceği bir çift olmaya çalışmıştı.
Yoongi ise tamamen farklıydı. Jimin'in bütün ilkel güdülerini uyandırmakla kalmıyor, omeganın derinlere gömmeye çalıştığı tüm duygularını ve hayallerini gün yüzüne çıkarıyordu. Tenine dokunan kemikli parmakları ve dudaklarını okşayan sıcak soluklarıyla tir tir titretiyordu onu. Jimin ne zaman Yoongi'nin dudaklarına bakacak olsa bir yaprak gibi titriyordu. Kendi dudaklarına temas edeceği anı düşlüyordu ve tabii sonra da başka yerlerine. Yoongi'nin bir gül goncasını andıran ağzını boynunda, omuzlarında ya da teninde düşlemek en büyük günahı olabilirdi.
Aralarındaki hava ısınıp ağırlaşırken Yoongi, Jimin'in parmakları altında titrediğini hissedebiliyordu. Omeganın heyecanlı ve istekli hali kurdunun gururunu okşarken söyleyecek bir şeyler düşündü. Jimin'i ve kendisini rahatlatacak nüktedan bir şeyler söyleyebilir ya da onu daha çok kızartmayı göze alarak arsız bir çift laf edebilirdi.
Ama aralarındaki mesafe kapandıkça söyleyecek hiçbir şeyi olmadığını fark etti. Anın yoğunluğunu azaltacak hiçbir şey yoktu. Jimin, elinin altında onu öpmesini arzulayarak tir tir titriyordu ve belki de farkında bile olmadan baştan çıkarıcı feromonlarını kontrolsüzce yaymaya başlamıştı bile. Yoongi, çöl çiçeklerine kavuşmanın getirdiği sevinçle bir an için başını cezbedici, kırmızı dudaklardan kaldırıp omeganın tehlikeli parıltılar saçan gözlerine baktı. Hemen ardından da onu öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oxytocin : yoonmin
FanfictionGüney Kore cemiyet hayatının en gözde ve sevilen omegası Park Jimin, gördüğü ilk anda kızgınlığa girmesine neden olan alfa Min Yoongi'den nefret ediyordu. Yoongi'nin ise masum güzelliği ve saf ruhu ile dikkat çeken bir asilzade olan omega ile ilgili...