37. BÖLÜM

76.7K 6.1K 2K
                                    

37. BÖLÜM: UMUT IŞIĞI

Ben geldim, sonlara yaklaştığımız için biraz buruk olarak geldim.

Finale son 3 diyebiliriz artık 🥺

Elimde olmayan nedenlerden ötürü bölümü biraz geciktirdim, bu yüzden uzun bir bölüm yazmaya çalıştım, umarım severek okursunuz.

Son olarak yorum ve votelerinizi bekliyorum. Çünkü motive kaynağım tamamen siz ve tepkileriniz, bunu benden esirgemeyin 🥺


 Çünkü motive kaynağım tamamen siz ve tepkileriniz, bunu benden esirgemeyin 🥺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•Çağan Şengül 22
Anıl Emre Daldal K.

🌱

24 Ocak saat 22.28
Doğum başladığında saat tam olarak 22:28'i gösteriyordu. Zeynep'in daha fazla tutamadığı çığlığı, odasının içinde yankılandığında eve yeni gelen Vural, her şeyden habersiz bir şekilde telefonda işle ilgili önemli bir konuşma yapıyordu. Tüm gün İstanbul'da olduğu için eve ancak gelebilmişti. Çığlığı işittiğinde telefonu tutan eli donup kaldı. Bu çığlık farklıydı. Erken diye düşünse de doğumun başladığını içten içe biliyordu. İlk şoku atlattığında konuşmayı sonlandırıp yatak odasına doğru koştu. Sadece birkaç saniye içinde odanın içine girmişti. Geniş göğsü sık sık aldığı nefeslerden ötürü inip kalkıyordu. "Zeynep!" diye soludu.

Zeynep çektiği şiddetli  acı yüzünden ter içinde kalmış ve yüzü kızarmıştı. Vural titreyen dizleriyle yanına yaklaşıp yüzünü ellerinin arasına aldı. Yüzüne yapışan saçlarını geriye doğru iteleyip sertçe yutkundu.

Zeynep ağlamaklı bir sesle "Vural," dediğinde göğsünün orta yerine sağlam bir yumruk yemiş gibi oldu. "Daha fazla dayanamıyorum."

Çektiği acı yüzünden sesi kısıktı.

Vural'ın gözleri irileşti. "Kaç saattir sancı çekiyorsun ki?" İçeriye giren Fatma abla telaşla konuştu.  "Bir saate yakındır sancısı var, süreleri kısaldı. Yalancı sandık sandık ama doğum başlamış olmalı."

Vural bir an ne yapacağını bilmeyen ifadesiyle etrafına bakındı. Elleri titriyordu ve aldığı nefes ciğerlerine ulaşmıyordu sanki. O gün gelip çatmıştı. Çocuğu dünyaya gelmek üzereydi ve o nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. "Nasıl?" diye soludu. "E-Erken değil mi?"

Bir nevi şok geçiriyordu. Bunu fark eden Zeynep, onu sakinleştirmek için elini sıkıca tuttu. "Hayatım," diye fısıldadı. "Hastaneye gitmemiz gerekiyor. Hemen."

Vural gözlerini kırpıştırdı. Zeynep'in yumuşak sesi onu kendine getirmiş gibiydi. Aniden ayağa fırladı. "Tamam tamam," dedi nefes nefese. "Hemen gidelim." Eğilip Zeynep'i kucağına aldı. Zeynep tırnaklarını omuzlarına geçirdi çünkü kasıklarına yeni bir sancı bıçak gibi saplanmıştı. Vural daha önce böyle bir şey yaşamadığı için ne yapacağını pek bilmiyordu. Çünkü Emre sezeryanla doğduduğundan böyle şeyler yaşamamıştı. Doğacağı gün bile doktor tarafından belirlenmiş kısa bir işlemden sonra dünyaya gözlerini açmıştı. Ama şimdi işler farkıydı. Sevmeye kıyamadığı kadın, tahmin etmediği bir acının kollarında kıvranıyordu. Onu böyle acılar içinde görmek göğsünü ateşe veriyordu. Çünkü elinden hiçbir şey gelmiyordu.

SEHER YELİ (Tamamlanmak Üzere)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin