özel bölüm| belki de birbirimizin kaderiyizdir

278 44 23
                                    

dans etmeye ortaokulda başlamıştım. idol olmak gibi bir isteğim yoktu ama televizyonda gördüğüm grupların danslarını etmeye çalışmak beni çok mutlu ederdi. aileme dans etmek istediğimi söylediğimde beni bir kursa yazdırmaları ve arkamda durmaları şanslı bir çocuk olduğumu gösteriyordu, bunu biliyordum. kursumu da sevmiştim, güzel arkadaşlıklar edinmiştim orada. liseye hazırlandığım dönemde ise normal bir liseye gitmek istemediğime karar vermiştim. bu alandan ilerlemek istiyordum ve bunun için en iyi seçeneği değerlendirmek için kolları sıvamıştım.

seul sanat lisesi.

burayı kazanabilmiş olmak şu anda bile hayret etmeme sebebiyet veriyordu. çünkü burası ülkenin zaten tek sanat lisesi olmasının yanında yetenek sınavıyla alan bir yerdi. yalnızca birkaç yıllık dans kursu eğitimimle buraya girebildiğim için gururum okşanmadı diyemezdim. yetenekli olduğumu biliyordum elbette ve bu okul bunu gösterebilmem ve de geliştirebilmem için en iyi fırsattı. ben de bu fırsatı kullanmaya çalışıyordum.

ilk iki sene teorik lise dersleriyle geçtiğinden kimin hangi alanda ne kadar iyi olduğunu bilemiyorduk. hepimiz dört alandaki dersleri alıyorduk ama haftalık ders saati azdı. temel düzeydeydi ve ikinci senenin ortalarında kimin hangi alandan ilerleyeceğini az çok tahmin etsek de mezun olacağımız zaman kimin ne seviyeye çıkacağı tahmin edilemezdi.

hırslı bir çocuktum, dans etmeye geç başlasam da kendimi geliştirebilmek için çok çalışmıştım ve okulun dans alanındaki en iyilerinden olabilmeyi hedefim yapmıştım. belki de birinci olarak bitirebilirdim. bunun hayali o zamanlardan zihnimin bir köşesine yerleşmiş ve içten içe beni beslemişti fark etmeden.

bunu hedefim haline üçüncü sınıfta getirmiştim. sonunda alanlara ayrıldığımız ve derslerimin çoğu artık dansla ilgili olduğu için daha heyecanlıydım. farklı dans türlerini öğrenmeye başlamıştık, daha çok pratik dersimiz vardı ve genel lise derslerinden kurtulmuştuk. mutluydum yani ve dans etmek hakkında gerçekten bilgiler öğrenmek beni mutlu ediyordu. hocalardan aldığım geri dönüşler güzeldi, motivasyonum artmaya başlamıştı ve bu durum hırslanmamı sağlamıştı. dönemin en iyisi olabilirdim, olacaktım da.

sonra bir gün bu hırsın tek bende olmadığını fark ettim. hwang hyunjin yetenekli çocuktu. küçüklüğünden beri dansla ilgileniyordu ve doğruyu söylemek gerekirse dans etmek için doğmuştu. sahneye yakışıyordu. çok konuşmuşluğumuz yoktu, kişisel olarak tanımaz etmezdim lakin üçüncü sınıfın ilk döneminde dönem sonu sınavlarında göz göze geldiğimizde bakışlarındaki hırsı görmüştüm. sahnede olan bendim, beni izleyen oydu ve ben onun bakışlarındaki kıskançlığı da görebilecek kadar uzun oyalanmıştı bakışları bende. performansımı yeni bitirdiğimden hızla inip kalkan göğsüm, düzene sokmaya çalıştığım nefesim ve koca salonda şak diye onu bulan gözlerimle sahneden inene kadar devam etti bu.

onun sahnesi benden sonraydı. ben de onu izlemiştim. daha önce de izlemiştim pek tabii, her değerlendirme için o sahnede tek başına neler gösterebildiğini az çok biliyordum. derslerde nasıl da esnek bir vücudu olduğunu da görebilmiştim. benim gibi sonradan başlamayıp çocukluğundan beri eğitim aldığı belliydi. annesinin balerin olması da büyük şans katmıştı oğlana.

kıskanmadım diyemezdim. ama benim onun sahip olduğu şansa ve hayata sahip olmamama rağmen ondan daha iyi olmamın asıl hwang hyunjin'i deli ettiğini bilmek içimde oluşmaya başlayan hırsı körüklemeye yetmişti. onda da bir şeyler tetiklenmiş olmalı zaten, ki artık hocaların içten içe bizi karşılaştırdığını bilmek de bu rekabetin başlamasını kaçınılmaz kılan şeylerden biriydi.

hepimiz yetenekli çocuklardık, olmasaydık bu okula giremezdik zaten. kimilerinin en iyi olmak gibi dertleri yoktu ve sadece kendisini geliştirmeyi hedefliyordu. kimileri ise adını yazdırmak istiyordu onunla benim gibi. ikinci dönemin yarısına geldiğimizde ise resmiyete dökülmemiş bir rekabet anlaşmasına girmiştik ama. hwang hyunjin ve lee minho, döneminin en iyileri. hocalar bile hangisinin birincilikle mezun olacağını merak ettiği iki isimdik biz.

boy in luv [hyunho]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin