seul sanat lisesi dans bölümünün iki gözdesi vardı: lee minho ve hwang hyunjin.
beş yıllık eğitim hayatlarının son üç yılında herkesçe rakip olarak görülen ikilinin rekabetinin resmi olarak biteceği bu günde işin ironik yanı ikisinin de birbirini rakip olarak görmeyi bırakalı zaten çok olmasıydı. tam da bu yüzden şu anda sahne arkasında el ele tutuşmuş şekilde sahneye çıkmak için bekliyorlardı. birlikte olduklarını tüm okul çoktan duymuştu zaten ve onları destekleyen birçok kişinin yanında nasıl birlikte olduklarına hala hayret edenler de vardı. hiçbirinin önemi yoktu, birilerinin onları desteklemesine ihtiyaçları olmadığı gibi saçma lafları da umursamıyorlardı.
"çok heyecanlı mısın?" diye sordu minho. hyunjin minho'nun isteği üzerine yeniden uzattığı saçlarını arkasından toplamıştı ve önden bıraktığı perçemleri gözlerinin önüne geldiği için minho tarafından kulağının arkasına sıkıştırılmıştı eş zamanlı olarak.
"düşündüğümden daha fazla hem de."
beş yıl boyunca bu sahnenin arkasındaki heyecanlı ve gergin bekleyişlerinden daha farklıydı şimdikisi. bu sefer heyecanı daha ağır basıyordu ve tatlı bir heyecanla harmanlanmıştı. bir de sol avucunu ısıtan el vardı. birazdan ellerini ayırmak zorunda kalacakları için şimdi sıkı sıkı parmaklarını kenetlemişler ve birbirlerini sakinleştirmeye odaklılardı sadece. sınıf arkadaşlarının çıkardığı uğultuyu duymuyorlardı bile.
"ben de biraz heyecanlıyım sanırım."
"sadece biraz mı?"
minho omuz silkti. "sahnede olmak benim işim."
hyunjin her zaman onun sahnedeki öz güvenine imrenirdi ve şimdi de aynı duruşu sergiliyor olmasına gülümsedi sadece. artık içini kavuran bir kıskançlıkla değil de sıcaklatan bir hisle ona imrenmesi hoşuna gidiyordu.
"yine parlayacaksın." dedi. sesinde gram kıskançlık yoktu, iki anlamda da. ne kendi ışığını çalacağı için sinirliydi ona ne de birileri onun parıltısına kapılır diye. aksine insanların lee minho'nun ışığı karşısında büyülenmesini istiyordu.
"yanımda sen olduğun için."
minho ise asıl parlayanın hwang hyunjin olduğuna yemin edebilirdi. zaten giydiği işlemeli siyah ceketi ve içindeki siyah gömleğiyle ışıl ışıldı uzun saçlı oğlan. gözlerinin üstünü kaplayan hafif buğulu makyajı da güzelliğini daha bir ortaya çıkarmıştı üstelik. benzer kıyafet ve makyaj kendisinde de olmasına rağmen sevgilisinin yanından geçemeyeceğine olan inancı tamdı mor saçlı oğlanın.
evet, saçlarını yeniden mor yapmıştı. hyunjin kendisinin en sevdiği saç modelini yaptırmasına karşılık o da hyunjin'in en sevdiğinden yapmaya kara vermişti mezuniyet için.
"iğrenç derecede romantiksin." deyip güldü hyunjin. konuştukça heyecanının azalıyor olması işine geliyordu. minho bunu bildiği için onunla konuşmaya çalışıyordu zaten.
"yine de bana aşıksın." şımarıkça kurduğu cümleye bir de omuz silkmesi eklediğinde hyunjin tarafından küçük bir kıkırtı kazanmıştı. eğer etrafta bir dolu öğrenci olmasaydı onu öpmek için çok uygun bir zamandı.
"evet, çok maalesef ki." dese de minho ile birlikte güldüler dediği şeye.
"... seul sana lisesi 2024 yılı mezunlarını sahneye davet ediyorum."
müdür dakikalardır süren konuşmasını sonunda bitirip de öğrencileri sahneye çağırdığında ikili son kez birbirlerine güç verircesine gülümsedi. ardından minho erkek arkadaşının elini bırakıp önüne döndü ve ilerleyen sıraya uyarak sahneye doğru yürümeye başladı. peşinden de hyunjin ve sıranın geri kalanı geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in luv [hyunho]
Fanfictionseul sanat lisesi dans bölümünün iki gözdesi vardı: lee minho ve hwang hyunjin. [25 haziran 2022 - 14 ekim 2022]