Bölüm 7: Ortak

267 39 32
                                    

"Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum."

Stefan Zweig /
Olağanüstü Bir Gece

*****

Günler ilerliyordu. Gece yeni bir günü beraberinde getiriyor ve güneş doğduğunda insanlar bunun farkına ancak varabiliyordu. Vakit akşam saatlerini gösterirken iki gençte farklı sebepler yüzünden bir an önce gece olmasını bekliyordu. Jungkook elindeki gitarın akordunu düzeltmek ile uğraşırken bir yandanda telefondaki kişiye cevap vermeye çalışıyordu.

"Buluşamayız diyorum Jimin. İşim var bu gece."

Ben senin o işlerini biliyorum, demek istesede sessiz kaldı telefonun diğer ucundaki.

"Ya eğleneceğiz işte Jungkook. Ne olur mızıkçılık yapmasan?"

"Hayır dediğim halde ısrar ederek mızıkçılık yapan kişi asıl sensin Jimin."

Jungkook bıkkınlıkla elindeki gitarı yatağın üstüne bırakarak konuştuğunda Jimin sessiz kaldı. Ağzından çıkan her kelime bir insanı nasıl bu kadar çok kırabiliyordu bu adamın? Ya da Jungkook'un karşısında kırılan tek kişi Jimin miydi? Onu sevdiği için mi en küçüğünden en büyüğüne umursamazca söylediği şeyler kalbini böylesine kırıyordu.

Sorun Jimin'in tamamen Jungkook'u ikna etmek için öylesine söylediği bir sözü Jungkook'un bunun gerçekten böyle olduğuna inanarak hiç çekinmeden Jimin'e söylemeseydi.

Sorun Jimin Jungkook'u kırmamak için uğraşırken Jungkook'un onu kırdığının bile farkında olmamasıydı. {:')}

"Anlıyorum, ısrar ettiğim için özür dilerim. Belliki işin gerçekten önemli."

Jungkook Jimin'in sesindeki değişimi bile fark etmeyerek onu küçük bir mırıltı ile onayladığında Jimin burukça gülümseyip küçük bir veda ile telefonu kapatmakla yetindi.

"Günün birinde beni kırdığın gibi kıracağım seni, beni ağlattığın gibi ağlayacaksın. Kırgınlığım sevgimin önüne geçtiği gün bende tıpkı senin yaptığın gibi sözlerimi esirgemeyeceğim Jungkook. O zaman karşında kendi yarattığın Jimin'i göreceksin."

Kapanan telefon ekranına öylece mırıldanırken gözünden akan yaşı sildi. Bugün tek istediği gece çökmeden Jungkook ile güzel vakit geçirmekti ve şimdi elinde olan bolca kırgınlık ve birkaç damla gözyaşıydı.

Toparlanıp aynanın karşısına geçti. Kendi başına geçireceği gece için hazırdı. Ya da kendi başına geçirmek zorunda kalmazdı...

*****

Jimin iflah olmaz bir platonikti. Jungkook'un evinin önünde ışığın yansıdığı penceresine bakıyordu. Onun evden çıktığı anı kontrol etmek için gözünü pencereden bir kez olsun çekmemişti. Beklediği kişide birkaç dakika içinde apartmandan çıkmıştı. Oyalanmadan elleri cebinde sadece adımlarını izleyerek yürüyen kalıplı bedenin peşine takıldı. Amacı belliydi, bu gece bir şeyler değişecekti. Daha fazla kırılmayacaktı, kendisini fark ettirecek ve Jungkook'un onu görmezden gelemeyeceği biri olduğunu gösterecekti.

Her şeyden önce Jimin bunun gerçekten böyle olduğuna inanıyordu. Jungkook'un yanına yakışırdı ve Jungkook da onun yanına yakışırdı. O güçlüydü, tutkuluydu, ilgiliydi ama sadece sevdiği ve değer verdiği şeylere karşı. Jimin onun ilgisini ve tutkusunu istiyordu, ama en çok sevgisini istiyordu. Jungkook'un değer verdiği nadir şeylerden biri olmak istiyordu. Onun yanında değerli hissetmek istiyordu, umursamazca kalbini kırabildiği bir okul arkadaşından daha fazlası olmak istiyordu.

Scenery ~{Jikook}~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin