7. BÖLÜM : ASKIYA ALINMIŞ KABUSLAR.

79 10 8
                                    

Merhaba! Bölüm yazmakta artık zorlanıyorum. İşte yorulduğum için yazamıyorum ve kusura bakmayın lütfen.

"Beden yaşıyor diye yaşıyorsayılmam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Beden yaşıyor diye yaşıyor
sayılmam."

7. BÖLÜM: ASKIYA
ALINMIŞ KABUSLAR

Zaman hiç o kadar hızlı ilerliyordu ki bir canavarın hızı kadardı. Zaman önemliydi, zaman tamda şuan ihtiyacım vardı. Benim zamanımdan eksilseydi, ama o yaşasaydı. Külden arınmış tenim hala bir ateş gibi sıcaktı. Tenim sıcak, sıcak cehennem. Cehennemin içinde cenneti yaşıyordum.

"Mahvoluyorum görmüyor musun?"dedim yarı yalvavrır yarı ağlamaklı sesle. Tam karşımdaki gölge bana hiçbir şey söylemiyordu. Neden bana birşey söylemiyordu?

"Mahvolduğumu görüyorsun. Ölüyorum, cehennemin içinde yanıyorum ama görmüyorsun beni."dedim gölgeye bir adım atarak.

Ağlamam daha durmamış daha şiddetle ağlamaya başlamıştım.

Ben burda cehennemi yaşarken, gözlerinde meğersem cenneti yaşıyormuşum.

"Ağlamam hoşuna mı gidiyor?"diye soru sordum. Boğazım düğümleniyor ve konuşamıyordum.

Kimse beni anlamazdı. Çünkü Lehça bencildi. Lehça kötü, acımasız, kötü kalpli, annesiz, babasız, kimsesizdi.

Lehça bakıldığında sadece çöpü ifade ediyordu. Lehça çöp gibiydi. Çöp değersizdi, pisti ve Lehça'da aynı böyleydi.

"Sana diyorum!"diye bağırdım. Birden gölge kayboldu ama kulağıma nefesi geldi.

"Seni anlıyorum, seni görüyorum. Ağlaman hoşuma gitmiyor aksine zevk veriyor küçük kız çocuğu."dediğinde bedenim donup kalmıştı.

"Sana bir şey söyleyim mi Lehça? Hala aynı o küçük kız çocuğusun. Aynı böyle titriyorsun, o günkü gibi."

Birden bir ağlama sesi geldi. Bu benden gelmemişti. Hayır bu benim sesimdi ama ben ağlamıyordum. Baktığımda ellerini kulaklarına kapatmış olan küçük kız çocuğununla karşılaştım.

"L-lütfen sus!" Dişlerini sıkarak konuşuyor ve ara sıra gözlerini kapatıp açıyordu. En sonunda ayakta kalmayı becerip yürümeye çalıştım. Yanına gittiğimde titreyen parmağımla çenesini kaldırdım.

"Neden ağlıyorsun?"diye sordum. Bu bendim. Küçüklüğümdü. Hala affedemediğim küçük kız çocuğu.

O küçük kız çocuğu artık çoğu şeyden korkuyordu. Kin beslemiyordu, öfke ve sevgiye yer olmamıştı. Küçüklüğünden beri hiçbir duygu yer almamıştı. Küçükken sevgi nedir? Nasıl sevilir? Bilmiyordu.

Hep yarım kalmıştı. Yarım kalmışların içinde nefessiz ölümü bekliyordu kapıda. Kapı artık çalınmasını istiyordu, istiyordu çünkü kapı çaldığında ölüm onu bulucaktı. Küçük çocuk o yaşlarda ölmek istiyordu ama bu genç kadın küçük kız çocuğunu yaşatmak istiyordu.

SOBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin