Bölüm 14: Görev

62 8 2
                                    

Duyduklarımla resmen şoka girmiştim. Ne demek oluyordu tüm bunlar anlam veremiyordum. Zach içki içmeye başladıktan sonraki cümleyi o kadar kısık söylemişlerdi ki anlamamıştım. Ama en son dediklerini az da olsa anlamıştım. Zach kimi bu kadar çok sevmiş ki? Neden benim duymamı istemiyorlar. Zach'in birini sevme düşüncesi neden beni bu kadar sinirlendiriyor ki? (Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi? Tamam lan vurmayın) Ben niye böyle saçmalamaya başladım. Ben merdivende öyle şoka girmişken Clara ve Nick merdivene yöneldiler. Clara beni farketti. Nick sessiz bir küfür savurdu. Ben hâlâ orada öyle kalmış düşünüyordum.

Clara"s-sen bir şey duydun mu?"

"Ne oldu dün akşam?"

Nick" ne olacak bir şey olmadı" dedi korku dolu gözlerle. Pek inanasım gelmedi. Ama sonunda nedense cevabından çok korktuğum soruyu sordum.

"Zach bi-birini mi seviyormuş"

Nick"nerden çıktı bu ?" Dedi nedense rahatlamış gözüküyordu.

Clara"yalnış duymuştursun sen canım ya biz Isaac'ten bahsediyoruz."

Nick"Hani Victoria''yı seviyor ya"

"İnanmamı beklemiyorsunuz değil mi ? İçmeye başladıktandan sonraki cümle hariç herşeyi duydum. Bana yalan söylemeyin! Neyi duymamam gerekiyordu benim?" Off yaa en önemli yeri kaçırdım. Where is the adalet? Diye haykırmak istiyorum şu anda yeminle yaa.

"Söyleyin lan çabuk!"

Nick"Zoey bunu bizden duymamalısın. Zamanı geldiğinde her şey ortaya çıkacak."

Pek ikna olmasamda mecbur kabullenmiştim. Sonuçta bu Zach'le ilgili. O söylemek isterse söyler. Acaba kim yaa? Ben şimdi rahatta edemem öğrenmeden. Ama bir yanım öğrenmekten korkuyor gibi. Yok canım daha neler? Neyse ben daha fazla saçmalamıyım. Hazırlanayım oyalanıyım yaa.

*Akşam*

Nihayet hazırdık. Erkekler zaten bizi bekliyordu. Bu kadar kalabalık olmaya alışkın değildim. Genelde 6 kişi olurduk. Zaten diğer görevlere böyle hep beraber gitmeyecekmişiz. Bu görev alanı büyük olduğundan öyle gerekiyordu. Koskoca şirket. Ama ortası normal bahçe etrafı hilal gibi şirket. Ben de anlamadım şahsen. Ama güzel görünüyor. Bu arada aşağı indik. Tabi erkekler pörtlek gözlerle bize bakarken, Ian bizi alkışlıyordu. "Mübarek yavrumlar müthişsiniz. Bravo" diyip duruyordu. Çok beklemeden çıktık. Arabalara atlayıp çıktık. İki iki binmiştik. Ben Clara'yla binmiştim. Kısa bir yolculuktan sonra nihayet varmıştık. Arabadan inip toplandık. Operasyon yetkilisi ben olduğum için söze başladım.

"Evet gençler hazır mısınız? Herkes çok dikkatli olsun. Tek bir hata bile istemiyorum. Anlaşıldı mı?" Hepsi onaylar nitelikte mırıltılar çıkardılar.

"O zaman görev başlasın." Dedim.

İçerisi bayağı büyük ve de kalabalıktı. Clara ile birlikte birer içki alıp ilerledik. Farklı yönlere doğru gittik. Ben ofisine gireceğimiz adamın olduğu yere gittim. Yanından geçerken ayağım takılmış gibi yapıp içkiyi üzerine döktüm. Bu sırada elimi omzuna doğru atıp, sanki düşüyormuşta ona tutunmuş havası verdim. Masum kız rolüne bürünüp özür dilemeye başladım.

"Ben gerçekten çok üzgünüm. Bilerek olmadı cidden. İsterseniz hemen gidip temizlemenize yardım edebilirim. Bağışlayın beni lütfen." Önce beni süzüp ardından hafifçe sırıttı. Pislik.
"Tabi güzelim neden olmasın. Ofisim yukarda. Orada yardım edersin." Salak!

"Tamam" dedim ve yukarı çıktık. Ofisin kapısına iki ızbandut gibi adam dikmiş. Kenara çekilip yol verdiler. Aferin adam olun işte böyle. Şifreyi girip içeri geçtik. Kapı dışardan şifreliydi. Ancak içerde şifre yoktu. Koltuğa oturdu ve bana bakmaya başladı. Islak mendili alıp üstünü silmeye başladım. Tutunur gibi yüzük olan elimi boynuna götürdüm. Gözlerini bana dikti. Bende ona baktım. Elimi ters çevirdim. Yüzüğün taş olan kısmını yavaşça damarın olduğu yere getirdim. Boynunu okşadığımı sandı. Yüzük damarın üstüne gelince ortasından iğne çıktı ve battı. Gülümsemesi yavaşça solarken

" Süpriz" dedim ve sırıttım. Bayıldı. Uyandığında hiçbir şey hatırlamıyor olacaktı. Gebersin.  Kolumdaki saate basıp bizimkilere işaret verdim.

