Final

3.6K 364 716
                                    

🎼 nias diasamidze - mandalina bahçesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🎼 nias diasamidze - mandalina bahçesi

***

Final: "Meleklerim birdi, iki oldu."


Doğuma günler kala Jimin'in hakkında endişelenmesi gereken pek çok şey vardı.

Her ne kadar çevresindeki herkes onun için koşturuyor, bütün hazırlıklara olanca güçleriyle yetişiyor ve Jimin'e pek bir iş bırakmıyor olsalar da omeganın zihni sürekli farklı yerlere kayarak endişelerinin boyutunu değiştiriyor ve arttırıyordu.

Öncelikle Doktor Chang ile belirledikleri sezaryen günü yaklaştıkça tarifi zor bir korku ve endişe düşüvermişti yüreğine. Bebeğini kucağına alacağı anı iple çekse de bir ebeveyn olarak yetersiz kalmaktan korkuyor, dünyaya gelmesine sebep olduğu canlının sorumluluğunu taşıyamamaktan ve ona yetememekten endişe ediyordu. Yoongi'nin baba olmakla ilgili bütün endişeleri Jimin'e geçmişti sanki. Her ne kadar kendine engel olmak ve bu duyguların önüne geçmek istese de bir anda kendini yine aynı bataklıkta debelenirken buluyor, ellerini uyuşturup yüreğini gümbür gümbür attıran, karnına keskin bir sancının saplanmasına neden olan karanlık duyguların pençesinde kıvranıyordu.

Yoongi de farkındaydı durumunun üstelik. Farkında olmaması garip olurdu ama mühürlendikleri günden beri belki de ilk kez Yoongi'nin onu açık bir kitap gibi okuyamamasını dilemişti Jimin. Yaşadığı buhranın onu da üzüp endişelendirmesini hiç istemiyordu ama kurtları omegaya rol yapması için bile fırsat bırakmıyordu.
Şimdi de dudaklarını kemirmemek için kendisini zorlarken önünde çömelmiş kıyafetlerini giyinmesine yardımcı olmaya çalışan alfasına hiçbir şey belli etmemeye çalışıyordu ama çabasının nafile olduğunun da farkındaydı.

Yoongi, Jimin'in hafifçe havaya kaldırdığı kalçaları sayesinde külotunu rahatça giydirdikten sonra çömeldiği yerden kalkmak yerine omeganın bacaklarını güzelce araladı ve dizlerinin üzerine inerken yüzünü de Jimin'in uyluğuna yaslayarak derin bir nefes çekti ciğerlerine. Çok geçmeden feromonlarının dozunu arttırmış, ona belli etmediğini düşünerek endişe içinde kıvranan omegasını kokusuyla sarıp sarmalayarak yüreğindeki yangını biraz da olsa dindirmeye uğraşmıştı.

"Jimin." dedi bir süre sonra. "Senden çok hoşlanıyorum." Bir yandan omeganın üst bacaklarına art arda uzun ve yumuşak öpücükler bırakıyor bir yandan da kısık ama derinden gelen sesiyle konuşuyordu. Çöl çiçeklerinin birer nakış gibi işlendiği dudakları her temasıyla birlikte Jimin'in tenine de bulaştırıyordu renklerini. Yoongi, araladığı bacakları güzelce kavrayıp biraz daha eğildiğinde ve omeganın üst bacağının iç kısmına canını yakmayacak minik bir ısırık bıraktığında Jimin de sanki ilk kez görüyormuş gibi hülyalı hülyalı teninde açan çiçekleri izliyordu.

Aniden ısırılmanın getirdiği heyecanla irkilirken içinde bir şeylerin kopup gittiğini, damarlarındaki kanın bile alev aldığını hissetmişti. Yoongi'nin aklını başka bir yere çekmesi sadece saniyeler sürmüştü işte. Parmakları bacaklarına sürtünen yumuşak saç tutamlarına dolanırken "Sadece hoşlanıyor musun?" diye sordu. Tek kaşı havalanmış, dudakları da muzip bir gülümseme için kıpraşırken yanağında Yoongi'nin bayıldığı gamzelerinden biri belirmişti. "Ben ikimizin bebeğini taşıyorum ve sen benden sadece hoşlanıyor musun? Çok yazık."

oxytocin : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin