Ama ben şimdiye dek kendime yabancıydım, bilmediğim bir sebepten ötürü taşa çevrilmiştim.
Ben Kirke / Madeline Miller
Güzel bir gündü. Jimin ellerini sıkıca kavrayan dövmeli uzun parmaklara bakıp gülümsedi. Bunun hayalini çok uzun süredir kuruyordu. Aşkından ölüp biten bir platonik değildi fakat Jungkook'u büyük bir merakla takip eden, tanımaya ve anlamaya çalışan ve saf bir hoşlantı ile bağlı olan bir platonikti. Şimdi karşılık görüyor olması onun için paha biçilmez bir hediyeydi.
Jungkook tahmin etmesi zor bir insandı. Duvarlarını geçmek imkansızdı ama o Jimin'e bunun için bir şans vermişti. Ama en önemlisi Jimin'den de bir şans istemişti. Sevmek ve duvarlarını yıkabilmek, birine değer vermek ve hayatına girmek için bir şans.
Mutlulardı. Yüzlerinde asla kaybolmayacakmış gibi asılı duran bir gülümseme vardı. Kenetli elleri yanlarından geçip gittikleri insanların odağında olsa bile onlar hiçbirinin farkında değildi. İlgilendikleri tek şey şu an oldukları durumdu. Beraberlerdi. Sevmeyi deniyorlardı. İyileşmek için uğraşıyorlardı.
"Bana gidelim."
Jungkook kıkırdayıp yüzünü Jimin'e çevirdi ve konuşmaya devam etti.
"Senin evin benim için çok büyük anlam taşıyor çünkü bizim için en önemli günler hep orada, senin odanda hatta senin yatağında gerçekleşti."
Jimin gülümseyip Jungkook'un parmakları arasında duran elini sıktı.
"Benim evim bu durumu kıskandı. Biraz da orada vakit geçirelim."
Jimin kahkaha atıp başını aşağı yukarı salladı. Jungkook'un samimi tavırları ona o kadar yabancıydıki şimdi oldukları durumu ister istemez garipsiyor fakat uyum sağlamaktan geri kalmıyordu.
"Oysaki evime ilk defa kapıdan girebilirdin bu sayede. Yine de senin evinide deneyelim ama, üzülmesin hem."
Jungkook sırıtıp bakışlarını kaldırıma eğdi. Jimin'le küçük küçük flört ediyor olduğu gerçeği çok hoşuna gitmişti.
Adımları Jungkook'un evinin önünde durduğunda Jungkook elini sıkıca tuttuğu çocuğun önünden ilerleyip eve girdi. Jimin küçük adımlarla Jungkook'un peşinden resmen sekerek ilerlerken etrafta gözlerini gezdiriyordu. Salona geçtiklerinde Jungkook sevgilisini kendisine döndürüp ellerini beline sardı ve uzanıp yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Jimin genişçe gülümsediğinde işaret parmağıyla burnuna küçük bir fiske atıp üstündeki siyah kot ceketi çıkartıp koltuğun başlığına attı.
Oturup Jimin'i de bacakları arasına çekip sıkıca sarılmaya devam etti. Bir an olsun elini onun bedeninden çekmek istemiyordu. Sürekli varlığını yanında hissetmeliymiş gibiydi. Gittikçe bağımlı bir hale geliyordu fakat içinde hiçbir korku yoktu. Jimin buradaydı, onunlaydı.
"Aç mısın?"
Jimin mırıldanıp kafasını iki yana salladı. Aç değildi fakat olsa bile açım deyip bu anı bozmazdı. Sırtı Jungkook'un göğsüne yaslıyken sevgilisinin büyük elleri karnında birbirine kenetlenmişti. Kendi küçük ellerini onunkilerin üstüne koyup okşadı. Başını geriye yatırıp Jungkook'un omzuna yasladı ve gözlerini yumdu. Hiç sıkılmadan saatlerce durabilirdi bu pozisyonda.
Jungkook eğilip açıkta kalan boyna dudaklarını değdirdi. Sert bir öpücük bırakıp yanağına geçti ve orayıda kocaman öpüp Jimin'i sardığı ellerini sıkılaştırdı. Sarışın olan kıkırdayıp yüzünü Jungkook'un yüzüne çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scenery ~{Jikook}~
FanfictionJungkook, hırsızlık yapmak için girdiği evde güzelliğiyle kendisini büyüleyen gencin ona karşı duyguları olduğundan bihaberdi. "Bir öpücük seni sevdiğim için ve bir öpücük beni sevdiğin için." °Jikook °Minific Başlangıç Tarihi:29.01.2022