Clara'dan;

Zoey'nin işaretiyle yavaşça kapıdaki adamlara yaklaştım. Ufak bir hareketle topuğumu kırdım ve yere düştüm. Yüzümü acı bir ifadeye getirdim. Adamlara seslendim.

"Yardım eder misiniz lütfen?" Bingo! İkiside buraya geliyordu.

"Yardım eder misiniz? kalkamıyorum da"

İkisi de bana yardım ederken Zoey, Zach ve Nick'i odaya aldı. Teşekkür ettim.

"Sizin işinizde zor neyse ben burada biraz arkadaşımı bekleyebilir miyim? Birazdan burada olacak. Zaten malum bilekte burkuldu." Hemen onayladılar. Kapıda beklemek yerine burada yanımda durup işimi kolaylaştırdılar.

"Ee çocuklar hangi takımlısınız?" Zo'dan aklımda kalan maç sohbetlerinden bir konu açtım hemen.

Zoey'den;

Zach ve Nick'i odaya aldım hemen. Nick bilgisayarın başına geçti. Acayip yerlere girip şifreleri kırmaya başladı. Ben yapsam büyük ihtimal daha uzun sürerdi. Zach dolapları karıştırıp kasayı arıyordu. Aslında bu çocuğun pek bir suçu yoktu. Tüm suç babasınındı. Bilgileri bulmayalım diye oğlunun odasına saklamış ne varsa. Akıllı(!) adam. Bu adam bir model'e kafayı takmış. Kız buna yüz vermeyince kızın sevgilisini zehirlemiş. Kızıda öldürecekmiş. Ayrıca kız eski başkanın kızıymış. Başkan bizi tanır. Bu yüzden özellikle annemden rica etti. Eskiden kaçırılmıştı. Annemle kurtarmıştık onu. Ne günlerdi. Bu adam örgüt gibi birşey olduğundan her yerde adamı varmış. Neyse zaten bu da bizim işimize geldi. Zaten peşindeydik. Adam Dünya'yı ele geçirme planları yapıyordu. Nick planı arıyor. Zach'te başka bir yerde olabilir diye kasaya bakınıyoru. Zach sonunda bir şey buldu sanırım.

"Hey burada bir adamın suçu üstüne alıp karşılığında para almasıyla ilgili bir  sözleşme var. İşimize yarar. Adamı FBI'a teslim etmek için nedenimiz var... Dur bir dakika bu kasette ne böyle?" Kaseti elinden alıp laptopa taktım. Biri bizden önce davranıp kızı, sevgilisini ve başkanın ailesini öldürmekle ilgili bir konuşmayı videoya almış.

"Bu işimize daha çok yarar. Bunu da alalım" dedim. Masayı incelemeye başladım. Ajandayı alıp içine baktım.

"Bu adam iki gün sonra babasıyla buluşacakmış. Kaçak ortaya çıkıyor ha? Ne dersiniz bir hoşgeldiniz ziyareti yapalım mı?" Deyip göz kırptım. Nick bu arada planın şifrelerini kırmış, bilgisayardan flashına atıyordu. İşlerimizi bitirdik. Kathrina'ya mesaj attım. 3 dakika sonra koridorda sesi yankılandı.

Kathrina"Ah tatlım n'oldu sana böyle, iyi misin? Yanında beklediğiniz için sağolun. Bu arada lavabo nerede tarif eder misiniz?" Adamlar konuşurken ben de Zach ve Nick'i odadan çıkardım. Bir 5 dakika daha bekleyip çıktım. Adamlar öyle bakınca

"Imm o biraz yoruldu. Uyuyor. Rahatsız etmeyin bence" deyip göz kırptım. Çok akıllıyım yaa. Aşağı kata indim. Bizimkilere mesaj atıp dışarı çıktım. Onlar her hangi bir duruma karşı insanların arasında etrafı kolaçan ediyorlardı. Joseph yanıma geldi.

J"Birkaç adam yukarı çıkıyor sanırım biri haber yolladı. Hemen gitsek iyi olur" dedi ve hemen arabalara bindik. Bir görev daha hallettik. İki gün sonrakini de halletsek çok süper olacaktı.
Medyada Isaac
Biraz geç kaldı bölüm ancak bursluluk sınavım yaklaştı. Ayrıca sınav haftam bugün tam olarak bitti. Ancak şimdi atabildim. Bursluluğa kadar bölüm atamayabilirim. Ama sınavdan sonra yazabilirsen yazarım. ♥♥♥♥

Gizemli AkademiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin