"Jungkook..."Taehyung koşa koşa Jungkook'un arkasından gidip uzun kollu tişörtünün kolunun ucundan tutup alttan masum bir şekilde baktı. Şirin bir şekilde kolunuj ucubu tutan ve kendisine bu denli şirince bakan çocuk kalbini ısıttı Jungkook'un.
"Efendim hyung"
"Şey.. lütfen hava kararmadan eve gelin. Biliyorsun zaten evde tek başıma kalmaktan pek hoşlanmıyorum"
Jungkook hala Taehyung'un neden tek başına kalmasından korktuğunu bilmiyordu ve aşırı merak ediyordu. Geçen sefer sorduğunda Taehyung konuyu dağıtıp kaçıp gitmişti. O yüzden bir ara tekrar sormayı düşünüyordu.
"Tamam" dedi Jungkook gülerek "Merak etme sevgilim ile erkenden geliriz. Eğer istersen arkadaşını çağırabilirsin"
"Aslında olabilir hem yalnızda kalmamış olurum"
"Ama yemeği tek başına yapacaksın. Sevgilim senin ellerinden yemek istiyor" Jungkook bilerek böyle konuştuğu için Taehyung'un kalbini defalarca kırdığını ve çocuğun kendi içinde büyüttüğü çiçeğinin solduğunu bilmiyordu. Sadece gerçeği öğrenmek istiyordu. Çünkü son zamanlarda bu konuyu kafasına takmıştı.
"Olur" dedi Taehyung üzgünce fakat bu üzgün hissi belli etmeyerek. "Çok güzel yemekler yapacağım. Sevgilin parmaklarını yiyecek"
"Bakacağız artık"
Yavaştan havalar soğuduğu için Jungkook montunu alıp çıktı evden. Tek başına kalan esmer adam ise dudaklarını şişirip aniden saldı. Yavaştan gözleri dolmaya başlıyordu. Şu an istediği sadece Jungkook'un odasına gidip birazcıkta olsa yatağına uzanıp kokusunu içine çekmekti.
Yavaş adımlarla yukarı çıktığında Jungkook'un odasının önüne geldi. Girip girmemekte kararsız kaldı. Jungkook'un fark etmesinden korkuyordu. Kapı yanındaki duvara yaslanıp gözyaşlarını sildi ve bir süre olduğu yerde öylece bekledi.
Her zaman olduğu gibi yalnızdı yine. Hep yalnızdı Taehyung. Annesini daha çok küçükken kaybetmişti. Babası onlar terk edip gitmişti. Sadece teyzesi vardı. Şu an o da kendi hayatını yaşıyordu, evlenmişti ve mutluydu. Garip bir şekilde kendini fazlılık hissetti bu evde. Jungkook'un söylediği "sığıntı" kelimesi sanki beynine kazınmış ve kafası içinde ses sürekli bu kelimeyi söylüyordu.
Jungkook'un artık bir sevgilisi vardı, zaten onu kendisini sevmesi imkansız gibi bir şeydi. Bir anda aklına gelen bir fikiri sevdi. En kısa sürede bu evden ayrılıp kendi evine çıkma fikri çok iyi gelmişti. Yalnız kalmaktan korktuğu içinde bir ev arkadaşı bulması lazımdı önce.
Hemen toparlanıp Jungkook'un odasına girmeden ayrıldı kapısı önünden ve akşam için hazırlık yapmaya başladı. Jungkook'u ununıp kendi hayatına bakmak isityordu artık.
+
+Taehyung hazırlıkları bitirdikten sonra akşam saat altıya geliyordu. Her an gelebilirlerdi. O yüzden hazırladığı masaya son dokunuşları yapıp salonda geçti. Hemen o sırada zil çalınmıştı. Derin bir nefes alıp kapıya gittiğinde biraz bekledi. Zor bir durumdu, sevdiğim adamın sevgisiyle tanışacaktı.
Kapıyı açtığında karşısında gördüğü iki bedenle yutkundu. Onlar el ele tutuşuyor ve gülümsüyorlardı. Kızın yüzündeki kocaman gülümseme Taehyung'un içini ısıtmıştı. Sonuçta o kızın bir suçu yoktu ona kötü davranama veya trip atmazdı.
"Hoş geldiniz"
"Hoş bulduk Taehyungie, ben Nayeon. Jungoo'nun ark-" Jungkook arkadan kızın kolunu çimdiklediğinde Nayeon hem acıyla hemde gülüdü, bunu acısını kesinlikle çıkaraktı Jungkooktan. "Yani sevgilisi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lolita | taekook
FanfictionJungkook'un izleri Taehyung'un üzerinde çok güzel durdurdu, her anlamda. Texting ağırlıklı< 01072022