Tuzak

1 1 0
                                    


-Devam et kızım!

Claris ağlamaklı bir biçimde konuşmaya başladı

-Akşam yemekten sonra dinlenmek için odalarımıza çekildik, bir süre sonra, kapım çalındı, gelen kişi Efendi Ark'tı ne istediğini sorduğumda seni diye karşılık verdi, çok içtiği belliydi kapıyı kapatmaya çalıştım ama kolayca açıp içeri girdi onu durdurmaya çalıştım ama dinlemedi gürültüyü duyan Luca ve Marc beni kurtardı, onlar gelmese belki de beni öldürecekti Luca ve Marc beni alıp buraya getirdi, sonuçta o kahraman ona dokunamazdılar.

-Asker odaya girdiğinizde durum neydi?

-Odaya girdiğimizde hala uyuyordu kapının sesine uyandı.

-Bir sözün var mı, kahraman?

Bu çok iyi hazırlanmış bir tuzaktı kurtulmam imkansızdı tek yapabileceğim reddetmek.

-Hayır majesteleri ben onlara hiçbir şey yapmadım yalan söylüyorlar.

-Kanıtın var mı pek?

-Yok efendim.

-O zaman suçlusun! dua et kahramansın, seni normalde öldürmemiz gerek ama onun yerine halktan dışlamak için suçunu tüm halka yayacağız, belki akıllanırsın.

O sırada Claris'in bana bakarak gülümsediğini fark ettim ve sinirlendim, tüm bunları bu üç şerefsiz planlamıştı.

-Siz üçünüze de birer kese altın vereceğim zararınızı telafi etmeniz için.

-Tüm her şey üç kese altın için miydi!

Üstümde kalan birkaç gümüş parayı aldım ve yüzlerine fırlattım.

-Bunları da alın sizi paragöz köpekler! Görevimi yapmak istemiyorum beni dünyama geri gönderin yada yerime başka bir kahraman çağırın!

-Şanslısın ki başka kahraman çağıramıyoruz, bu yüzden seni öldüremeyiz.

Arkamı döndüm ve yürümeye başladım ve saraydan çıktım fakat haber çoktan yayılmıştı herkes ters ters bana bakıyordu, bu sırada yağmur yağmaya başladı, hana gittim, eşyalarım kapının önündeydi, kesemi ve kılıcımı alıp yağmur altında yürümeye başladım şehirden çıkıp canavarlara saldırmaya başladım, baya bir eşya topladım bir kaç gün geçmişti açlığımı bulduğum meyveler ve hayvanlarla giderdim eşyaları toplayıp şehre indim bir satıcıya gittim biri eşya satıyordu.

-Silme parçaları için ikişer gümüş, boynuzlar içinse dörder gümüş veririm.

-Tamam.

Sonra sıra bana geldi, satıcı beni görünce suratı düştü, eşyalarımı önüne serdim.

-Slime parçaları için bir gümüş boynuzlar için iki gümüş.

-Ama az önceki adama daha yüksek fiyat verdin.

-Kim hatırlamıyorum.

Sinirlenmeye başladım, o olay yüzünden oluyor bunlar.

-Canlı olsalar ne kadar verirdin peki bunlara.

Gülümsercesine.

-Yani canlı olsalar hepsini beşer gümüşten alırdım.

Pelerinimi kaldırdım, vücudumu ısıran iki slime vardı, kafasına alıp pelerinimin içine soktum.

-Hepsini dörtten alacaksın o zaman.

-Tamam tamam yeter ki benden uzak tut onları.

Bu şekilde güzel bir kar ettikten sonra yürürken akşam olmaya başlamış, hava kararmaya başladı bu sırada birisi arkadan bana seslendi.


Farklı Gerçeklikler:  Kaosun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin