Güney Kore cemiyet hayatının en gözde ve sevilen omegası Park Jimin, gördüğü ilk anda kızgınlığa girmesine neden olan alfa Min Yoongi'den nefret ediyordu. Yoongi'nin ise masum güzelliği ve saf ruhu ile dikkat çeken bir asilzade olan omega ile ilgili...
Oxytocin'in ruh eşi ve çiçeklenme olayını sevdiniz mi? Diğer omegaverselerden farklı olmasını dilemiştim hep ve inanıyorum ki bunu başarabildim. Siz ne düşünüyorsunuz?
Oylarınız ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Görmeyen, bildirim almayan insanlar da olduğu için yeni bölüm gelene kadar eskisini 2-3 kere daha güncelleyebiliyorum. Yeni bölüm atacaksan duyuru yapıyorum arkadaşlar o yüzden duyuru yoksa yb diye heyecan yapmayın lütfen :(
Oy sınırı +315 veee tabii ki yorumlarınızı da görmek isterim. Hele bu bölüme az yorum gelirse kızarım ona göre🥰 Sadece ufak bir uyarım var bölümde hoşunuza gitmeyecek bir kink olabilir geçersiniz orayı🤷🏻♀️
Keyifli okumalar kocaman öpüyorum sizi.
D-day streamlemeyi unutmayın aşklarım🫶🏻
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Eat my sins Hurt me wide, every time you enter, enter, enter Love sorrounds you I am seeing from a new dimensions Make me come through you Make my skin"
🎼 Ramsey - Love Surrounds You
31. Bölüm: Bildiği hayattan sıyrılmasını sağlayacak bir afete ihtiyacı vardı ve Jimin bir deprem, bir toprak kaymasıydı.
Jimin aynadaki dağılmış görüntüsünü izlerken aklından geçen tonlarca şeyi bir sıraya sokmaya, mantıklı bir açıklama getirmeye ya da en azından çiçeklerinin açtığı gün gebe olduğunu da öğrendiği gerçeğini hazmetmeye çalışıyordu ama o an için bunu yapmak hiç olmadığı kadar zordu. Zihni, yüzünün her yerinde ahenkle açan, mor ve sarının en sıcak tonlarını taşıyan ve güzel yüzünü olduğundan daha çekici gösteren çöl çiçekleri ile hemen arkasında diz çökerek sıkıca kavradığı kalçalarını iki yana ayırmış, büyük bir gayretle onu yiyip bitiren alfasının yaşattığı tatmin duygusu arasında sürükleniyordu yalnızca. Yoongi, dilini oynattıkça, pürüzlü dokuyu duvarlarının arasında gezdirerek hiç utanması yokmuş gibi ağzını şapırdattıkça Jimin de yasladığı aynalı masaya daha sıkı tutunuyor, titreyen dizlerine rağmen ayakta durmak için büyük bir çaba sarfediyordu. Neyse ki Yoongi sıkı sıkıya tutmuştu onu. Aksi halde Jimin'in yeri boylaması işten bile olmazdı.
"Yoongi," diye inledi belli belirsiz bir ses tonuyla. Ağzı kurumuş, attığı minik çığlıklar yüzünden boğazı acımaya başlamıştı.
Jimin'in Yoongi'yle ilgili sevdiği pek çok şey vardı.
Alfa, Jimin'in tanıdığı en düşünceli, en sevecen ve en yumuşak kalpli insanlardan biriydi bir kere. Geçmişi göz önünde bulundurulduğunda tam tersi olması beklenebilirdi ama Yoongi'nin Jimin'in içini eritecek kadar incelikli bir ruhu vardı. Omegasını nasıl sevmesi gerektiğini, bir omegayı nasıl mutlu edeceğini çok iyi biliyor, Jimin'i her daim el üstünde tutarak fazlasıyla kıymetli hissettiriyordu. Evet, Yoongi'yle ilgili Jimin'i tatmin eden, yüreğini hoplatan, içini eriten, kanını kaynatan çok fazla şey vardı. Ona dair sevdiği, aşık olduğu ve bayıldığı pek çok şey.
