10ᵇ

202 10 0
                                    

...

Arka bahçede jungkook ile çimenlere bakabiliyorduk. Tüm bu olanlara inanmayan jungkook, şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

Şimdi yapmam gereken şeyler, bitirmem gereken felaketler vardı. İşte doğru zaman gelmişti.

"Taehyung, ıseul şimdi ne yapacak? Bizimle kalamaz mıydı?" dedi hala şokta kalan jungkook.

"Jungkook, ıseul'ü bilerek gönderdim. Merak etme, her şey kontrolüm altında." dedim kendimden emin bir şekilde.

Gerçekten emindim, bu defa güzel plan yapmıştım. Planım; hayatımı mahveden herkesi öldürmekti.

"Madem her şey kontrolün altında ben kötü bir şey olsun istemiyorum, ne ıseul'e ne de bize. Bana kalırsa gidip heron teyzeyle konuş taehyung." dedi jungkook garip bir ifadeyle.

"Neden bir anda bunu söyledin?" dedim anlam veremeyerek.

"İçimde kötü bir his var, bence gidip konuş taehyung." dedi ciddileşerek.

"İyi ama anneme anlatsam ne değişecek?" dedim sakince.

"Kim Taehyung." jungkook ismimi böyle söylediğinde ortada gerçekten ciddi bir şey var demekti. Onu dinleyip saraya adımladım ve annemin odasının önünde durdum.

"Anne? Girebilir miyim?" dedim nazikçe.

Bir anda kapının ardından çıkmasını beklemiyordum ki annem beni kolumdan tutup yürümeye başlamıştı.

Eunwoo'nun odasının önünde durduk, annem derin bir nefes alıp odanın kilidini açtı.

"Anne ne yapıyorsun?" dedim hala anlamayarak.

Annem şöminenin yanına adımlayıp arkasındaki dosyayı aldı.

"Eunwoo'yla seni konuşurken duydum, o gün siz odadan çıkınca gelip bu dosyaya baktım oğlum. Burada ne yazdığına neden bakmadın?" dedi annem sakin ses tonunda. Sadece annemin gözlerine bakabiliyordum. "Sana daha ayrıntılı anlatacağım, gel benimle." dedi tekrar elimi tutup yürümeye başlayan annem.

Benim odama gelmiştik, annem beni yatağa oturtup karşıma sandalye çekti ve oturup dosyayı açtı ve bana uzattı. Alıp okumaya başladım. Bir süre sonra bana bakmaya devam eden annemle buluştu gözlerim.

"Anne, bu gerçek mi?" dedim hala şaşırarak.

"Maalesef oğlum, ben her satırına baktım ama eğer gelecekte olan bir şeyi değiştirirsek sorun olur mu diye. Hiçbir şey bulamadım, yapmak zorundayız. Yoksa çok büyük bir felaket olur, her şey senin elinde oğlum." annemin kurduğu cümlelerden tedirgin olmuştum, sanki diyecekleri bitmemiş gibiydi.

"Anne susma, söylemek istediğin her şeyi söyle." dedim kararlıca.

"Taehyung, sana iki vasiyetim var. Kral hyunki'yi öldür ve Iseul'ün yanına git. Eğer dediklerimi yapmazsan gözlerim açık giderim. Bunlar son vasiyetlerim, bana bir şey olursa-"

"Anne-"

"Bitirmedim. Eğer savaştan önce ölürsem, kralı benim hançerimle öldürmeni istiyorum. Taehyung beni anlıyorsun değil mi?" dedi annem ellerimi tutarken.

"Anne sen hissediyorsun değil mi, doğru söyle? Jungkook'ta kötü hissetti, ölme anne." dedim titreyen sesimle.

"Son dakikalarım oğlum, vasiyetlerimi söyleyebildiğim için mutluyum ben. Sen yeterki dediklerimi yap. Tedavisi olmayan bir hastalık bu, istesekte kurtulamam bundan. Bu yüzden seninle konuştum şuan. Şimdi odama gideceğim, uyumak istiyorum. Sen ise masanın başına geçip plan yapıyorsun, duydun mu beni?" dedi annem yaş dolan gözleriyle.

Ayağa kalıp odadan çıktı, arkasından bakakaldım. Ciddi ciddi annem bana son vasiyetlerini söylemişti. Her ne kadar kötü hissetsemde annemin sözünü dinleyecektim. Masamın başına geçip bütün dosyaları çıkardım ve kalem kağıtla plan yapmaya koyuldum.

Eunwoo'nun odasında, şöminenin arkasından çıkan dosyayı tekrar sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Yıl 1967, savaş var. Büyük bir savaş, ölü sayısı çok. Kraliçe, prens, askerler ve halkın neredeyse hepsi. Herkes ölecek. Bütün bunlara sebep olan kişi ise; kral hyunki. Savaşa sebep olan, koca şehri yalnız bırakıp kendi canına düşen ve kahkaha ata ata yaşayan kral. Onun ölmesi gerek, yoksa koca bir şehir ölecek..."

Derin bir nefes alıp gözlerimi ovuşturdum. Kralı öldürmeyi en çok ben istiyordum zaten ve aklımdaki ilk plan ile savaşı bile önleyebileceğimi fark ettim. Yolumdan sapmayacaktım ve şehri koruyacaktım.

Ceketimi alıp saraydan çıktım, tek tek mahalleleri gezip birkaç gün sonra ne yapmaları gerektiğini anlattım. Garipseyenlerde oldu ama prens olduğum için vardır bir bildiği deyip lafıma gidenlerde oldu.

"Kral nerede, niye sana inanalım?" dedi orta yaşlı bir adam.

"Eğer söylediklerimi ciddiye almazsanız ölürsünüz, eğer yaşamak istemiyorsanız peki beni dinlemeyin." dedim ve son evin önünden çekip gittim.

...

Odamda oturmuş düşünmeye devam ediyordum. Juri teyzenin odaya dalmasıyla yerimden sıçramıştım.

"Taehyung, oğlum koş. Annen..."

...

Love İn Time ~Taehyung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin