...
"Taehyung nasıl oldu bu? Nasıl hayattasınız siz, ne oluy-"
Lafımı bölen şey Taehyung'un ansızın bana sarılmasıydı. Taehyung'u o kadar çok özlemiştim ki, hemen kollarımı geniş omzuna atmıştım.
Birkaç dakikanın ardından sarılmayı bıraktığımızda, ağacın dibine gidip yerleşen Jimin ve Jungkook'u gördüm. Bizde gidip oturduk ve Taehyung'un anlatacağı şeyleri dikkatle dinlemeye hazırlandım.
"Öncelikle sen gittikten sonra olanları anlatayım güzelim." diye konuya girdi Taehyung.
Diğerlerine baktığımda kafalarını bambaşka bir yöne çevirmişlerdi ama kulaklarının bizde olduğu belliydi. Ses çıkarmadım ve Taehyung'a odaklandım.
"Sen geçitten atladıktan sonra Jungkook neler olduğunu daha iyi anladı ve tüm bu yaşananları anneme anlatman gerektiğini söyledi. İlk başta annem nasıl ve neden yardım etsin diye düşünüyordum ama aslında bana en çok yardımı dokunan bir diğer kişi annem olmuştu.
Gidip konuştum annemle, sonra biz Eunwoo'nun odasına bir kez daha baktık. Daha doğrusu bakmalıydık. Iseul, şimdi bir şey söyleyeceğim ama yapmak zorunda olduğumu göz önünde bulundur lütfen.Biz evlendikten sonra ben gidip Eunwoo'yla konuşmuştum, o bana bir takım dosyalardan bahsetti ama ilk başta ne olduğunu inan bana bilmiyordum. Bana dediği şey; ben öldükten sonra odamda gezin ve bulduğunuz dosyaları okuyun, ne istediğim onlarda yazıyor. Seninle iki dosya bulmuştuk, üzerinde kırmızı bir leke olan dosyayı senden gizledim. İçinde seni 2022 ye geri gönderip kralı öldürmem gerektiği yazıyordu, ciddiye aldım çünkü ikimiz başka türlü kavuşamazdık.
Eunwoo bunca senedir her şeyi planlamıştı, planda gitmeyen tek şey; ben ve Eunwoo bunları konuşurken annemin bizi duymasıydı. Annem ilk başta hiçbir şey olmamış gibi davranmış, bizim seni göndermemizi beklemiş. Ben Jungkook'u dinleyip annemle konuşmak için yanına gittiğimde, beni kolumdan tutup odamıza götürdü ve bildiği, duyduğu her şeyi anlattı.
Aklım o kadar sende kalmıştı ki, Eunwoo'nun söylediği bir şeyi unutmuştum. Odada şöminenin arkasında bir dosya daha olduğunu söylemişti ama bu aklımdan tamamen çıkmıştı, annem benimle konuşup hatırlamamı sağlayınca tekrar gidip odaya dosyayı aldık.
Dosyada kral Hyunki'nin savaşıyla alakalı bilgiler yazıyordu, ilk başta ne yapılabilir diye düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi. Ben düşünürken annem konuşmaya başladı. Babam anneme uzun sürede etki eden bir zehir vermiş, ve annem süresinin dolduğunu anlamış olacaktı ki bana son vasiyetlerini söylemeye başlamıştı.
Seni bulmamı ve kralı öldürmemi istemişti, o an seni bulma konusunda emin değildim ama kralı öldürme konusunda nettim. Dediğimide yaptım, Juri teyze burada devreye girdi. O da kraldan nefret ederdi. Kralın saat beş şarabı vardı, Juri teyzeden içine uyku ilacı koymasını istedim. Seve seve yaptı, ama kral geride kimseyi bırakmak istemediği için oracıkta Juri teyzeyi kalbinden bıçaklamıştı. Tüm bunlar yaşanmadan önce annem çoktan melek olmuştu, üç gün evveldi sanırım.
Her neyse, bir odanın kapısında beklemedeydik. Kral şarabı bitirdikten birkaç dakika sonra yere yığılmıştı, planımın yarısı burada devreye girmişti bile. Kralı sürükleye sürükleye arka bahçedeki yer altına götürdüm, elini ayağını bağlayıp savaş planını yapmak için saraya döndüm. Yapacağımız şey basitti, kralın askerlerinden kurtulmamız gerektiği için savaşa gelen düşmanla onları karşı karşıya getirdik. Kralın askerleri o savaşta öldü, düşman krallık ise savaşı kazandığını zannedip gittiler. Tam da istediğimiz gibi...
Jimin ve Jungkook'la ordularımızı birleştirip, geliştirdik ve yeni bir savaş ilanı duyurduk. Savaş gününde tahmin etmediğimiz bir şey oldu, halkta yardıma gelmişti. Tüm şehirle birlikte savaşın kazananı olduk, sonrasında ise aramıza Hyesu'nunda katılımıyla geçit kapısını tekrar çağırdık ve 2022 ye ışınlandık.
Sarayda kimsenin olmadığı zamanlarda içeriye senin için notlar yazıp bıraktım ve sen gelene kadar bu ağacın altında beklemeye başlamıştık."
Duyduklarımdan sonra adeta nefesim kesilir gibi olmuştu. Taehyung'un anlattıkları bir efsane değilde gerçek olduğu için daha başka hissettiriyordu bana. Ancak işin garip tarafı iki dakika önce sarıldığını adama dokunamıyordum.
"Taehyung, neden sana dokunamıyorum?" Dediğimde karşımdaki adamın sesi soluğu kesilmiş, boş boş gözlerime bakıyordu.
"Taehyung?" Dedim bir umutla.
"İşte, dedim size parmağını oynattı uyanacak diye! Uyandı, benim biriciğim uyandı!"
Sağ kulağımdan duyduğum ses babama aitti, iyi ama etraf neden karanlıktı. Ve Taehyung nereye gitmişti.
"Kızım? Güzel kızım, nasılsın bakalım?" Bunu söyleyen annemden başkası değildi.
Hiçbir şey söylemiyor, annem ve babamın gözlerine bakıyordum. Sanki bir anda her şey kafama dank etmiş gibi aydınlanmıştım.
Ne çok isterdim komada iken yaşadığım şeyler gerçek olsun...
Ama hayat bu, istediğimiz uçuk kaçık ne varsa anca hayal dünyasında olur.
...
Hikayeyi böyle bitirdim diye bana tepki almayın. Tabikide diğer klas watty kitaplarına benzedi ama benim konseptim bu arkadaşlar. Fantastik yazıp gerçekliğe bağlamak..
Bu hesaptaki ilk tamamlanmış hikayemiz hayırlı olsun diyelim mi o zaman? :)
Birçok olay oldu, güldük ağladık. (Gerçekten ağlamadığınızı biliyorum ;))
Güzel bir deneyimdi ancak tam da içime sinmeyen bir hikayemdi bu. Olsun, en azından anı kalacak burada :)Hepinizi seviyorum, diğer hikayelere de göz atmayı unutmayın.. Seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İn Time ~Taehyung
Fantasia1960 yılından 2022 yılına bir kitap bırakılır. Bunu bulan Iseul kitaptaki formülleri uygular ve 1960 yılına ışınlanır. Sadece sıkıcı hayatından kurtulmak isteyen genç kız, yaşayacaklarından habersiz bir şekilde kitabı yazan adamı dinler. Ancak prens...