32

4.8K 574 757
                                    

Selaaaam, nasılsınız bakalım?

Oxytocin'e gösterdiğiniz ilgi ve sevgi için çok teşekkür ederim🫶🏻 yorumlarınızı, mesajlarınızı, panoma yazdıklarınızı vs büyük bir keyifle okuduğumu bilmelisiniz iyiki varsınız🤍

Oy sınırı koymaktan hiç hoşlanmıyorum aslında ama aksi halde okuyup sıkı sıkıya takip ettiğiniz halde oy vermiyorsunuz😔 O yüzden bu bölüm sınır +317 diyelim. Yorumlarınızı görmek beni çok mutlu eder😍

Keyifli okumalar öpüyorummm


Keyifli okumalar öpüyorummm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




32. Bölüm: "Yakalanırsak fena olacak!"


Jimin'in ciddi bir problemi vardı.

Sabah'ın erken saatlerinde Yoongi'nin öpücüklerine boğularak uyandığında içine dolan tarifsiz huzur, kanını kaynatan mutluluk ya da yüreğinden dolup taşan huzura rağmen probleminin ne olduğunu anlayıp çatılan kaşları ve asılan suratı ile soluğu aynanın önünde alması sadece saniyeler sürmüştü.

Jimin çiçeklerini göremiyordu!

Alfasının onu öpücüklere boğarken tarif ettiği o kusursuz görüntüyü göremiyor, doya doya izleyemiyor ya da rahatça dokunamıyordu bile.

"Bu haksızlık." Dedi sırtını aynaya dönmüş, omzunun üzerinden aynadaki yansımasını görmeye çalışırken. "Sen istediğin zaman görebiliyorsun çiçeklerini." Ellerini arkaya uzatarak dokunmaya çalıştı. "Bak! Ellerim bile zar zor yetişiyor. Dokunamıyorum bile."

Tam olarak kendi kuyruğunu kovalamaya çalışan bir köpek yavrusuna benziyordu ve Yoongi bu manzarayı yatağından, sere serpe yattığı örtülerin arasından gülerek izliyordu. Hatta öyle çok gülüyordu ki bu duruma omuzları sarsılıyor, pirinç taneleri gibi yana dizilmiş beyaz dişleri ve pembenin en tatlı tonu olan diş etleri bile görünüyordu.

"Gülme!" Diye çemkirdi Jimin. "Tabii senin için hava hoş, ne zaman aynaya baksan görebilir, ne zaman elini uzatsan dokunabilirsin kendi çiçeklerine." Siyah saten sabahlığını tekrar üzerine geçirerek kuşağını önünde bağladı ve istemsizce karnına, yavrusunun yuvasına giden elinin farkında olmadan yumuşak adımlarla yatağa doğru yürüdü. Bir "of!" sesiyle bıraktı kendini Yoongi'nin yanına. "Nasıl göreceğim çiçeklerimi?"

"Dert ettiğin şey bu mu?" Yoongi, çenesini omegasının narin omzuna yasladıktan sonra kollarını ince belinin etrafına sararak sıkıca sarıldı ona. "Bir çiçek bahçesi olduğunu unuttun herhalde." Jimin'in elini yakalayıp dudaklarına götürdü ve parmak uçlarına, avuç içine, eklem yerlerine minik minik bir sürü öpücük kondurdu. Her öpücüğün ardından  parlak taç yaprakları ve göz alıcı güzellikleri ile çöl çiçekleri belirmişti. "Gördün mü bak? İstediğin zaman dokunabilirsin onlara."

Omeganın yüzünde öyle büyük bir gülümseme belirdi ki Yoongi dayanamayıp yanağındaki can alıcı gamzeye de bastırdı dudaklarını. Jimin'in mutlu feromonları dalga dalga yayıldı odanın içine. Yoongi'nin yüreği de mutlulukla dolmuş, omegasının hissettiği tüm sevinci kendi yüreğinde hissederek keyifle mırıldanmıştı.

oxytocin : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin