9. Bölüm uzun bir bölümdü. Bütün duyguları sanki yazarak hissettim. Birbirlerine bağlanışlarını okumak mükemmeldi. Bu bölüm hep yazmakta zorlandığım bir o kadarda yazmak için can attığım bölümdü.
Karahan ve Lehça bir duygunun içindeler ve bu duygu aşk değil. Tamam aşk da olacak ama bu bambaşka bir duygu olacak. Bunu bölümde anlayacaksınız zaten.
Dilerseniz bölüme geçelim.
Yorum ve oylarınız benim için çok önemli incir reçellerim."Acılarımız aynı bu demek oluyor ki, iki ateş birbirini yakamaz."
9. BÖLÜM: KALP ARIYIŞI
Kalpler kırılır ve toplanmazdı. Kırık camlar ellere batar ve izler geçmezdi. Nefes alırsın ama nefesin içine tıkınır. Ellerin boynunu çizer ve bu sana birşey ifade etmez. Çünkü artık takatin kalmadı.
Ölüm seni alacak ya da sürüm sürümdürecekti.
Lehça'da böyledi, zavallı bir kız hiç olmamıştı. Hep iyi bir yerlere gelebilmek için çalışmıştı. Korkuları vardı, bizim gibi. Korkular içimizde değişik bir his bırakır sonra da kalplerimiz korkuyla çarpardı.
Karahan bugün iyi değildi, zira Lehça ili günden beri ortada yoktu. Öyle ki artık kalbini hissetmiyordu. Yediklerine dikkat etmiyordu. Şunu söylemek gerekirse yemek bile yemiyordu.
"Karahan bey, lütfen ilaçşarınızı almaya unutmayın. Ve iğneyi de yapmayı unutmayın lütfen."
Bunu doktor söylemişti ormanda kaldığı günün akşamı. O gün Karahan hastalandığı için doktor iğne yazmıştı. Ellerini stresten damarlar gözüküyor, o damarlar patlatacaktı. Dünya kötüydü ve Lehça'ya bu dünya iyi gelmiyordu. Duygular her ne kadar yoğun olursa olsun, Karahan o kıza sahip çıkmak istiyordu.
Hayır bu başka sahiplikti. Bir eşyayı sahiplik gibi değildi. Bir evladına, bir kızına nasıl korumak istiyormuş gibiydi. Karahan Lehça'nın yanında olmak istiyordu. Hepsi bu kadardı.
Kalp her ne kadar yanlış düşünsede onunlaydı ve Lehça yanlış olsa bile doğrunun yanında değil, yanlışın yanındaydı. Lehça'nın. Kalbi sanki ilk kez değilde, binlerce kez atmış ama hiç bu kadar atmamış gibiydi. Çünkü ilk kez atıyor derse yalan olurdu. Bir insanın ilk kez bu denli kalbi atması olanaksızdı.
Kalp başka, akıl başka ve sen bambaşka. Sen yaşam vaddetmiyorsun diye ben ölmüyorum, ama sen ölürken de yaşamıyorum.
Karahan böyleydi. Karşıdan ne kadar gülen ya da ciddi olsada içinde hala yaşayamadıkları ve toplayamadıkları vardı.
Bir kadın gelir ve o adamın kırık, dağınık, harabe evini toplarsın. Aşkta böyle değil mi zaten?
Alev alev yanan, isli, yanık kokusu Karahan'ın kalbinden geliyordu. Kalbinde kimi tutsa yanarak kül oluyordu. Şimdi geriye bakıldığında artık o yangın yoktu.
Çünkü birisi vardı.
20. 03. Kötü günler yılı
(her zaman ki gibi.)"Anneciğim ölüme olur mu?"dedim ağlayarak. Annem gözünü açmadı, konuşmadı da.
Oysaki ben ne söylersem söyleyim cevap verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Teen FictionO gece ormanda bir genç kız koştu. O haber bütün televizyonda yayınlandı. "Dün gece öldürülen bir kız çocuğu, ismine hala ulaşamıyoruz. Ekiplerimiz bunun hakkında gerekli bilgileri bizimle paylaşmak bulunmaktadır." Katil her kimse ormanın derinlikle...