"İnsana olan saygımı korumak için insanlardan uzak duruyorum."
-İnsancıklar / Dostoyevski-
*****
Hızlıca gelip geçen bir haftanın sonunda Jungkook çok daha iyi hissediyordu. Ay parçasının son sözleri kalbini ve aklını kurcalamaya devam ediyordu evet ama Jungkook bu sözü ilk duyduğu anki kadar umursamıyordu. İşler onun için böyle giderdi. Duyduğu sözleri birkaç saat düşünür sonra bundan sıkılarak düşünmeyi ertelerdi. Sonra bu erteleme işlemi o kadar uzardıki Jungkook hem düşünmesi gereken konuyu hem de o konuyu düşünmeyi unuturdu. Taki hiç beklemediği anda başkası ona hatırlatana kadar.
Jungkook sağlıklı bir psikolojiye sahip bir birey değildi. Farkındaydı fakat elinden gelen bir şeyde yoktu. İşine geldiği gibi yaşamak onun için çokta sıkıntı değildi. Hele yaşadığı şeyler dünyanın en büyük olayıymış gibi bunu günlerce kafaya takıp herkese anlata anlata çok acı çektiğini iddia etmek onun yapacağı bir şey değildi. Jungkook kendi acısını kendisinden bile gizlerdi. Acı çektiğini bilmek hoşuna gitmezdi zaten. Böyle böyle de duygusuz bir insan olup çıkıvermişti.
Duyguları doya doya yaşayamıyor, en fazla birkaç saat süren anlık hissler olarak kalıyordu. Bu yüzden hırsızlık yapmak onu için sıkıntı değildi. Tıpkı lunaparkın en heyecan verici aletine binmek gibiydi. Düşme korkusu vardı fakat inanılmaz bir zevk veriyordu. Bu yüzden Jungkook bunu zararsız bir alışkanlığa çevirmişti. Pişmanda değildi.
Sanat fakültesinin konferans salonunda oturmuş pratik sırasının gelmesini beklerken diğer öğrencileri izliyordu. Genel olarak müzik grupları ve dans gösterileri ağırlıklıydı. Öğrenciler için küçük hediyelerle ödüllendirilecekleri oyunlar hazırlanmıştı. Gastronomi bölümü öğrencileri ile anlaşarak ikramlıklar sunulacaktı ve stand açıp para kazanmak isteyen kişiler içinde müsaade verilmişti. Her şey güzel planlanmıştı. Jungkook bütün bu kalabalık planların içinde kendisinin söyleyeceği üç dakikalık şarkı ile çok dikkat çekmeyeceğini düşündüğü için eskisine nazaran daha rahattı.
Müzik öğretmeni gelip şarkı söyleyecek olan öğrencileri sırayla dinlemeye başladığında Jungkook suyundan bir yudum alıp öksürerek boğazını açmaya çalıştı. Bazı sesler iptal edilirken bazı sesler büyük beğeni ile listeye eklenmişti. Sahne arkasından ay parçası çıkıp mikrofonun başına geçtiğinde ise Jungkook büyüyen gözleri ile mikrofonu kendi boyuna göre ayarlamaya çalışan Jimin'i izliyordu.
O da mı şarkı söyleyecekti?
Jimin şarkıya giriş yaptığında Jungkook onu süzdü. Beyaz salaş gömleğinin altına koyu renk bir kot pantolon giymişti. Mikrofonu tuttuğu elinden aşağıya gömleğin dökümlüm kolları sarkıyor, kapalı gözleri, ışıldayan sarı saç tutamları, pembe parlatıcı sürdüğü dolgun dudakları ve naif sesi ile Jimin şarkı söylüyordu.
Jungkook bu farkındalık ile gözlerini Jimin'in yüzüne dikip sesine odaklandı. Conan Gray'dan yours söylüyordu Jimin. Ortak mük zevkleri bir an şaşırmasına sebep oldu. Sonra ise hafif bir tebessüm etti. Şarkı sesine çok yakışmıştı.
Jimin kapalı gözlerini aralayıp etrafta gezdirdi. Gözleri Jungkook'la birleştiğinde ise hiç tereddüt etmeden mırıldanmaya devam etti.
"Ben senin değilim.
Daha fazlasını istiyorum ama senin değilim.Ve fikrini değiştiremem
Ama sen hâlâ benimsin."Jimin bakışlarını Jungkook'un üzerinden çektiğinde Jungkook kendisine bakarak söylediği sözlere anlam verememişti. Belliki uzun bir sürede veremeyecekti. Jimin Jungkook'un anlamakta zorlandığı şeyler yapıyordu hep. Sadece bir günlüğüne konuştuğu biriydi fakat davranışlarını anlamakta zordu. İlla konuşmalarına gerek yoktu yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scenery ~{Jikook}~
FanfictionJungkook, hırsızlık yapmak için girdiği evde güzelliğiyle kendisini büyüleyen gencin ona karşı duyguları olduğundan bihaberdi. "Bir öpücük seni sevdiğim için ve bir öpücük beni sevdiğin için." °Jikook °Minific Başlangıç Tarihi:29.01.2022