Bölüm 9: Farkındalık

224 34 16
                                    

"Birisi bana ihtiyaç duyuyor, beni arıyordu, ilk kez bu dünyaya ait biri için var olduğumu hissediyordum."

-Stefan Zweig-

*****

"Sattın beni resmen. Tek bir hamleyle sildin bütün anılarımızı öyle mi? Arkadaştık biz Jungkook, nasıl yaparsın bunu bana?"

Taehyung dolan gözlerini silerken Jungkook bıkkınca onu dinlemeye devam etti. Taehyung'un daha söyleyecek çok şeyi var gibi duruyordu.

"Söylesene, hiç mi vicdanın sızlamadı onu bir numaraya taşırken. Daha üç gündür hayatında olan o çocuğu benim yerime koyarken bir an olsun aklına geldim mi?"

Jungkook göz devirip Taehyung'un ensesine tokat attı. Taehyung bu darbeyle oturduğu sandalyede öne doğru düşerken elleriyle masaya tutunup kendisini durdurdu. Eski haline dönüp dik bir şekilde oturduğunda şaşkınlıkla elini ensesine atıp acıyan yeri kaşıdı.

"Oha lan, nasıl vurdun öyle?"

Jungkook sinirle gülüp dudaklarından olumsuz bir mırıltı çıkardı.

"Harbi delisin sen."

Taehyung onunla beraber bir süre güldü fakat sonra kaşlarını imayla havaya kaldırıp oynattı.

"Yoksa yeni bir aşk mı doğuyor?"

Jungkook'un gülümsemesi aniden solduğunda kızgın bakışlarla baktı Taehyung'a. Ne aşkı, Jimin ve kendisi mi?

"Saçma sapan konuşma."

Bakışları oturdukları kafeteryanın içinde dolaştı. Neredeyse bütün okul buradaydı. Kaliteli ve rahat vakit geçirebilecekleri tek yer burasıydı. Bir de bazı ergen beyinliler kendilerine cinsiyet fark etmeksizin bir eş adayı bulmak için buldukları ilk boş vakitte buraya dadanırdı. Jungkook'un onlardan biri olmadığı bariz ortayadı ama Taehyung, onlardan biriydi.

"Sen değil on dakika bir dakika bile alay etmeden, aşağılamadan, hor görmeden, küçük düşürmeden-"

Jungkook'un kendisine kısık gözlerle her an dövecekmiş gibi baktığını gördüğünde gergince gülümseyip yarım bıraktığı cümlesine devam etti Taehyung.

"Yani, sen insanlarla pek iyi anlaşamazsın ya onu diyorum. Jimin'le bu kadar uzun süre bu kadar normal bir şekilde oturup dertleşmek pek sana göre değil."

Jungkook'un bakışları, hissetmiş gibi kafeteryadan içeri giren sarışın bedeni bulurken dişleriyle alt dudağındaki piercinge dokundu.

"Bunun illa aşık olduğum için mi olması gerekiyor? O an bana güven verdi bende anlattım, bu kadar."

Taehyung alayla gülümseyip bir yanlarına gelen Jimin'e bir de Jungkook'a baktı. Çöpçatanlık yapmak için yeni kurbanları belli olmuştu.

"Selam."

"Selam Jimin, otursana."

Jungkook gülümseyerek karşılık verdiğinde Jimin fark ettirmeden derin bir nefesi dışarı saldı. Dün geceden beri o kadar korkuyordu ki Jungkook'un eskisi gibi olmasından şu an oturup Tanrı'ya şükranlarını sunmak istiyordu.

"Merhaba Taehyung."

Jimin Taehyung'un garip bakışlarını fark ettiğinde ona da gergince selam verdi.

"Prensip olarak yerimde gözü olan insanlarla konuşmuyorum canım, üzgünüm."

Jimin kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdığında ne olduğunu anlamak için Jungkook'a baktı. Uzun boylu genç kafasını iki yana sallayarak bıkkınca Jimin'e baktığında Taehyung'a geri dönmüştü.

Scenery ~{Jikook}~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin