|Kazananı olmayan bu aşk oyununda, oyun arkadaşım olur musun?|
"Büyü yaptım.."
"Ona eminim.. Ama gözlerim kapalıydı.. Gözlerini kullanmadan nasıl yaptın?"
"Medusa mıyım ben?" diyerek güldü Dila. Gülüşü adamın derin bir nefes almasını gerektirmişti...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
|ruhuma şarkılar söyleten sen|
-flashback-
Ayşe hanım bir gün önce başladığı patiğin eşini örmek için örgü çantasını alıp salona geçti. Her zamanki gibi, mürdüm rengi tekli koltuğa oturdu. Şişlerini eline alıp örgüye başlayacağı sırada kapının çalmasıyla duraksadı. Ayaklanıp elindeki örgüyü koltuğun üzerine bıraktı. Holden geçerken saate şöyle bir baktı. Gece yarısı olmuştu. Bulut'un geldiğini düşündü. Hırkasını iki yanından çektirip önünü kapadı ve kapıyı açtı. Geleceğini hiç tahmin edemeyeceği birisiydi kapıdaki. Oğlu, Ateş'ti.
"Ateş?"
"Gi-girebilir miyim?"
"Ge-gel oğlum. Gel tabii."
Ateş kan çanağına dönmüş gözleriyle annesine baktı. Yüzünde hüzünlü bir tebessüm oluştu. Eşikten içeri girdiğinde, evin kokusu buram buram içine doldu.
"Komposto mu yaptın?"
Ayşe hanım tebessüm ederek kafa salladı.
"Çocukkende böyleydin. Eve girdiğin gibi bütün kokuları alır, sevdiğin bir şey varsa onu sorardın."
Ateş dolu gözlerle annesine sarıldı. Başını omzuna yasladığında, annesinin elini sırtında hissetti.
"Canım çok yanıyor anne, bö-böyle sanki beni ayağıma taş başlayıp, bir okyanusun içine atmışlar. Yüzeye çıkmak istiyorum, ama ne kadar uğraşsam boş.. Çırpındıkça daha derine batıyorum. Çocukken olduğu gibi beni dizinde uyutsana, bana geçeceğini söylesene anne. Kalbimdeki yangının dineceğini, onun geleceğini söylesene.."
"Kimin?"
Ateş geri çekilip gözlerini annesinin gözlerine dikti. "Bu gece yanında kalabilir miyim? Bi-biliyorum kızgınsın bana, belki yüzümü bile görmek istemiyorsun. Bencilim çünkü, korkağım, sevilmeyi hak etmiyorum biliyorum. Ama tek bir gece, yine senin küçük oğlun olabilir miyim?"
Ayşe hanımın yılların izlerini taşıyan yüzünde belli belirsiz bir kaç yaş göründü. Ateş'in yanaklarını okşarken, sanki oğlunu hiç kaybetmemiş gibi hissediyordu. Hüzünlü bir tebessümle gülümsedi.
"Gel buraya benim yaralı çocuğum."
Ayşe hanım oğluna bir kez daha sarılıp, başını okşadı. Tabii bu Ateş'in boyundan ötürü biraz zor bir eylem olmuştu.