Selamlaar, nasılsınız?
Bölüme geçmeden önce birkaç şey söyleyeceğim.
1) Yoongi'nin babasıyla olan geçmişi hakkında kafa karışıklığınız varsa 8.bölüme bakabilirsiniz öncelikle. Orada Yoongi'nin geçmişinden ve ailesinden bahsetmiştim.
2) Belirtmeyi unutmuşum ama malum bölümde Yoongi'nin şoförü bir beta olduğu için feromonlardan etkilenmedi. Benim kurgumda betalar düz insan gibi. Feromonları ya da diğer kurtsal özellikleri yok. Başkan Kim Namjoon'un da bir beta olduğunu hatırlatayım :)
3) Kore'de eşler aynı soyadını kullanmıyor bu yüzden Jimin'in annesinin soyadı farklı, kafanız karışmasın.
4) Aklınıza takılan başka bir şey varsa buraya yazabilirsiniz.
Diğer bölüme koyduğum sınırı geçmediğiniz için biraz üzüldüm ama kabahat bende de olabilir bilemedim dhdbdb o yüzden beklemeden paylaşıyorum bölümü. İstediğim etkileşim gelirse yeni bölümde görüşürüz🥰
Yorumlarınızı bekliyorum, kocaman öpücükler💛
Bu bölüm @starmood34 'e adanmıştır🌸
***
15. Bölüm: Jimin sana değer verdiği için şanslısın.
Jimin'le bir düğün hazırlığının içinde olmamın pek çok keyifli yanı vardı.
Onun için tuttuğum onlarca adama, anlaştığımız organizasyon şirketine rağmen her işe koşturmaya çalışması, girdiği tatlı telaş ya da herhangi bir şey yolunda gitmeyecek gibi olduğunda telefonuna sarılıp beni araması ve yalnızca benimle konuşurken kullandığı o şımarık, talepkar ve cilveli ses tonuyla olup biteni tek nefeste anlatması bunlardan birkaçıydı yalnızca. Böyle anlarda ne kadar meşgul olursam olayım her şeyi bir kenara bırakıp tüm dikkatimi ve ilgimi ona veriyordum. Öyle ki çok önemli bir toplantının ortasındayken bile müsade isteyip Jimin'in masa örtüsünün renk tonuyla sandalyeleri süslemek için kullanılan kurdelenin uyumlu olmadığına yönelik sevimli yakınmalarını dudaklarımda yer edinen hülyalı bir gülüşle dinlemiştim. Ekru istediğini defalarca kez belirtmesine rağmen ısrarla kırık beyaz kullanmaya çalışan organizatörden yakınırken ses tonu o kadar tatlıydı ki mümkünü olsa her şeyi erteler, soluğu yanında aldıktan sonra büze büze konuştuğu dudaklarından kocaman bir öpücük çalardım.
Ona bayılıyordum.
Gülüşüne, duruşuna, sesinin tınısına, teninin rengine, saçlarının yumuşak dokusuna ve elbette bir melek olduğuna inanmama neden olan o sıcacık, yumuşak kalbine.
Park Jimin beni tek kelimeyle yıldırım gibi çarpmıştı.
Bir cumartesi günü evlerine gelip, koridor boyunca kahyanın peşi sıra yürürken de ona olan aşkımı düşünüyordum. Seul'un gittikçe daha çok soğumaya başladığı günlerden biriydi ve beni arayıp annesinin öğlen çayına çağırdığını söylediğinde önemli bir işim vardı ama ertelenemez değildi. Zaten Jimin söz konusu olduğunda hiçbir şey ertelenemez ya da vazgeçilemez değildi. Yalnızca ilahi varlığıyla hayatımın tam ortasına girip, her şeyin sebebi ve sonucu olmayı başarabilen kusursuz melek önemliydi benim için.
Kahya, iki hafta önce Jimin'in babasından izin almak için girdiğim misafir odasının kapısını aralayarak içeri girdi ve beni beklemekte olan omegalara geldiğimi haber verdi. Üzerimdeki fazla resmi olmayan kıyafetlere şöyle bir çeki düzen verdim. Normalde olsa müstakbel kayınvalidemin gözüne batmamak için en şık takımlarından birini giyerdim yine ama Jimin özellikle fazla resmi olmamamı istemekle kalmamış, aile arasında olacağımızı söyleyerek beni ve kurdumu da oldukça memnun etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oxytocin : yoonmin
FanfictionGüney Kore cemiyet hayatının en gözde ve sevilen omegası Park Jimin, gördüğü ilk anda kızgınlığa girmesine neden olan alfa Min Yoongi'den nefret ediyordu. Yoongi'nin ise masum güzelliği ve saf ruhu ile dikkat çeken bir asilzade olan omega ile ilgili...